Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6747 E. 2024/1156 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın zilyetliğe dayalı olarak tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin Yargıtay’ın önceki bozma kararlarında belirtilen hususlara, özellikle de taşınmazın tespiti için gerekli olan ilanların yapılmasına ve hava fotoğrafları incelemesi hususunda eksik araştırma yapması, ayrıca mirasbırakanın ölümü gözetilmeden adına hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/191 E., 2022/103 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; ... köyünde bulunan dava konusu yerin kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakıldığını, ancak asıl davada davacılar ...,...,...'nın mirasbırakanları ... adına tespit ve tescil edilen dava dışı 127 ada 11 parsel sayılı taşınmaz ile birleştirilen davada davacı ... adına tespit ve tescil edilen dava dışı 127 ada 10 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğunu, kök mirasbırakanları ...'dan taksim suretiyle ...'a ve ...'ya kaldığını ileri sürerek, asıl davada mirasbırakan ...'ın mirasçıları adına miras payları oranında tesciline, birleştirilen davada davacı ... adına tesciline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davacı ...'nın ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemece; tespit dışı bırakılma tarihten itibaren 20 yıl süre ile yasada belirtilen şekilde zilyetlik koşullarının kanıtlanması gerektiği, dava konusu yerin dört bir tarafındaki taşınmazlarla ilgili kadastro çalışmasının 02.10.2007 tarihinde kesinleştiği, dava tarihi itibariyle 20 yıllık zilyetlikle iktisap süresinin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince; yasalarımızda tespit harici bırakılan yerler hakkında zilyetliğe dayalı dava açabilmek için yasal bir sürenin öngörülmediğine değinilerek, davacının 20 yıllık zilyetliği bulunup bulunmadığı, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının yöntemince araştırılmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Hazine temsilcisi ve davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine bu kez Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince; TMK'nın 713/4 üncü ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerektiği, ancak söz edilen yasal ilanlar yapılmadan ve menfaati olanlara itiraz hakkı tanınmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, (asıl ve birleştirilen) davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarihli ve 2019/5066 Esas, 2021/727 Karar sayılı kararı ile; karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığına dava yöneltilmeksizin, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğinden bahsedilerek davacıya davasını Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltmesi için süre ve imkan tanınması, taraf teşkilinin sağlanması, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle sair hususlar incelenmeksizin mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemenin 11.03.2022 tarihli ve 2021/191 Esas, 2022/103 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın zeminde davacılara ait taşınmazların devamında bahçe vasfında olup evvelinde bu bölümde herhangi bir yol boşluğunun bulunmadığı, davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlikle kazanılmayacağını, kaldı ki davacının yasanın aradığı şartlarda zilyetliğinin de olmadığını, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; ... Mahallesinde bulunan dava konusu taşınmaz bölümlerinin kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.

2. Bilindiği üzere, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.

3. Somut olaya gelince; yukarıdaki düzenlemede yer verildiği üzere, bozma kararına uymakla Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapma, bozma kapsamında araştırma yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusunun fen bilirkişilerinin 17.04.2015 tarihli raporunun ekindeki krokide (A) harfiyle gösterilen 87,275 metrekare ve (B) harfiyle gösterilen 66,073 metrekare yüzölçümündeki yerler olduğu, önceki bozma kararında TMK'nın 713/4 üncü ve 5 inci maddeleri gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması gerektiğinden bahsedildiği halde söz konusu ilanların eksik yapıldığı, dava konusu (A) harfiyle gösterilen 87,275 metrekare taşınmaz bölümüne ilişkin olarak ilanların yapıldığı, ancak ilanlarda (B) harfiyle gösterilen 66,073 metrekare yüzölçümündeki taşınmaza yer verilmediği anlaşılmaktadır.

4. Öte yandan, bir taşınmazın niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından yararlanılmamış, davacılar adına dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır.

5. Hal böyle olunca; öncelikle, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılarak Harita Genel Müdürlüğü'nden temin edilmeli, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak dava konusu taşınmaz bölümlerinin hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazların sınırlarını, önceki ve şimdiki niteliğini, taşınmaz üzerinde zilyetliğin ne zaman başladığını, şeklini ve süresini belirten rapor alınmalı, taşınmazın yol niteliğinde olup olmadığı belirlenmeye çalışılmalıdır.

6. TMK'nın 713/4 üncü ve 5 inci maddleri gereğince eksik olan, yapılması gereken ilanların, keşif sonucu elde edilen bilirkişi rapor ve krokisine göre yerel ve gazete ilanları ile internet haber sitesinde yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerekmektedir.

7. Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca, davacılar/mirasbırakanları adına, dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı (senetsiz defteri) Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü'nden sorulmalı, varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmek suretiyle Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalıdır.

Bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

8. Kabule göre de; birleştirilen davada davacı ...'un yargılama sırasında öldüğü ve mirasçıları tarafından davaya devam edildiği halde ölümle kişiliğin son bulduğu göz ardı edilerek ölü kişi adına tescil kararı verilmesi de doğru değildir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-2 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

14.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.