"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/626 E., 2022/281 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul-Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.02.2019 tarih, 2016/1444 Esas, 2019/1125 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Konya ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 136 ada 14 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde yer alan 35 dönüm yüz ölçümlü taşınmaz bölümünün davacının babası tarafından 1953 yılında farklı bir taşınmaz ile trampa edilerek 136 ada 14 parseldeki yeri ile birleştirildiğini ve yıllardır bu şekilde kullanıldığını ancak kadastro tespiti sırasında davacının babasının trampa suretiyle edindiği taşınmazın da kısmen ... adına tespit edildiğini ileri sürerek anılan bölümün 136 ada 14 parselden ifrazı ile davacı adına tesciline, mümkün olmadığı taktirde 35 dönüme tekabül eden pay oranının davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında ise 02.02.2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna göre eksik olan 16.600 m²'nin tescilini talep ettiklerini belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; dava konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın aldığını, davacının ileri sürdüğü hususları bilmediğini, dayandığı tapu kaydının 271.000 m² olmasına rağmen dava konusu taşınmazın yüz ölçümünün daha fazla olduğunu, kök mirasbırakanın Hazine’ye ait taşınmazı da sürerek taşınmazı genişlettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı ... davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 07.05.2015 tarihli ve 2012/420 Esas, 2015/182 Karar sayılı kararı ile; davacının babası olan mirasbırakan ...'ın dava konusu taşınmaza dayanak 33 sıra numaralı tapu kaydı kapması dışında ...'dan taşınmaz alıp bu kısmı paydaşı olduğu dava konusu taşınmaza dahil ederek kullandığı, kadastro tespiti sırasında bu hususun dikkate alınmadığı, kadastro tespitine esas tapu kaydında taşınmazın 271.000 m² olduğu, bunun 1/3'ünün (90.333,33 m2) ...’a ait olduğu, 4.318,09 m² kısmın fazladan ... ve 12.954,25 m² kısmın fazladan davalı ... adına tespit edildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.02.2019 tarihli ve 2016/1444 Esas, 2019/1125 Karar sayılı kararı ile; eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği, keşifte trampaya ve davaya konu olduğu iddia edilen bölümün davacı tarafından gösterilemediği, trampa sonucu davacı tarafça kullanılan bölümün çekişmeli taşınmazın miktar fazlasına tekabül ettiği yönündeki kabule nasıl ulaşıldığının açıklanmadığı, taşınmazın tespitine esas tapu kaydının miktar fazlası üzerinde kazandırıcı zamamaşımı zilyetliği sebebine mi yoksa taşınmazın tespitten önce tapu maliklerince yapılan taksim nedeniyle kendisine düşen bölümün ifrazı ile adına tescil talebine mi yönelik olduğu hususunun tespit edilmediği ve davalı ...’nın TMK'nın 1023 üncü maddesinden yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmediği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın 49.800 m2’lik kısmının davacının mirasbırakanına ait olduğu ancak davalı ...’ın durumu bildiği ya da kendinden beklenen özeni göstermesi halinde bilecek durumda olduğunun kanıtanamadığı, taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı gerekçesi ile davalı ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ...’nın iyiniyetli kabul edilemeyeceğini, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre tarafların taşınmazda ektikleri alanın belirli olduğunu belirterek kararın davalı ... yönünden reddine ilişkin kısmın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297 inci; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Konya ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 136 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 13.05.1965 tarih 13 sıra nolu tapu kaydına göre ...’a ait olduğu, ...’ın taşınmazın 2/3 payını davacının babası olan ...’a, 1/3 payını ...’a 23.06.1976 tarihinde devrettiği, ...’ın daha sonra 2/3 payını ...’a, anılan kişinin de 29.04.2003 tarihinde davacıya devrettiği, 29.03.2003 tarih, 13 ve 23.06.1973 tarih, 33 sıra sayılı tapu kayıtlarına binaen taşınmazın 2/3 payının davacı, 1/3 payının dava dışı ... adına tespit edildiği, tespitin 25.01.2005 tarihinde kesinleştiği, bir kısım ... mirasçısının intikal işleminden sonra taşınmazdaki toplam ¼ payı davalı ...’a 23.12.2009 tarihinde devrettikleri, böylece dava konusu taşınmazda davacının 3/12, davalı ...’ın ¼ ve davalı ...’ın 1/12 oranında paydaş oldukları, kadastro tespitine esas tapu kayıtlarında taşınmazın yüz ölçümünün 271.000 m² olarak gösterildiği, kadastro tespitinde taşınmazın 320.800 m² olarak tespit edildiği ve taşınmazın 07.05.2015 tarihinde toplulaştırma işlemine dahil edilerek 15.12.2020 tarihinde kaydının kapatıldığı anlaşılmıştır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 inci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Hemen belirtmek gerekir ki; davacı vekili, dava konusu 136 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına dayalı olarak 2/3 payının davacı ..., 1/3 payının ... adına tespit edildiğini, davacının babası ...’nın 136 ada 14 parselin bitişiğinde yer alan taşınmazın 35 dönümünü 1953 yılında başkaca yerdeki taşınmazla trampa ederek dava dışı ...’dan devraldığını ve bu kısmı 136 ada 14 parseldeki yeri ile birleştirerek kullandığını, ancak anılan kısmın tespit sırasında hatalı olarak 136 ada 14 parsele dahil edildiğini ve bir kısmının ... adına tespit edildiğini ileri sürmüş, 09.09.2020 tarihli dilekçesi ile eldeki davada zilyetliğe dayalı olarak talepte bulunduklarını açıklamış, aşamada 02.02.2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna göre eksik olan 16.600 m²’nin tescilini talep ettiklerini belirtmiştir. Keşifte dinlenen tanıkların beyanları ile 02.09.2020 tarihli keşfe katılan davalı ...’in beyanlarından, dava konusu 136 ada 14 parselin paydaşları tarafından fiilen taksim edilerek kullanıldığı; uyuşmazlığın, kadastro tespitine esas 29.03.2003 tarih, 13 ve 23.06.1973 tarih, 33 sıra sayılı tapu kayıtlarında taşınmazın yüz ölçümü 271.000 m2 olmasına rağmen, kadastro tespitinde taşınmazın 320.800 m² olarak tespit edildiği ve aradaki farkın fiili kullanım durumuna göre hangi paydaşa isabet ettiği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Ne var ki; bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini ve araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
4. Şöyle ki; bilirkişi heyetinin 28.09.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda dava konusu edilen alanın 136 ada 14 parselin batısında yer aldığının, 35.000 m2lik alanın E harfi ile gösterildiğinin, fiili kullanım durumuna göre yapılan ölçümle ise krokide A1 ve A2 ile gösterilen kısımların davacı tarafından, E harfi ile gösterilen kısmın davalı ... tarafından, D harfi ile gösterilen kısmın da davalı ... tarafından kullanıldığının belirtildiği, fakat raporun sonuç kısmında D harfi ile gösterilen kısmın dava konusu edilen yer olduğunun belirtildiği anlaşılmakta olup davacının babasının takas sonucu edindiği ileri sürülen dava konusu alanın yeri ve yüz ölçümü krokide farklı harflere atıf yapılarak açıklanmış, bu çelişki giderilmeden karar verilmiş; öte yandan, dava konusu taşınmazın 07.05.2015 tarihinde toplulaştırma işlemine dahil edilerek 15.12.2020 tarihinde kaydının kapatıldığı ve taşınmazın dava dışı farklı parsellere gittiği saptanmasına rağmen kaydı kapatılan 136 ada 14 parsel üzerinden karar verilerek infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm tesis edilmiştir.
5. Hâl böyle olunca; öncelikle davacının babası tarafından trampaya konu olan bölümün krokide yerinin, sınırlarının ve yüz ölçümünün açıkça saptanması, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi ve ziraat bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında dinlenilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın paydaşları arasındaki fiili taksime göre ne şekilde kullanıldığının, bu bölümlerin öncesinde kime ait olduğunun, kimden kime intikal ettiğinin, davacının 1953 yılında babası tarafından yapıldığı ileri sürülen trampa işlemi ile aldığı yerin taşınmazda hangi kısma isabet ettiğinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, fen bilirkişine dava konusu yerin toplulaştırma uygulaması sonucu hangi parsellere gittiğini ve dava konusu edilen kısmın hangi taşınmaza isabet ettiğini gösterir rapor düzenlettirilmesi, taşınmazın davacının ileri sürdüğü şekilde kullanıldığı ve dava konusu edilen yerin davacının babası tarafından 1953 yılında trampa işlemi ile alınan yer olduğuna kanaat edilir ise davalı ...’ın TMK’nın 1023 üncü maddesinden yararlanamayacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince kararın BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğ tarihinde itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.