"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/22 E., 2022/116 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ...n 431 ada 13 parsel sayılı taşınmazda 3/4 payının tamamını mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak oğulları olan davalılara devrettiğini ileri sürerek taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., geliri olmayan mirasbırakanın icra borçları olduğunu, tüm icra borçlarını kendisinin ödediğini, mirasbırakanın davacıya da 1/4 payını devrettiğini, mirasbırakanla kendisi ve davalı ...'ın ilgilendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Diğer davalı ..., davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ ve BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.07.2019 tarihli ve 2017/308 E., 2019/240 K. sayılı kararıyla; davalı ...'a yapılan devrin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu, davalı ...'e yapılan temlik karşılığında satış bedelinin ödendiği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalı ... yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş, davacı vekili tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 17.11.2020 tarihli ve 2020/343 E., 2020/1287 K. sayılı kararıylae 6100 sayılı HMK’nın 351/1.b.1 inci maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 10.11.2021 tarihli ve 2021/200 E., 2021/6716 K. sayılı kararıyla: “... davacı ile davalı ... arasında 07.01.2007 tarihinde dava konusu taşınmaza ilişkin olarak tartışma yaşandığı, bunun üzerine mirasbırakanın davacıyı tüfek ile ateş etmek suretiyle yaraladığı, Hayrabolu Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/29 Esas, 2009/181 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan ile davalı ...'ın TCK'nın 86/2 nci maddesi uyarınca cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildiği, davacının Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/273 Esas sayılı dosyasında yaralama eylemi nedeniyle mirasbırakana karşı tazminat davası açtığı, mirasbırakanın 15.11.2011 tarihinde dava konusu taşınmazdaki 1/4 payını davacıya devrettiği, davacının da 25.11.2011 tarihinde anılan tazminat davasından feragat ettiği ve davanın feragat nedeniyle reddedilerek kesinleştiği, dinlenen tanıkların beyanlarına göre mirasbırakanın dava konusu taşınmazdaki 1/4 payını davacıyı yaraladığından ötürü açılan tazminat davasından feragat etmesi için temlik ettiği anlaşılmakta olup her ne kadar davalı ..., taşınmazdaki 2/4 payın mirasbırakanın borçlarını ödemesi karşılığında devredildiğini savunmuş ise de davacı ile mirasbırakan arasındaki husumet ile taşınmazın değeri ve ödendiği ileri sürülen borcun miktarı göz önüne alındığında mirasbırkanın davalı ...'e yaptığı temlikteki asıl irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca; davanın davalı ... yönünden de kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davalı ...'a yönelik açılan davada taşınmazın davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesine rağmen hükümde davacının miras payı açıkça belirtilmeksizin veya veraset ilamına atıf yapılmaksızın infazda tereddüt oluşturacak şekilde tescil kararı verilmesi de doğru değildir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı ... vekili, mirasbırakan borç batağı içindeyken tüm borçlarının davalı ... tarafından ödenmesine karşılık dava konusu taşınmazın devredildiğini, davacı tanığının dahi bu yönde beyanda bulunduğunu, satışın gerçek olup mirasbırakanın borçları için ödediği paraların temlik edilen hissenin değerinden fazla olduğunu, ayrıca mirasbırakanın sağlığında her bir mirasçısına birer daire vererek mirasını taksim iradesinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı ..., verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, 4721 sayılı TMK'nın 6 ıncı, 706 ncı, 6098 sayılı TBK'nın 237 nci, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı ve 6100 sayılı HMK’nın 190 ıncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... vekilinin tüm, diğer davalı ...'ın bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddine.
2.Davalı ...'ın diğer temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda; pay oranında açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davada, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğuna göre, her bir davalının kendisine temlik edilen pay oranı dikkate alınarak harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulması gerekirken davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ...'nın değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile,
Hükmün 2. bendinin hükümden çıkarılarak, yerine 2. bent olarak; “Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 8.588,98 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 170,78 TL ve 1.976,50 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 6.441,70 TL harcın, 4.294,47 TL'sinin davalı ...'den, 2.147,23 TL’sinin davalı ...'dan alınarak Hazineye irat kaydına” cümlesinin,
Hükmün 3. bendinin hükümden çıkarılarak, yerine 3. bent olarak; ''Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 170,78 TL peşin harç ve 1.976,50 TL tamamlama harcı, 1.447,80 TL yargılama masrafı olmak üzere toplam 3.626,48 TL yargılama giderinin, 2.417,66 TL'sinin davalı ...'den, 1.208,82 TL’sinin davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, davalılarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,'' cümlesinin,
Hükmün 4. bendinin hükümden çıkarılarak, yerine 4. bent olarak; ''Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre hesaplanan 15.894,87 TL nispi vekalet ücretinin, 10.596,58 TL'sinin davalı ...'den, 5.298,29 TL’sinin davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine,'' cümlesinin yazılmasına, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,
03.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
- KARŞI OY -
Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) de istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Dairenin 10.11.2021 tarihli ve 2021/200 E., 2021/6716 K. sayılı kararıyla “... davacı ile davalı ... arasında 07.01.2007 tarihinde dava konusu taşınmaza ilişkin olarak tartışma yaşandığı, bunun üzerine mirasbırakanın davacıyı tüfek ile ateş etmek suretiyle yaraladığı, Hayrabolu Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/29 Esas, 2009/181 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan ile davalı ...'ın TCK'nın 86/2 nci maddesi uyarınca cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildiği, davacının Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/273 Esas sayılı dosyasında yaralama eylemi nedeniyle mirasbırakana karşı tazminat davası açtığı, mirasbırakanın 15.11.2011 tarihinde dava konusu taşınmazdaki 1/4 payını davacıya devrettiği, davacının da 25.11.2011 tarihinde anılan tazminat davasından feragat ettiği ve davanın feragat nedeniyle reddedilerek kesinleştiği, dinlenen tanıkların beyanlarına göre mirasbırakanın dava konusu taşınmazdaki 1/4 payını davacıyı yaraladığından ötürü açılan tazminat davasından feragat etmesi için temlik ettiği anlaşılmakta olup her ne kadar davalı ..., taşınmazdaki 2/4 payın mirasbırakanın borçlarını ödemesi karşılığında devredildiğini savunmuş ise de davacı ile mirasbırakan arasındaki husumet ile taşınmazın değeri ve ödendiği ileri sürülen borcun miktarı göz önüne alındığında mirasbırkanın davalı ...'e yaptığı temlikteki asıl irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca; davanın davalı ... yönünden de kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davalı ...'a yönelik açılan davada taşınmazın davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesine rağmen hükümde davacının miras payı açıkça belirtilmeksizin veya veraset ilamına atıf yapılmaksızın infazda tereddüt oluşturacak şekilde tescil kararı verilmesi de doğru değildir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İDM 'ce bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamında davalı ...'ün mirasbırakanın bazı borçlarını icra takibi sırasında ödediği ve mirasbırakana ölünceye kadar baktığı anlaşılmaktadır. Murisin de bu nedenle anılan davalıya fazladan pay verdiği tüm dosya kapsamından sabittir. Bu çerçevede, İDM'nin ve BAM'ın bozmadan önce verdikleri kararların yerinde olduğu değerlendirilmektedir.
Açıklanan nedenlerle, İDM kararının bozulması gerekirken onanması yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına iştirak edemiyorum.