Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7003 E. 2023/276 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, dava değerinin ve yargılama giderlerinin doğru hesaplanıp hesaplanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava değerinin, dava konusu taşınmazın payları üzerinden ayrı ayrı hesaplanması ve buna bağlı olarak harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin belirlenmesi gerekirken, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak hatalı hesaplama yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kabul

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 28/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen asıl davada davacı ... mirasçıları vekili Avukat ... ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen birleştirilen davada davacı ... mirasçıları vekili gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı: kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı, 1422 ada 21 parsel sayılı taşınmazdaki 8 nolu bağımsız bölümün maliki olduğunu, komşu daire sahibi dava dışı ...’ın dairesini davalıya satmak istediğini ancak aynı katta bulunan üç dairenin tapusu tapuda tek daire olarak gösterildiğinden kredi verecek olan bankanın paydaş olarak görünen diğer 1/3 pay maliklerinin ileride şuf’a davası açmaması için yandaki iki daire sahibinden muvafakat alınması için vekalet getirmeleri gerektiğini şart koştuğunu, araya giren dava dışı emlakçının ikna etmesi üzerine 14.05.2007 tarihli vekaletname ile dava dışı İrfan Topçu’yu vekil tayin ettiğini, diğer daire sahibinin taşınmazını satılığa çıkarması nedeniyle tapuya gittiklerinde taşınmazın davalı adına tescil edildiğini öğrendiğini, taşınmazın hata veya karşı tarafın hilesi ile devredilmiş olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmazsa rayiç bedelin tahsiline; birleştirilen davada ise davacı, aynı hukuksal nedenlerle iptal tescil, olmadığı takdirde bedele karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında asıl ve birleştirilen davada davacıların ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı, taşınmazın tüm paylarını bedeli karşılığında satın aldığını, satış bedelinin bir kısmı için kredi kullandığını, bedelin maliklerin vekillerine ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.04.2015 tarihli ve 2011/390 E., 2015/227 K. sayılı kararıyla; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 16.10.2018 tarihli ve 2015/14149 E., 2018/13554 K. sayılı kararıyla; ''...Vekaletin hile ile alındığı iddiasının aynı zamanda vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da kapsayacağı gerek Yargıtay uygulamalarında ve gerekse doktrinde benimsenmiştir. O halde eldeki davada, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı görülmektedir.

...

Somut olayda, mahkemece dava yanılma (hata) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olarak nitelendirilmiş olup belirtilen hukuki nedene ilişkin araştırma ve inceleme yapılmamıştır.

Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirmeye dayanılarak noksan soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir." gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 24.11.2020 tarihli ve 2019/142 E., 2020/254 K. sayılı kararıyla; davalının vekil edenler ve vekil arasındaki iç ilişkinin dışında kalıp vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmediği, vekil ile vekalet eden arasındaki iç sorunun da davalının kazandığı haklara etkili olamayacağı ve yapılan işlemin iptali istenemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 20.04.2021 tarihli ve 2021/1095 E., 2021/2403 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda; dinlenen davacı tanıkları davacıların maliki olduğu dava konusu taşınmazdaki paylarını temlik iradelerinin bulunmadığını beyan etmişler, davalı ise taşınmazı 232.000,00 TL bedelle satın aldığı savunmasında bulunmuş, ancak davacıların payına düşen bedeli ne şekilde ödediğine dair somut bir belge sunmamıştır. Bu durumda davacıların vekil aracılığıyla zararlandırıldıkları, davalının da vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği sonucuna varılmaktadır. Vekaletnamelerde satış yetkisinin bulunması satışın iradi olduğu sonucuna varılması için yeterli değildir.

Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

Kabule göre de; asıl dava yalnızca davalı ...'a karşı açılmasına rağmen hakkında dava açılmayan ...'ın asıl davada davalı olarak karar başlığında gösterilmesi de hatalı olmuştur.'' gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

3.Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4.Dairenin 20.10.2021 tarihli ve 2021/8028 E., 2021/5810 K. sayılı kararıyla, karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 30.12.2021 tarihli ve 2021/289 E., 2021/333 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların iradelerinin taşınmazdaki paylarını temlik etmek olduğunu, vekaletnamelerdeki gerçek nedenin satışa yönelik olduğunu, temlikin gerçek bir satış işlemi olduğunu, davalının üçüncü kişi olup, iyiniyetli olduğunu, ödeme yaptığı hususunun ispatlandığını, emlakçılar ile davalı arasında husumet bulunduğunu, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin de hatalı hesaplandığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun;

"Yargılama giderlerinin kapsamı" başlıklı 323. maddesi şöyledir:

"(1) Yargılama giderleri şunlardır:

a) Başvurma, karar ve ilam harçları.

b) Dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri.

c) Dosya ve sair evrak giderleri.

ç) Geçici hukuki koruma tedbirleri ve protesto, ihbar, ihtarname ve vekâletname düzenlenmesine ilişkin giderler.

d) Keşif giderleri.

e) Tanık ile bilirkişiye ödenen ücret ve giderler.

f) Resmî dairelerden alınan belgeler için ödenen harç, vergi, ücret ve sair giderler.

g) Vekil ile takip edilmeyen davalarda tarafların hazır bulundukları günlere ait gündelik, seyahat ve konaklama giderlerine karşılık hâkimin takdir edeceği miktar; vekili bulunduğu hâlde mahkemece bizzat dinlenmek, isticvap olunmak veya yemin etmek üzere çağrılan taraf için takdir edilecek gündelik, yol ve konaklama giderleri.

ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti.

h) Yargılama sırasında yapılan diğer giderler."

326. maddesi ise şöyledir:

"(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.

(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir."

2. 492 sayılı sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi şöyledir:

"Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahelenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır.

Gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harc, gayrimenkulün değeri ile talebolunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır.

Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir.Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz.

Noksan tesbit edilen değerler hakkında 30 uncu madde hükmü uygulanır."

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş olup, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2.Davalı vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Bilindiği üzere, yargılama giderleri 6100 sayılı Kanun'un 323. maddesinde sayılmış olup, bu giderlerden kimin sorumlu olacağı ise aynı kanunun 326. maddesinde düzenlenmiştir. Yine Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi gereği harcın dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

3.Somut olaya gelince; asıl davanın 60.000,00 TL, birleştirilen davanın ise 50.000,00 TL değer gösterilerek açıldığı ve yargılama sırasında harç ikmali yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, asıl ve birleştirilen davada 8 numaralı bağımsız bölümün 1/3'er payları dava konusu yapılmış olup, dava değerlerinin tespiti için; asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı 1/3'er payın dava tarihindeki değeri belirlenirken, 8 numaralı bağımsız bölümün tamamının dava tarihindeki rayiç bedelinin tespit edilmesi, sonra bu değerin 1/3'ünün esas alınması ve bu suretle asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı dava değerlerinin belirlenmesi gerekir.

4. Hal böyle olunca; öncelikle yukarıdaki paragrafta belirtildiği şekilde dava değerinin belirlenmesi, bundan sonra peşin harç tamamlandığı takdirde, kararda; dava değeri olan asıl ve birleştirilen davada dava konusu 1/3'er payların değeri üzerinden vekalet ücretine ve sair yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle harca, yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine ve denetime elverişli olmayacak şekilde diğer yargılama giderlerine de hükmedilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı tarafın değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren ve 28/06/2022 olan duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.