"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı köy tüzel kişiliği temsilcisi, 2006 yılında yapılan kadastro çalışması sırasında 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mera olarak tespit edilmiş ise de çayır vasfında olduğunu, 115 ada 32 parsel ve 115 ada 70 parsel sayılı taşınmazlarda 1944 tarihli eski tapu kayıtlarının bulunduğunu, aynı zamanda bu taşınmazlarda zilyetliklerinin bulunduğunu, 115 ada 32 ve 70 parsel sayılı taşınmazların bir bütün olduğunu, 115 ada 32 parselin 50 dekar olarak köyleri adına tespit ve tescil edilmiş ise de aynı şekilde 70 parsel sayılı taşınmazın da 32 parsel ile bir bütün olarak köyleri adına tescilinin gerektiğini, yine 115 ada 31 parsel sayılı taşınmazın mera vasfı ile orta malı olarak tescil edilmiş ise de tespitte senetsizden geldiği belirtilen bu taşınmazın 12/10/1944 tarihli, 16 cilt, 68 sayfa ve 11 sırada eski tapu kaydının bulunduğunu ve bu tapu kaydının kadastro geçerken uygulama görmediğini, esasında buranın 90 dekar olduğu halde, eski tapu kaydında da 50 dekar olarak yazıldığını, yine 119 ada 24 parsel sayılı taşınmazın arsa vasfı ile Hazine adına tespiti yapılmış ise de bu taşınmazın çayır vasfında köy orta malı olduğu ve köyleri adına yazılması gerektiğini ileri sürerek; 101 ada 1, 115 ada 70, 115 ada 31 ve 119 ada 24 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hoşdülbent köyü tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Göle Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.11.2015 tarihli ve 2015/17 E., 2015/398 K. sayılı kararıyla; davacı köy tüzel kişiliğinin daha önce senetsizden zilyetliğe dayanarak 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Göle Kadastro Mahkemesinde dava açtığı, davanın 09/03/2009 tarihli ve 2006/364 Esas, 2007/78 Karar sayılı karar ile reddedildiği, 08/06/2009 tarihinde kesinleştiği, önceki mahkeme hükmünün bu parsele ilişkin açılan dava yönünden kesin hüküm teşkil edeceği gerekçesiyle davacının bu parsele ilişkin açtığı davasının kesin hüküm sebebiyle reddine,
119 ada 24 parsel sayılı taşınmaza ilişkin açtığı davanın senetsizden zilyetliğe ilişkin olduğu, davacının senetsizden edinebileceği azami miktar taşınmaza ulaşmış olması sebebiyle sair şartları taşısa dahi senetsizden taşınmaz elde edemeyeceği gerekçesiyle bu parsele ilişkin davasının reddine,
115 ada 70 parsel sayılı taşınmaza ilişkin senetliden dava açmış ise de, davacının dayanağı eski tapu kaydının (12/10/1944 tarih, cilt:16, sayfa:67, sıra:10) kadastroda uygulama görerek, eski tapu kaydında olduğu gibi 50.000,00-m2. olarak 115 ada 32 parsel ile davacı köy adına tespit ve tescilinin yapıldığı, davacının esasında yerin daha büyük olduğunu ve 70 parseli kapsadığını iddia etse bile bu kısmın eski tapu kaydına göre miktar fazlası olduğu, senetsizden mülk edinme şartlarının ise 100 dönüm sınırlamasına takılacağı gerekçesiyle bu parsele ilişkin davasının reddine,
115 ada 31 parsel sayılı taşınmaza ilişkin, her ne kadar Kadastro Mahkemesinin kararı ile davacı köy tüzel kişiliğinin bu parsele ilişkin açtığı davasının reddine karar verilmiş ise de, hükmün gerekçesinin incelenmesinde bu parsele ilişkin açılan davanın senetsize ilişkin 100 dönüm sınırlaması sebebi ile reddedildiği, oysa huzurdaki davanın eski tapu kaydı (12/10/1944 tarih C:16, Sayfa:68, sıra:11) sebebiyle açıldığı, bu sebeple önceki hükmün açılan dava için kesin hüküm teşkil etmeyeceği, eski tapu kaydının kadastro tespiti sırasında uygulama görmediği, mahallinde yapılan keşifte eski tapu kaydının 115 ada 31 parsele tam olarak uyduğu, ancak eski tapu kaydının 50 dönüm olduğu, keşif sonrasında fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda eski tapu kaydındaki 50 dönüm ile miktar fazlası yerin krokili raporda ayrı ayrı gösterilmiş olduğu, bu haliyle davacının eski tapu kaydına dayalı olarak 115 ada 31 parsel sayılı taşınmazda krokide A harfi ile gösterilen kısma ilişkin davasının kabulüne, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile eski tapu kaydında olduğu şekli ile çayır vasfı ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, aynı parselde B harfi ile gösterilen kısım miktar fazlası olduğundan ve ayrıca davacının Hoşdülbent köyü çalışma alanı içinde 100 dönüm limitini doldurması sebebiyle senetsize ilişkin yeni mülk edinemeyeceğinden davacının bu kısma ilişkin davasının reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, nizalı taşınmazların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, davacı adına eski tapu kaydı bulunmadığını, ayrıca yargılama giderlerinin Hazineden alınmasının doğru olmadığını ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kadastro sonucu, Ardahan ili, .... ilçesi, ...... köyü çalışma alanında bulunan taşınmazlardan 101 ada 1 ve 115 ada 31 parsel sayılı taşınmazlar mera vasfıyla kamu orta malı olarak sınırlandırılmış, 115 ada 70 parselin 32 parselle bir bütün olarak kullanıldığı ancak tapu kaydı miktar fazlası olduğu belirtilerek, Hazine adına tespit ve 13.10.2009 tarihinde hükmen tescil edilmiş, 119 ada 24 parsel sayılı taşınmaz ise Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu belirtilerek, Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.2.İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK’nın 114.maddesi’nin 1.fıkrasının i bendi uyarınca aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartlarındandır. Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hükümle çözümlenmiş olması olumsuz dava şartıdır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun) yani dava ile elde edilecek sonucun aynı olması, dava sebeplerinin yani davanın dayandığı maddi vakıaların (olayların) aynı olması yanında davaların taraflarının da aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur (YHGK'nin 03.04.2013 gün ve 2012/1-1133 E, 2013/421 K. sayılı ilamı).
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13. maddesinde “ Tapuda kayıtlı taşınmaz mal: A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi adına, b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına, c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına, B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına, b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit edilir”
14. maddesinde " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre kararın (III.) no.lu paragrafında yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve Yasaya uygun hükmün HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.