Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7278 E. 2023/434 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından bağışlanan taşınmazın amacına uygun kullanılmaması nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmazın Hazine adına kayıtlı olduğunu ve amacına uygun kullanılmadığını öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulması suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : Kabul, Usulden Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 24/01/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ... ve vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat ..., davalı T.C. ... vekili Avukat ... ... ..., duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacı, kayden maliki olduğu 350 ada 55 parsel sayılı taşınmazını davalı ... Bakanlığına ortaokul yapılmak üzere bağışladığını, ancak 27 yıl geçmesine rağmen taşınmazda okul yapılmadığını, otopark olarak kullanıldığını, daha sonra taşınmazın davalı Hazineye geçtiğini, 21/02/2017 tarihinde iadesi için talepte bulunulduğunu, okul yapılmasından vazgeçildiğini öğrendiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, taşınmazın 18/11/2014 tarihinde Hazineye devredildiğini, tapu kaydında vasfının okul yeri olarak kayıtlı olduğunu, Milli Eğitim Bakanlığına tahsisli olduğunu, imar planında lise tesis alanında kaldığını, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, zira davacının 17/10/2012 tarihli dilekçisi ile 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelsiz olarak tarafına iadesini talep ettiğini, o tarihte taşınmazın Hazine adına kayıtlı olmaması nedeniyle talebin reddedildiğini, yine 11/01/2016 tarihinde taşınmazın araç yeri olarak kiralanması için müracaat ettiğini, Milli Eğitim Bakanlığının yazısı ile talebin reddedildiğini, bu hususun davacıya 30/03/2016 tarihinde bildirildiğini, davacının 2012 yılından bu yana taşınmazı geri almak için çalıştığını, ancak 1 yıllık sürede davasını açmadığını, davalı ... ise hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 297. maddesi uyarınca geri alma sebebini çok önceden öğrendiğini, bunun 17/10/2012 tarihli bedelsiz iade talebinden anlaşıldığını, taşınmazın otopark olarak haksız işgal şeklinde kullanıldığını, bunun üzerine idari yolla boşaltıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03.06.2021 tarihli ve 2017/365 E., 2021/298 K. sayılı kararıyla; dava konusu uyuşmazlıkta davalı İdarenin davacının bağışlama amacını yerine getirmediğinin dosya kapsamında sabit olduğu, öte yandan TBK'nın 297 maddesi gereğince bağışlayanın geri alma sebebini öğrendiği tarihten başlayarak 1 yıl içinde bağışlamayı geri alabileceğinin düzenlendiği, davacının taşınmazın ... devredildiği bilgisini edindiği tarihin net olarak belli olmadığı, davalı tarafça, davacıya verilen 30/03/2016 tarihli yazıda taşınmazın Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu ibaresinin geçtiği, davacının hak düşürücü süre geçtikten sonra davayı açtığı iddia edilmiş ise de, anılan 30/03/2016 tarihli cevabi yazının davacıya tebliğ edildiğine dair İdarenin elinde herhangi bir mazbata olmadığının 11/02/2021 tarihli yazıyla bildirildiği, bu cümleden olarak davacının taşınmazın ... devredildiğini 21/07/2017 tarihinden önce öğrendiğine dair herhangi bir bilgi mevcut olmadığından, davacının iddiası gibi İdarenin son cevabi yazısı olan 21/07/2017 tarihinde taşınmazın bağışa uygun bir amaçla kullanılmadığı net olarak öğrenildiğinden, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

1. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacının birden çok defa taşınmaz için İdareye başvurduğunu, Mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle, hak düşürücü sürelerin geçtiğini, Mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek, kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 04.10.2022 tarihli ve 2021/2194 E., 2022/1574 K. sayılı kararı ile davacının taşınmazın kiralanması için 11/01/2016 tarihinde ... Emlak Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, buna göre davacının başvuru tarihinde dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı olduğunu bildiği, zira davacının taşınmazın iadesine yönelik 21/02/2017 tarihli başvurusunu da İstanbul İl Milli Emlak Müdürlüğüne yaptığı, davacının komşu parselde benzer yöndeki davada verilen kabul kararından sonra bu başvuruyu yapıp dava açtığı, dolayısıyla davacının 11/01/2016 tarihi itibarıyla TBK'nın 297. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davasını açmadığı, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle, davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili dilekçesinde, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın gerek genel hukuk kaideleri, gerek hukuki teamüller ve gerekse de hakkaniyet kaidelerine aykırı olduğunu, öncelikle müvekkili tarafından yapılan tüm başvuruların çoğunun yetkisiz yerlere yapıldığını, ...'na yapılmış tek bir başvurunun dahi olmadığını, davalı İdarenin dava konusu yere okul yapılacağını iddia ettiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin ise okul yapılmayacağının öğrenilmesinden itibaren bir yıllık sürenin geçtiği gerekçesi ile davayı reddettiğini, bu hususun çelişki yaratmakta olup, aleyhlerine delil teşkil edemeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece, 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. TBK'nın 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.nın 244/3, TBK.nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.

Bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK.nın 246. TBK.nın 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı Hazine vekili ve T.C. ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.