"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/345 E., 2022/687 K.
HÜKÜM/KARAR : Usulden Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kargı Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/112 E., 2019/34 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Samsun Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, ... ili, Kargı ilçesi, ... köyünde kain 192 ada 4 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanları ... tarafından 1970-1975'li yıllarda davalı ...'in annesinden satın alındığını, kuru tarla olarak 25-30 sene nizasız ve fasılasız olarak ekilip biçildiğini, ancak mirasbırakanlarının yaşlanıp hastalanmasından sonra ölümüne kadar geçen 7-8 sene ekilip biçilmediğini, 2009 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında söz konusu taşınmazın hatalı olarak davalı adına tespit edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı ...’in 01.02.1951 tarihinde öldüğü anlaşılmış, davalının yasal mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dahili davalı ..., davacıların iddialarının maddi gerçekliğe aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın ... Yaylası olarak bilinen ve kendisinin kök mirasbırakanları tarafından ekilip biçilen bir taşınmaz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.Kargı Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.02.2019 tarihli, 2018/112 Esas - 2019/34 Karar sayılı kararıyla, davacılar vekiline 06.12.2018 tarihli muhtıra ile mirasbırakan ...’ın mirasçılarından ...’ın mirasçılarını gösterir veraset ilamını sunması ve varsa başka mirasçılarının davaya muvafakatlerini alması, alamadığı takdirde mirasbırakan ...'ın terekesine temsilci atanması hususunda kesin mehil verilerek sonuçlarının ihtar edildiği ve bu muhtıranın davacı vekiline 11.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davacılar vekilinin verilen süre içerisinde eksik hususları gidermediği gerekçesiyle davanın usulden reddine kesin olarak karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, bu kez Mahkemenin 04.03.2019 tarihli ek kararı ile; dava değerinin kesinlik sınırı altında olması nedeniyle HMK 346/1 maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 24.05.2019 tarihli, 2019/666 E- 2019/1030 K sayılı kararıyla, HUMK'nın 427 nci maddesinde taşınır mal ve alacak davalarından söz edildiğinden gayrimenkul davaları için kesinlik sınırı bulunmamakta iken; HMK'un 341/2 nci maddesinde menkul, gayrimenkul veya davanın gayrimenkulün aynına ilişkin olup olmadığı gibi bir ayırıma gidilmeksizin "malvarlığı davaları" olarak düzenleme getirildiği ve böylelikle sınırlama yapılmadığı dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince kararının kesin olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK'nın 346/1 inci maddesine göre reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı
gerekçesiyle davacılar vekilinin 04.03.2019 tarihli istinaf talebinin reddine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş, bu kez Bölge Adliye Mahkemesinin 04.07.2019 tarihli ek kararı ile miktar itibariyle kesin olan karara karşı yapılan temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 24.01.2022 tarihli ve 2021/3672 E- 2022/555 K sayılı kararı ile ; " ... Bahsi geçen 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesinin gerekçesinde de açıkça belirlendiği üzere, bu madde ile mevzu davaların mülkiyet hakkına doğrudan tesirinden ötürü ehemmiyeti gereği miktar ve değerine bakılmaksızın kanun yolu incelemesine tabi tutulması suretiyle etkin denetim mekanizması oluşturulması amaçlanmıştır. Hal böyle olunca, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, hukuki belirlilik ilkesi, etkin denetim mekanizmasının oluşturulması gayesi ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6 ncı maddesinin düzenleme amacı bir arada değerlendirildiğinde, tereddüte yol açan usul hükümlerinin aşırı şekilci olarak uygulanması neticesinde yasanın denetim yollarının kullanımını önemli ölçüde etkileneceğinden, kanun yolu başvuru aşamalarının süren usul işlemlerinden olduğu, hükmün kesinleşinceye kadar geçirdiği derecatın bir bütünü oluşturduğu hususları da göz önüne alındığında, 3402 sayılı Kanun'un Ek 6 ncı maddesinin henüz kanun yolu aşamasında olan dava dosyalarına, yürürlük tarihinden bağımsız olarak sirayet edeceği hususunun tereddütsüz olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/(2) ve ek madde-1 inci maddelerine göre dava değerinin 2019 yılı itibariyle kesinlik sınırı olan 4.400-TL'den az olduğu ilk derece mahkeme kararının kesin olduğu gerekçesiyle ek karara karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine ve temyiz dilekçesinin ek karar ile reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış olan eldeki tapu iptali ve tescil davasında, yerel mahkeme kararının değer itibariyle kesin olduğundan bahisle verilen ek karara karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine ve temyiz dilekçesinin ek karar ile reddine karar verilmiş olması yukarıda değinilen yasal düzenlemeye aykırıdır. Hâl böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken dava değeri dikkate alınarak temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi hatalıdır." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki dava dosyasında davalı olan tapu kayıt malikinin mirasbırakan ... mirasçısı olmadığı, bu durumda davacılar ile çekişmeli taşınmazın tapu kayıt malikleri olan davalıların mirasbırakan ... terekesi yönünden birbirlerine karşı 3 üncü kişi durumunda bulunduğu, terekeye dahil bir taşınmaz için mirasbırakanın mirasçılarından bir kısmının tek başına 3 üncü kişi olan davalılara ait tapu kaydının miras payı oranında adına tescili istemiyle dava açamayacakları gözetildiğinde mahkemece nihai olarak davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle ; istinaf mahkemesince verilen kararın kendi içerisinde çelişkili olduğunu, istinaf mahkemesi kararında gerekçe olarak önce "ya da miras şirketine temsilci tayin ettirmeleri gereklidir" denildiğini, yargılama aşamasında, Kargı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/52 Esas - 2019/62 Karar sayılı "terekeye temsilci atanması" kararı sunulduğunu, ancak bölge adliye mahkemesinin devamla, taşınmaz için mirasbırakanın mirasçılarından bir kısmının tek başına 3. kişi olan davalılara ait tapu kaydının miras payı oranında adına tescili istemiyle dava açamayacaklarını belirtmek suretiyle gerekçesinde çelişkiye düştüğünü, Yargıtay bozma kararı sonrası bölge adliye mahkemesince talep olmadan duruşma günü verildiğini, bu duruşmaya davalı vekilinin katılmadığını, buna rağmen davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı ve 701 ve devamı maddeleri,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2 nci maddesi
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda ... ili, Kargı ilçesi, ... Köyü 192 ada 4 parsel sayılı 1.884,77 metrekare yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 09.09.2008 tarihinde senetsizden ... adına tespit edildiği, söz konusu tespitin 16.01.2009 tarihinde kesinleştiği, mirasbırakan ...'ın 23.12.2010 tarihinde öldüğü geriye ilk evliliğinden olan davacı çocukları ile dava dışı mirasçılarının kaldığı, davalı ...'in mirasbırakanın terekesine göre üçüncü kişi konumunda bulunduğu, davacıların çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmaktadır.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ve özellikle mirasbırakanın terekesine karşı üçüncü kişi konumunda bulunan davalıya karşı açılan davada davacıların payları oranında tapu iptali ve tescil talebinde bulunamayacakları gözetildiğinde; davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3 üncü maddesi gereğince bozma kararına uyulduğuna göre, bundan sonra bozmaya ve HMK'nın 297 nci maddesine uygun yeni bir karar verilmesi gerekir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 24.05.2019 tarihli ve 2019/666 E., 2019/1030 K. sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf talebinin reddine ilişkin yerel mahkemenin 04.03.2019 tarihli ek kararına karşı yapılan istinaf isteminin esastan reddedildiği, söz konusu karara karşı temyiz yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 04.07.2019 tarihli ek kararı ile davacılar vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin kararın ise Dairece bozulduğu gözetilerek, bozma kararından sonra, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi yerine geçilerek, yeniden hüküm kurulmakla yetinilmesi gerekirken, istinaf denetimi yapılır gibi hüküm kurularak; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi ve buradan hareketle istinaf harcına ve istinaf yargılaması sırasında duruşma açıldığından bahisle istinaf vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
Ne var ki, husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının tümden hüküm yerinden çıkarılmasına ve yerine;
"HÜKÜM;
1-Davacıların davasının aktif husumet yokluğundan reddine,
2- Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
3- Davacılardan alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 36,30 TL harcın mahsubu ile bakiye harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine'ye gelir kaydına,
4- Davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin ( davalının aşamalarda vekalet ücretine yönelik istinaf ya da temyiz talebinde bulunmadığı ve usuli kazanılmış hakkın oluştuğu gözetilerek) davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı ...'e verilmesine" cümlelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.