Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7120 E. 2022/7351 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ortaklığın giderilmesi davası sırasında yetki verilerek açılan tapu kaydında isim düzeltme davasının, ortaklığın giderilmesi davasının reddine ilişkin karar nedeniyle reddinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydında düzeltme davası açılmasına yetki veren ortaklığın giderilmesi davasının, yasal değişiklik nedeniyle daha sonra kabul ile sonuçlanıp kesinleşmesi ve davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması gözetilerek, yerel mahkemenin tapu kaydında düzeltme davasının reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davasında yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/763 Esas sayılı dosyasında ortaklığın satış suretiyle giderilmesi davası esnasında, dava konusu 257 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından ...'in soyadının ..... olarak, yine ...’in ... olan baba adının .... olarak yazılı olduğunun anlaşılması sebebiyle tapu kaydında düzeltim davası açmak üzere taraflarına yetki ve süre verildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazda 1/14 pay sahibi olan .....'in soyadının ..... olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemişler, aşamada dava dilekçesinde dava konusu parsel numarasının aslında 527 olduğunu, dava dilekçesinde sehven 257 parsel olarak yazdıklarını bildirmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.06.2015 tarihli ve 2015/188 E. - 2015/503 K. sayılı kararıyla; 2014/763 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, 5578 sayılı Kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 8. maddesi gereğince bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne sebeple gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların 3. şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği hükmü mevcutken, 5403 sayılı Kanun'un 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile yapılan değişiklikle "Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz...." şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale geldiği, somut olayda dava konusu taşınmazda borçlu davalı ...'in murisi ...'un 1/14 paydaş durumunda olduğu, yasal değişiklikle alacaklı (davacı) tarafından borçlu ...'in murisi olan ...'un haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale geldiğinden alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanunu'nun 121. maddesi gereğince yetki alarak ... ilçesi .... mahallesi 527 parsel sayılı taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı kalmadığından davanın reddine karar verildiği, bu haliyle davacı tarafın iş bu davayı takip etmesinde hukuki yararı bulunmadığı, Mahkemenin 2014/763 Esas sayılı dosyasında verilen kararın yasal değişiklik nedeniyle verilen bir karar olmasından ötürü bu dosya açısından bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından hüküm gerekçesinde gösterilen Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/763 Esas sayılı dosyasının taraflarınca temyiz edildiğini ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2017/4186 Esas- 2017/8231 Karar sayılı kararıyla ilgili hükmün bozulmasına karar verildiğini, akabinde Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesinin 11/02/2019 tarihli ve 2018/205 Esas - 2019/103 Karar sayılı dosyası ile davanın kabulü ile ortaklığın umum arasında satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini, davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğunu, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Tapu kaydının düzeltilmesi davaları kaynağını 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1027. maddesinden almaktadır. Bu madde hükmüne göre, ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, Tapu Sicil Tüzüğü kuralları uyarınca re'sen düzeltilmesi mümkün olan basit yazı yanlışlıkları (adi yazım hataları) dışında, mahkeme kararı olmadıkça hiçbir düzeltmede bulunamaz.

3.2.2. Tapu Sicil Tüzüğü'nün 72/1. maddesinde; “Tapu sicilinde değişiklik, hak sahibinin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılır.” hükmü düzenlenmiştir.

3.3 Değerlendirme

3.3.1. Bilindiği üzere, tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.

3.3.2. Bu tür işlerde Mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:

1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.

2- Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.

3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.

4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.

5- Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.

3.3.3. Hemen belirtilmelidir ki, bir davada taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise, o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır.

3.3.4. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılan inceleme sonucu, eldeki dava tapu kaydında düzeltim istemine ilişkin olup, ortaklığın giderilmesi davasında mahkemece verilen yetki belgesi ile açılmıştır.

3.3.5. Davacının sıfatının bulunup bulunmadığı her ne kadar dava şartı ise de; somut uyuşmazlıkta bu hususta bir tereddüt bulunmamaktadır.

3.3.6. Mahkeme gerekçesine konu edilen ortaklığın giderilmesi davasının akıbetinin ne olacağı somut davanın konusu değildir. Ayrıca ortaklığın giderilmesi davası da aşamada kabulle sonuçlanmış ve söz konusu karar Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleşmiştir.

3.3.7. Hal böyle olunca, işin esasına girilmesi, taraf delillerinin toplanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacılara geri verilmesine, 09/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.