Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6953 E. 2023/6248 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnançlı işlem yoluyla devredilen taşınmazların tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin dava.

Gerekçe ve Sonuç: Dava değerinin tespiti ve eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, ayrıca diğer davalıların kötü niyetli oldukları ve Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/376 E., 2022/181 K.

DAVA TARİHİ : 05.08.2010

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve tazminat davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, İstanbul'da tekstil işi yapmakta iken dava dışı ... ve onun oğulları olan davalı ... ile dava dışı ...tan 2000 yılında borç para alıp karşılığında senetler verdiğini, senet bedellerini araç ve dolar vermek suretiyle ödediği halde senetlerinin iade edilmediğini, ....ve ...'ın Konya 8. İcra Müdürlüğü'nün 2001/2469 Esas ve 2001/7719 Esas sayılı dosyalarında senetleri icra takibine konu yaptıklarını, bu aşamada alacaklılarla yaptığı görüşmede çekişmeye konu taşınmazların teminat olarak verilmesi halinde icra dosyasından satış yapmayacaklarını, kalan borç bitince taşınmazları iade edeceklerini bildirdiklerini, bunun üzerine dava konusu 4 parça taşınmaz için zorunlu olarak Konya 11. Noterliğinin 28.12.2006 tarihli, 6406 ve 6407 yevmiyeli numaralı düzenleme şeklindeki vekâletnameleri ile Ahmet Zeki'nin yakını olan davalı ...'ı vekil tayin ettiğini, vekil Bayram'ın ise çekişmeye konu 1573 ada 9, 1619 ada 61, 1583 ada 15 ve 203 ada 6 parsel sayılı taşınmazlarını son derece düşük bedellerle davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiğini,...'un da bu taşınmazlardan üç parçasını diğer davalılara aktardığını, davalılardan Hikmet'in kendisinin kardeşi, Ceyhan'ın da teyzesinin oğlu olduğunu, taşınmazların bulunduğu yerin küçük bir yer olması nedeniyle davalı ...'un taşınmazları elinde bulundurma sebebinin herkes tarafından bilindiğini, davalıların kötü niyetli olduklarını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, mümkün olmaz ise taşınmazların bedellerinin müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ..., iddiaların doğru olmadığını, davacının iflas ettiğini, taşınmazları karşılığını ödemek suretiyle satın aldığını, teminat maksadıyla temlik iddiasının yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, tanık dinletilmesine muvafakat etmediğini belirtip davanın reddini savunmuş; aşamada sunduğu 16.05.2012 tarihli beyan dilekçesi ile, davacının taşınmazlarını hakkındaki icra takip dosyalarındaki borçlarına mahsuben temlik ettiğini ancak halen davacının borcun tamamını ödemediğini, bakiye 114.329,00 TL borcunun olduğunu belirtmiştir.

2.Davalı ..., davacı ile kardeş olduklarını, 1583 ada 15 parsel sayılı taşınmazın babalarından miras kaldığını, davacının taşınmazdaki payını borçları nedeniyle davalı ...'a sattığını, davacı ile davalı ... arasındaki ticari ilişkiyi bilmediğini, davalı ...'un da taşınmazı satışa çıkartması üzerine komşu taşınmazların da kardeşlerine ait olması nedeniyle yabancıya gitmemesi için kendisinin satın aldığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

3.Davalı ..., davacı ve diğer davalılarla herhangi bir ticari ya da şahsi ilişkisinin bulunmadığını, davaya konu taşınmazı tamamen iyiniyetli olarak tapu siciline güvenerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

4.Davalı Şirket vekili Şirketin Konya'da inşaat sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davacı ve davalı ... arasındaki anlaşmazlıklarla ilgisinin olmadığını, taşınmazı tüm paydaşlardan kat karşılığı aldığını, başka taşınmazlarla birleştirerek üzerine inşaat yaptığını, iyiniyetli olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.

5.Davalı ..., savunma getirmemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Karapınar Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2013 tarihli ve 2010/196 Esas, 2013/120 Karar sayılı kararıyla, davanın niteliği itibariyle inançlı işlem ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedelin tahsili davası olduğu, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda davacının inançlı işleme yönelik iddiasını yazılı belge ile ispat edemediği, davalı ...'ın da vekalet görevine aykırı davranmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 02.07.2015 tarihli ve 2824 Esas, 2015/9677 Karar sayılı kararıyla, " Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davada, vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası yönünden vekaletin davacının iradesine aykırı olarak ve zararlandırma kastıyla kullanıldığı iddiası kanıtlanamadığına göre davacının temyiz itirazlarının yerinde olmadığı '' gerekçesi ile hüküm onanmış, davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

3. Dairemizin 21.04.2016 tarihli ve 2016/1369 Esas, 2016/4859 Karar sayılı kararıyla, "Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davanın inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olduğu, davalı ...'a verilen vekâletin de bu işlemin bir parçası olduğu açıktır. Esasen iddianın inançlı işleme dayalı olduğu Mahkemenin de kabulündedir...Somut olaya gelince; davacının iddiasını yazılı delil veya delil başlangıcı ile ile kanıtlayamadığı, yemin deliline dayandığı ancak Mahkemece yemin delilinin de kullandırılmadığı açıktır. Ne var ki; davacının şikayeti üzerine dava konusu olaylarla ilgili davalılar...ve ... ile dava dışı... ...ve ...hakkında yürütülen soruşturma kapsamında davalı ...'nın müdafisi huzurunda KOM Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu 02.09.2010 tarihli ifadesinde açıkça davacıdan bahisle; ''... şahıs senedin ödeme tarihinde borcunu ödemedi, aradan yaklaşık 3-4 yıl geçti, biz paramızı alamayınca avukatımız aracılığı ile senedi icraya koydurduk, bu sırada Karapınar İlçesinde şahısla ilgili biraz araştırma yaptık, çevreden şahsın hiç bir malvarlığı olmadığını, ayrıca dolandırıcı olduğunu öğrendik, aradan yine uzun bir süre geçtikten sonra avukatımız, ...'ya babasından miras kaldığını öğrenmiş, biz de bunun üzerine şahısla irtibat kurduk ve görüşme yapmak istedik, yine tarihini hatırlayamadığım bir zamanda Konya ilinde şahısla buluştuk ve kendisine kalan malvarlıklarına ait vekâlet vermesini istedik, borcunu ödediği takdirde de vekâletleri iade edeceğimizi bildirdik, şahısı da bunu kabul etti ve şahısla beraber Konya 11. Noterliğine gittik, Notere gittiğimizde yanımızda dayım olan ... vardı, ... da dayım ...'ya hatırladığım kadarıyla 3 veya 4 adet vekalet verdi, biz de şahsa borcunu ödemesi için yeni bir süre verdik, şahıs yine bu süre içerisinde borcunu ödemedi, bir seferinde de avukatımızdan süre aldı, yine şahıs borcunu ödemedi, bir müddet sonra babam, ... isimli şahsı telefonla aradı ve borcunu ödemediği için 2 adet tarla ve 1 adet yıkık evi satacağımızı söyledi, yine bir müddet sonra sözkonusu tarlalar ile evi ben kendim satın aldım...'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı ...'un anılan bu beyanının maddi vakayı kabul anlamına geldiğinde kuşku yoktur. Öyleyse, dava konusu taşınmazların vekil eli ile davalı ...'a inanç sözleşmesi kapsamında temlik edildiğinin kabulü gerekir... Öncelikle davacının ne kadar borcu olduğu belirlenerek, tüm borcunu ödeyip ödemediğinin açıklığa kavuşturulması, ödenmeyen borcunun bulunduğunun tespit edilmesi halinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97nci maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 81. maddesi) hükmü gereğince borcu Mahkeme veznesine depo etmesi için davacıya önel verilmesi, depo edilmesi halinde davalı ... adına kayıtlı 1619 ada 61 parsel sayılı taşınmaz bakımından iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi, diğer taşınmazlar bakımından ise kayıt maliki diğer davalıların ikinci el konumunda bulunmaları sebebi ile Türk Medeni Kanunu'nun 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacakları belirlenerek iyiniyetli olmadıklarının saptanması halinde onlar bakımından da iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi, yok şayet iyiniyetli iseler davacının terditli bedel isteği bakımdan değerlendirilme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. " gerekçesiyle davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüyle Dairemizin onama kararının ortadan kaldırılmasına, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 31.03.2022 tarihli ve 2016/376 Esas, 2022/181 Karar sayılı kararıyla, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının davalıya 78.111,00 TL borcu olduğunun tespit edildiği, davacının tespit edilen bu miktarı verilen süre içerisinde Mahkeme veznesine depo ettiği, tüm dosya kapsamında diğer davalıların kötü niyetli olduklarının davacı tarafça ispat edilmediği, davalı ... dışında kalan davalıların TMK'nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanacakları gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalı ... adına kayıtlı 1619 ada 61 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, davacı tarafından Mahkeme veznesine depo edilen 78.112,00 TL'nin kararın kesinleşmesi ile davalı ...'a ödenmesine, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili, dava dilekçesinde yer alan iddialarını yinelemiş, bozma kararından sonra davacı lehine usulü kazanılmış hak oluştuğunu, ancak bozmaya uyan Mahkemece bozma kararında gösterilen şekil ve yönlerde inceleme ve araştırma yapılmadığını, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, davacı ile davalı ...'in yakın derecede akraba olduğunu, taşınmazın mülkiyet durumunun çekişmeli olduğunu, gerçekte satıcı Faruk'un tasarruf yetkisinin bulunmadığını bile bile taşınmazı satın aldığını, TMK'nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağını, Mahkemece, davalı ... dışındaki davalıların iyiniyetli oldukları kabul edildiğine göre, davacının terditli bedel isteği bakımından bozma kararı doğrultusunda, davalı ... da dahil olmak üzere tüm davalılara ilişkin olarak terditli tazminat isteği yönünden araştırma ve inceleme yapılmadığını ileri sürerek ret kapsamındaki 3 parça taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, aksi durumda bedellerinin müteselsilen tahsiline karar verilmesi için kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı ... vekili, hükme esas alınan 04.01.2021 tarihli bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, bilirkişinin davacının tek taraflı iddialarını hukuka uygun ödeme yapılmış gibi kabul ettiğini, davacının ödeme iddiasını kanıtlayamadığını, ödemelerin hiçbirisinin davalıya ve icra dosyalarına yapılmış ödemeler olmadığını, 16.08.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise (önceki 04.01.2021 tarihli bilirkişi raporunun aksine) Yargıtay kararı doğrultusunda icra dosyalarına usulüne uygun ödeme olup olmadığının incelendiğini ve isabetli şekilde dosyalarda herhangi bir tahsilat olmadığının saptandığını, ancak 16.08.2021 tarihli heyet raporunda güncel hesap bulunmadığı için Mahkemece dosyanın aynı heyete ek rapor için gönderildiğini, ek raporda yine güncel borç miktarının değil davanın açıldığı tarihteki borç miktarının hesaplanarak 05.08.2010 tarihi itibariyle dosya borcunun 78.111,34 TL olduğunun belirtildiğini, şu anda icra dosyası borcunun 260.088,54 TL olduğunu, 2010 yılı borç miktarının dikkate alınmasının bozma kararına aykırılık teşkil ettiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem hukuki sebebine dayalı tapu iptali tescil ve terditli bedel isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16, 30 ve 32 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 150 nci maddesi; 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 26, 27 ve 97 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nu 1023 ve 1024 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 28.12.2006 tarihinde çekişmeli taşınmazların davalı ...'a satışı yetkisini içerir vekaletnameler ile davalı ...'ı vekil tayin ettiği, vekil Bayram'ın davacıya ait 1619 ada 61 ve 1583 ada 15 parsel sayılı taşınmazlar ile davacının 1573 ada 9 parseldeki 240/768 payı ve 203 ada 37 parseldeki (geldisi 203 ada 6 parsel) 1/2 payının tamamını 30.05.2007 tarihinde davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiği, davalı ...'un 1583 ada 15 parsel sayılı taşınmazı davalı ...'e, 1573 ada 9 parsel sayılı taşınmazı diğer davalı ...'a 20.10.2009 tarihinde, 203 ada 37 parsel sayılı taşınmazı ise öteki davalı...Yapı Şirketine 10.11.2009 tarihinde devrettiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, Harçlar Kanunu'nun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.

Somut olayda, davanın 102.110,00 TL değer gösterilerek açıldığı, yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların değeri keşfen saptanmadan ve harç ikmali yapılmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazların başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu'nun 16 ncı maddesi uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde davaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Kabule göre de; yukarıda değinilen bozma kararında da belirtildiği üzere dava konusu taşınmazların vekil eli ile davalı ...'a inanç sözleşmesi kapsamında temlik edildiği hususu tartışmasızdır. Taşınmazları davalı ...'tan devralan diğer davalıların edinimlerinin iyiniyetli olup olmadığına gelince; davacının kardeşi olan davalı ... ile kuzeni olan davalı ... satış bedelini ödediklerini ispatlayamadıkları gibi dinlenen davacı tanıkları, davalılar ... ve davalı Şirket yetkililerinin taşınmazların en başından itibaren davacıya ait olduğunu bildiklerini beyan etmişlerdir. Davalı tanıklarının bir kısmının beyanı duyuma dayalı olup bir kısmının beyanı ise olayı aydınlatmaktan uzak ve kendi içerisinde çelişkilidir. Kaldı ki, davalı Şirket temsilcisi duruşmada, davacı ve dava dışı kişiler ile birlikte 203 ada 6 parsel sayılı taşınmaz hakkında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, pazarlık sonucunda davacıya da iki parça daire verilmesi hususunda anlaştıklarını, tapuya gidip baktıklarında arsanın davacı üzerinde olmadığını, davalı ...'a satıldığını öğrendiklerini, davalı ... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmadıklarını ancak dava konusu taşınmazı satın almak için davalı ...'a başka bir yerden iki parça daire verdiklerini belirtmiştir. Tüm dosya kapsamından, taşınmazların, inançlı işlemle davacıdan temlik alan davalı ... tarafından davacının iradesi ve isteği dışında diğer davalılara devredildiği, davacının işaret ettiği bir temlikin bulunmadığı, davalılar ... ve... Yapı Şirketinin inançlı işlemi bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup, iyiniyetli olmadıkları, böylelikle TMK'nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları anlaşılmakla, dava konusu taşınmazların tamamı bakımından tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ile davalı ... vekilinin değinilen yönlerden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.