"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/792 E., 2021/756 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul- Kaldırma-Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/54 E., 2018/71 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; ...İli, ... İlçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 107 ada 25 parsel sayılı taşınmazı 30 yılı aşkın süredir aralıksız olarak kullandığını, taşınmaza önceleri buğday ve korunga şimdi ise yonca ektiğini, ancak taşınmazın kadastro tespiti sırasında bilirkişilerin hatalı beyanları üzerine Hazine adına tescil edildiğini belirterek tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisap edilmesinin mümkün bulunmadığını, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın Ocak 2009 tarihli Komisyon Tahsis Kararı ile mera olarak tescil edildiği, ancak toplanan delillere göre 1970’li yıllarda davacı tarafından satın alınarak düzenli olarak tarımsal amaçlı kullanıldığı, incelenen hava fotoğraflarının tanık beyanlarıyla uyumlu olduğu, ziraat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazın evveliyatının mera olduğu bildirilmiş ise de davacının zilyetliğinin bilimsel verilere göre tanzim edilen jeodezi raporuyla desteklendiği, kadastro çalışmaları sırasında davaya konu taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasının isabetsiz olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle teknik bilirkişi raporunda A ve B harfleri ile gösterilen taşınmazların 107 ada 25 parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile geri kalan bölümün tespit gibi tescili kaydıyla, aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve Davalı ... Belediyesi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarının hükme esas alınamayacağını, ziraat bilirkişi raporundaki tespite rağmen verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanıkların aynı köylü veya akraba olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı ... Belediyesi vekili, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde mera bitkilerinin tespit edildiğini, davaya konu taşınmaızn özel mülkiyete konu olamayacağını, mahalli bilirkişi beyanlarının çelişkili olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz bölümlerinin 25 parsel numaralı meradan açıldığı, her ne kadar hali hazırdaki durumu ekilip biçilen tarım arazisi görünümünde ise de öncesinin mera olup zaman içinde sürülmek suretiyle tarla haline getirilmeye çalışıldığı, ziraatçi bilirkişiler kurulu raporunda da açıklandığı üzere dava konusu A ve B harfleri ile gösterilen bölümler içerisinde halen yabancı otların geliştiği, ayrıca küçük dere yatağı bulunduğunun tespit edildiği, Kadastro Mahkemesinin 2009/8 Esas sayılı dava dosyasında 107 ada 25 parselin mera niteliğinde olduğunun belirlendiği, bu hükmün kesin hüküm değil ise de taşınmazın niteliği yönünden güçlü delil olduğu, bilimsel verilere dayalı olarak alınan ziraatçi uzman bilirkişi raporu ve Kadastro Mahkemesi hükmü karşısında soyut beyanlara itibar edilemeyeceği, dava konusu taşınmaz bölümlerinin nitelik itibariyle kazanmaya elverişli yerlerden bulunmadığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince usulüne uygun yapılan keşif ve dinlenen beyanlar doğrultusunda verilen kabul kararının yerinde olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerleşik içtihatlara aykırı bulunduğunu, davanın sübut bulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 Kadastro Kanunu’nun 14 üncü, 16 ncı ve 17 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dava konusu 107 ada 25 sayılı parsel Mera Komisyon Kararına dayalı olarak 12.03.2009 tarihinde mera vasfıyla sınırlandırılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı asıl tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacının temyiz itirazlarının reddiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
- KARŞI OY -
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince taşınmazın Ocak 2009 tarihli Komisyon Tahsis Kararı ile mera olarak tescil edildiği, ancak toplanan delillere göre 1970’li yıllarda davacı tarafından satın alınarak düzenli olarak tarımsal amaçlı kullanıldığı, incelenen hava fotoğraflarının tanık beyanlarıyla uyumlu olduğu, ziraat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazın evveliyatının mera olduğu bildirilmiş ise de davacının zilyetliğinin bilimsel verilere göre tanzim edilen jeodezi raporuyla desteklendiği, kadastro çalışmaları sırasında davaya konu taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasının isabetsiz olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle teknik bilirkişi raporunda A ve B harfleri ile gösterilen taşınmazların 107 ada 25 parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile geri kalan bölümün tespit gibi tescili kaydıyla, aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) dava konusu taşınmaz bölümlerinin 25 parsel numaralı meradan açıldığı, her ne kadar hali hazırdaki durumu ekilip biçilen tarım arazisi görünümünde ise de öncesinin mera olup zaman içinde sürülmek suretiyle tarla haline getirilmeye çalışıldığı, ziraatçi bilirkişiler kurulu raporunda da açıklandığı üzere dava konusu A ve B harfleri ile gösterilen bölümler içerisinde halen yabancı otların geliştiği, ayrıca küçük dere yatağı bulunduğunun tespit edildiği, Kadastro Mahkemesinin 2009/8 Esas sayılı dava dosyasında 107 ada 25 parselin mera niteliğinde olduğunun belirlendiği, bu hükmün kesin hüküm değil ise de taşınmazın niteliği yönünden güçlü delil olduğu, bilimsel verilere dayalı olarak alınan ziraatçi uzman bilirkişi raporu ve Kadastro Mahkemesi hükmü karşısında soyut beyanlara itibar edilemeyeceği, dava konusu taşınmaz bölümlerinin nitelik itibariyle kazanmaya elverişli yerlerden bulunmadığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş, Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da karar onanmıştır.
Sayın Çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık dava konusu taşınmaz üzerinde zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığının tereddüte mahal bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşup kavuşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya arasında bulunan jeodezi bilirkişisinin raporuna göre 107 ada 25 parsel içerisinde A ve B harfleri ile gösterilen kısımlar içerisinde bulunan 1954 yılına ait hava fotoğrafına göre taşınmazda tarımsal faaliyet yapılarak kullanımının yapıldığı 1985 ve 1999 yılına ait hava fotoğraflarında da bu durumun devam ettiği ifade edilmiştir. Üç kişilik ziraat bilirkişisi raporunda ise taşınmazda mera bitkilerine rastlandığı taşınmazın %12,20 dalgalı meyilli olduğu taşlık ve yer yer kayalık alanların bulunduğu, buralar her ne kadar tarımsal amaçla kullanılmakta ise de evveliyatının mera olduğu kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Davacı tarafından dava konusu yerin 1970 li yıllarda satın alınarak düzenli olarak tarımsal amaçlı kullanıldığı tanık beyanlarının da bu hususu teyit ettiği anlaşılmaktadır.
Dairemizin yerleşik içtihatı doğrultusunda bir taşınmazda tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığına ilişkin en objektif delilin hava fotoğrafları olduğu da dikkate alındığında ve jeodezi bilirkişi raporu ile ziraat bilirkişisi raporu arasındaki çelişki gözetildiğinde dava konusu taşınmazla ilgili olarak kanunda aranan şartların oluşup oluşmadığını tespit etmenin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, anılan hususun açıklığa kavuşturulması amacıyla bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve bu çelişkinin giderilmesinden sonra oluşacak kanaate göre karar verilmesini temin amacıyla BAM kararının bozulması gerekirken kararın onanması yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına iştirak edemiyorum.