"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul - İstinaf Başvurusunun Esastan Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince bedel talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 17/01/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... .... Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili ve diğerleri gelmedi. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Almanya'da yaşadığını, Türkiye'de yatırım amaçlı taşınmaz satın alabilmek için kardeşi olan davalı ...'ı vekil tayin ettiğini, adına kayıtlı 455 ada 9 parseldeki A blok 4 no.lu bağımsız bölümün vekil ... tarafından, faizle borç aldığı dava dışı ... ...'in oğlu olan davalı ...'a borcuna karşılık temlik edildiğini öğrendiğini, davalıların aynı yerde ikamet ettiklerini, davalı ...'ın alım gücünün bulunmadığını, vekil tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa taşınmazın satış tarihindeki rayiç değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., davaya süresinde cevap vermemiş, aşamada; faizle borç para aldığı dava dışı ... ...’e borcunu ödeyemeyince davacıya ait taşınmazı vekaleten ... ...’in isteği üzerine onun oğlu olan davalı ...’a teminat amaçlı devrettiğini, taşınmaz karşılığında hiç kimseden para almadığını belirtmiştir.
2. Davalı ..., taşınmazı gerek kendi gerekse ailesinin birikimleriyle bedelini ödeyerek iyiniyetli satın aldığını, alım gücünün olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; vekil olan davalı ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ancak vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilemeyecek durumda olan davalı ...'ın iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğu gerekçesiyle iptal – tescil isteğinin reddine, terditli bedel isteğinin kabulü ile 278.761,70 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, satış bedelinin vekil veya davacıya ödenip ödenmediğine kararda hiç değinilmediğini, kaldı ki davalı alıcı tarafından satış bedelinin ödendiğinin ispatlanamadığını, bedelin ödendiğine dair belge sunulmadığını, kayıt maliki davalı ...'ın taşınmazı ediniminin iyiniyetli olmadığını, bu husustaki tanık beyanlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
2.Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1. maddesi). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
3.Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
4.Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötüniyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 25.09.2017 tarihli, genel yetkiler içerir vekaletname ile kardeşi olan davalı ...'ı vekil tayin ettiği, davaya konu 4 no.lu meskenin vekil tarafından, 30.10.2017 tarihinde davacı adına satın alınıp 28.02.2020 tarihinde davalı ...'a satış suretiyle 235.000,00 TL bedelle temlik edildiği, taşınmazın satış tarihindeki keşfen saptanan değerinin 278.761,70 TL olduğu anlaşılmaktadır.
2.Somut olayda, davalı vekil ... faizle borç para aldığı dava dışı ...'e borcunu ödeyemeyince onun isteği üzerine ...'in oğlu olan diğer davalı ...'a teminat amacıyla taşınmazı devrettiğini ileri sürmüş, bir kısım tanıklar da bu olguyu doğrulamışlardır.
Bilindiği üzere, vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında vekilin vekil edeni zararlandırıcı işlem yapması, kendisine temlik yapılan kişinin de vekille el ve iş birliği içerisinde vekil edeni zararlandırması gerekir.
Davacının, taşınmazın teminat amacıyla devri yönünde bir talimatı bulunmadığı gibi, davalı kayıt maliki Oğuzhan da vekil tarafından iddia edilen teminat amaçlı devir olgusunun aksine satın alma savunmasında bulunmuş, ne var ki ödediği taşınmaz bedeline ilişkin herhangi bir açıklama yapmamış olup, davalı vekilin savunmasında ve tanıkların da beyanlarında belirttiği teminat alacaklısının çocuğu olan davalı ...'ın, vekalet
görevinin kötüye kullanıldığını bilen veya bilmesi gereken kişi olduğunda şüphe yoktur.
Hal böyle olunca, tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.