"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1250 E., 2022/409 K.
DAVA TARİHİ : 22.11.2019
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/174 E., 2020/136 K.
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden esası ile ilgili olarak reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle, ...ili ...ilçesi...mevkii 130 ada 43 parsel sayılı taşınmazı 15.01.2008 tarihli satış senedi ile babasından satın aldığını, babasıyla birlikte nizasız ve fasılasız zilyetliklerinin 50 yılı aşkın süredir devam ettiğini beyanla, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tespit ve tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Maliye Hazinesi davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.10.2020 tarih ve 2019/174 Esas, 2020/136 Karar sayılı kararıyla, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde, dava konusu parsele ilişkin kadastro tespit tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının soyut nitelikte olup zilyetliğin başlangıç tarihi ve süresinin yeterince açıklanmadığını, taşınmazın kullanım süresi ile niteliğini belirleyebilmek amacıyla hava fotoğraflarından yaralanılmadığını, ayrıca yasal hasım durumunda bulunan davalı Hazine aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılması gerektiğini beyanla Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında dava konusu taşınmazda davacı ve murisinin taşınmazı ekmeyi bıraktıktan sonra yetişen davacı tarafa ait ağaçlarının bulunduğu belirtilmiş ise de ziraat ve orman bilirkişi heyetinden alınan raporda, dava konusu taşınmaz üzerinde 30 yaşlarında sarıçam ağaçlarının bulunduğu, aktif tarım faaliyetinde bulunulmadığı, ancak toprak yapısından geçmişte tarımsal faaliyet yapıldığının anlaşıldığı ve kıraç tarım arazisi niteliğinde olduğunun belirtilmiş olması karşısında sarıçam ağaçlarının kendiliğinden yetişen ağaçlardan olup, zemininde de taşınmaz üzerinde uzun süredir tarımsal faaliyette bulunulmadığı anlaşıldığı gibi, dosya içerisinde bulunan fotoğraflar incelendiğinde de dava konusu taşınmazın uzun yıllardır kullanılmadığı, taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunmadığı görüldüğü, hal böyle olunca Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesince ayrıntılı inceleme yapıldığını ve somut uyuşmazlığa uygun düşen hakkaniyetli bir hükümle davanın kabulüne karar verildiğini, dava konusu taşınmazın davacıya devrine ilişkin 15.01.2008 tarihli Satış Senedinin 11.sırada yer alan ve "... Mevkiinde tahminen 4 dönümlük arazi" olarak bildirilen taşınmazın dava konusu taşınmaz olduğunu, davacıya ait olarak bilindiğini ve başka kimsenin hak iddiasında bulunmadığı, evveliyatı itibariyle tarım arazisi olan taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığının mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi miras yoluyla intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14üncü, 16ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler dava konusu ...ili ...ilçesi...mevkii 130 ada 43 parsel sayılı taşınmaz yönünden zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığının anlaşılması nedeniyle davanın reddi yönünde verilen kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 189,15TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2023 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
- KARŞI OY -
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) 15/10/2020 tarihinde verilen kararla; dosyaya sunulan 22/11/1974 tarihli satıcısı ... Alıcısı ... ve ... olan "Gayrimenkul Satış Vaadi Senedi" başlıklı senedin onuncu sırasında yer alan "...mevkiinde doğusu...ve ... ..., Batısı ... Kuzeyi Hasan ..., Güneyi...... ile çevrili 10 Dönüm " tarlanın Davacının dedesi... tarafından senette adı geçen diğer taşınmazlarla beraber 50.000 lira bedelle oğulları davacının babası ... ve diğer oğlu ...'a satıldığı, keşif mahallinde 22/11/1974 tarihli senedin mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanları ile zemine uygulandığı, mahalli bilirkişi ve tanıklar birbirleriyle uyumlu beyanlarında dava konusu yerin senette geçen yer olduğunun belirlendiği, davacının dedesinden oğulları ... ve Cemalettin'e kaldığı, davacının babası ...'a düşen yerin dava konusu yer olduğu, buraya öncesinde davacının dedesi... tarafından buğday mısır ekildiği, aynı şekilde davacının babasının da buğday, mısır ekerek burayı kullandığı, taşınmazın davacının dedesi ve babası tarafından 20 yılı aşkın zamandan beri ekonomik amaca uygun davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyetliklerinde bulunduğu, davacının babası ...'tan da davacı ...'a kaldığı, bu şekilde taşınmazın kadastro tespitinden önce 20 yıl aralıksız ve çekişmesiz kullanılmakla kazanım şartlarının oluştuğu ancak daha sonra taşınmazın kadastro tespit tarihine kadar uzunca bir süre kullanılmadığı, fakat bu kullanmamanın davacının cezaevine girmesi, firari olması ve babasının hasta olmasından kaynaklandığı, dolayısıyla iradi bir terkin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) ise taşınmazın uzun bir süre terkedildiği, dolayısıyla mülk edinme şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle İDM kararının kaldırarak davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık BAM kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde dava konusu taşınmazın davacının dedesi... tarafından 1974 tarihinde davacının babası ... ve ...'a senet ile satıldığı, dava konusu yerin senetteki yer olduğunun keşif ile tespit edildiği, dava konusu yerin davacının babası ...'a düşen taşınmaz olduğu, buraya davacının dedesi Hüseyin ve babası ... tarafından buğday ve mısır ekildiği ve bu ekonomik zilyetliğin uzun yıllar boyunca devam ettiği fakat daha sonra davacının babasının hastalanması ve davacının da hapse düşüp firari olması nedeniyle uzun süre kullanılamadığı anlaşılmaktadır.
Bu davada uyuşmazlığın çözülebilmesi için iki meselenin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bunlardan birincisi davacının ve bayilerinin taşınmazı kadastro tarihine kadar iradi olarak terk edip etmedikleridir. Bu konudaki mahalli bilirkişi ve tanık beyanları dikkate alındığında davacının taşınmazı ihtiyari olarak değil zorunlu olarak terkettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ikinci mesele olan zorunlu terkten önce davacı ve bayileri (dede... dahil) tarafından 20 yıllık zilyetliğin tamamlanmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Dosya arasında bulunan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları gözetildiğinde dava konusu yer üzerinde davacı ve bayilerinin 20 yıl süre ile ekonomik amaçlı zilyetliklerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bu tespitler yeterli olmayıp söz konusu yerde ekonomik amaçlı tarımsal faaliyetin bulunup bulunmadığı, hava fotoğrafı incelemesi aracılığıyla kesin olarak saptanmalıdır. Bu çerçevede her ne kadar orman bilirkişisi tarafından birtakım tespitler yapılmış ise de bunun taşınmazın orman niteliği taşıyıp taşımadığına ilişkin olduğu, söz konusu yerde tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığı yönünde net tespitlerin yapılamadığı görülmektedir.
Bu çerçevede kadastro tespitinden ve iradi olmayan terkten önce davacının ve bayilerinin 20 yıllık kazandırıcı zilyetlik şartlarını yerine getirip getirmediğinin uzman fotogrometri ve jeodezi bilirkişisi marifetiyle hava fotoğrafları üzerinden incelenerek tespit edilmesinden sonra sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle somut uyuşmazlıkta iradi terk olgusunun gerçekleşmediği ve zilyetlikle taşınmazın kazanılması şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması amacıyla BAM'ın davanın reddi yönündeki kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edemiyorum.