"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, aşamada bedel istekli davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, dahili davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 25.04.2023 Salı günü saat 09:25 de daireye gelmeleri için taraf vekillerince tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ... ... Büyükkahraman’ın maliki olduğu 84 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 3, 4, 5 ve 6 no.lu bağımsız bölümleri davalı eniştesi ...’u ara malik kılmak suretiyle diğer davalı kızı ...’ya satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına tescile, olmadığı takdirde mahfuz hisseleri oranında tapu iptali ile adlarına tescile karar verilmesini, yargılama sırasında taşınmazların el değiştirmesi üzerine son kayıt malikleri ... ve ...’nin davaya dahil edilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını, ayrıca mirasbırakan, eşi ve onlarla birlikte yaşayan özürlü kardeşi ...’in bakımıyla uzunca bir süre ilgilendiğini, mirasbırakanın sağlığında davacılara da kazandırmalarda bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ..., mirasbırakanın hasta olan dava dışı kızı ...’e ancak davalı ...’nın bakabileceği inancıyla taşınmazın önce kendisine ardından murisin isteği ile davalı ...’ya devrettiğini belirtmiştir.
3.Dahili davalılar, iyiniyetli 3. kişi olduklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.04.2016 tarihli ve 2011/781 Esas, 2016/158 Karar sayılı kararıyla, dahili davalı ...’nin iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğu gerekçesi ile anılan dahili davalı yönünden reddine, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davalılar ile dahili davalı ... bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı ... ve dahili davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli ve 2016/16151 Esas, 2020/3255 Karar sayılı kararıyla; “...Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve terekeye iade isteğine ilişkindir.
Somut olayda, mirasbırakan ... ... ...’ın davacılar ve davalı ... dışında mirasçısının bulunduğu veraset ilamıyla sabittir.
Hal böyle olunca, davada yer almayan mirasçının olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de; çekişme konusu taşınmazlar yargılama sırasında el değiştirmiş olmasına rağmen 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesi hükümü uygulanmadan sonuca gidilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların davalılar ... ve ... hakkındaki tapu iptal isteklerinin davalılar ... ve ...'a yönelik olarak bedele isteğine dönüştüğünden davalılar ... ve ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bedel isteğinin kabulü ile 132.050,00TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'tan alınarak adı davacılara verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve dahili davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuş, Mahkemece süresinde temyiz harcını tamamlamadığından bahisle davalı ... yönünden kararın temyiz edilmemiş sayılmasına dair ek karar verilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; 15.04.2016 tarihli kararın davalı açısından kesinleşmiş olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalı bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca kararda davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmemesinin de doğru olmadığını belirterek, kararın öncelikle düzeltilerek onanmasını aksi takdirde bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı terekeye iade istekli tapu iptali ve tescil, aşamada bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125/1. maddesi, "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." hükmünü içermektedir.
Anılan düzenleme, kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi zorunlu bir usul kuralı olup, Mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceği sorulmalı ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
3. Değerlendirme
1. Somut olaya gelince; eldeki dava, davalılar ... ve ...’a yöneltilerek açılmış ve dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına tesciline, olmadığı takdirde mahfuz payları oranında tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesi talep edilmiş olup, dava konusu taşınmazlar 17/04/2012 tarihinde ...’e temlik edilmiş, davacılar vekilinin 22/05/2012 tarihli dilekçesi üzerine, ... davaya dahil edilmiş, dava konusu 3 ve 5 no.lu bağımsız bölümler 14/09/2012 tarihinde ...’e devredilmiş, davacılar vekilinin 07/12/2012 tarihli dilekçesi ile ...’ün de davaya dahil edilmesini talep etmesi üzerine ... de davaya dahil edilmiş ve Mahkemece, dahili davalı ...’nin iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğu gerekçesi ile anılan dahili davalı yönünden davanın reddine, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davalılar ile dahili davalı ... yönünden davanın kabulüne, dava konusu 1, 4 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerin davacılar adına miras payları oranında tesciline, 3 ve 5 no.lu bağımsız bölümler için 159.999 TL’nin davalılar ve dahili davalı ...’den tahsiline karar verilmiş, bu karar dahili davalı ... tarafından maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek, davalı ... ve dahili davalı ... tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiş ve karar yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.
Davacılar vekili bozma kararından sonra dava dışı mirasçı ...’ın vekili olduğunu ve anılan mirasçının davaya dahil olduğunu belirterek, 06/04/2021 tarihli dilekçesi ile HMK’nın 125/1/b maddesi uyarınca davaya devam etmek istediklerini belirtmiş, 07/02/2020 tarihli dilekçesinde ise her bir mirasçı açısından 132.050 TL talep ettiklerini açıklamış ve dahili davalı ... açısından ise 3 ve 5 no.lu bağımsız bölümlerin değeri üzerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacak şekilde talepte bulunduklarını ifade etmiş, Mahkemece davacıların davalılar ... ve ... hakkındaki tapu iptal isteklerinin davalılar ... ve ...'a yönelik olarak bedel isteğine dönüştüğünden bahisle dahili davalılar ... ve ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalılar ... ve ... yönünden ise bedel isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
2. Yukarıda da değinildiği üzere, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanarak dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Bu usul kuralının kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Esasen, Dairenin bozma kararından önce dava konusu taşınmazların yargılama sırasında temlik edildiği kayıt malikleri ... ve ...''e karşı tapu iptal ve tescil isteği devam ettirilerek davaya dahil edilmiş; öte yandan, davacılar vekili bozma kararından sonra 07/02/2020 tarihli dilekçesinde her bir mirasçı açısından 132.050 TL talep ettiklerini belirtmiş ve bu talebi davalılar ... ve ... ile birlikte dahili davalılar ... ve ...’ye de yöneltmiş olup, yukarıda açıklanan yargılama safahatı ve davacılar vekilinin 07.02.2020 tarihli dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde davacıların tapu iptal ve tescil isteklerini aşamada değiştirerek bedele dönüştürdükleri ve dahili davalılar ... ve ...’e de husumet yönelttikleri sonucuna varılmaktadır.
3. Hal böyle olunca, dahili davalılar yönünden bedel istekli davanın reddine karar verilmesi gerekirken anılan dahili davalılar bakımından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi kendisini vekille temsil ettiren dahili davalı ... lehine dava konusu 3 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin keşfen saptanan ve harcı tamamlanan değerleri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemesi de isabetsizdir.
Ne var ki, değinilen bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve kararın sadece dahili davalı ... tarafından temyiz edildiği de gözetilerek hükmün aşağıda açıklandığı şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Öte yandan, karar başlığında davaya dahil edilen mirasçı ...’ın dahili davacı olarak yazılmaması doğru değil ise de, bu hususun mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulüne, hükmün 1. fıkrasında yer alan "Diğer davalılar bakımından karar verilmesine yer olmadığına" cümlesindeki "davalılar" kelimesinin "davalı" olarak düzeltilmesine ayrı bir bent olarak "dahili davalı ... yönünden davanın reddine", ve hükme 6. fıkra eklenerek, anılan fıkraya “dahili davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca takdir edilen 24.018 TL vekalet ücretinin davacılar ve dahili davacı ...’tan alınarak adı geçen dahili davalıya verilmesine” cümlelerinin yazılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının iadesine,
Temyiz edilen dahili davalı ... ... vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.