Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7351 E. 2022/8038 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın hissedarı ve temsilcisi olduğu limited şirket adına kayıtlı taşınmazları devretmesinin yolsuz tescil oluşturup oluşturmadığı ve davalıların iyiniyetli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dairemizin önceki bozma kararlarında belirtilen hususlara rağmen, özellikle şirketin ticari defterlerinin akıbeti ve satış bedellerinin şirket hesaplarına girip girmediği hususunda yeterli araştırma yapılmadan, davalıların iyiniyetinin değerlendirilmesi yapılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davası sonunda Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 04.11.2021 tarihli ve 2020/261 Esas, 2021/314 Karar sayılı kararın onanmasına ilişkin Dairenin 24/05/2022 tarihli ve 2022/555 Esas, 2022/4092 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları ... ile birlikte ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin ortakları olduklarını, mirasbırakan ...’un şirket adına kayıtlı 1662 parsel sayılı taşınmazın 60/66 payını şirketi temsilen davalı ...’e, 6/66 payını ise davalı ...’e satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, davalı ...’in edindiği payın 20/66’sını davalı ...’e, 20/66 payı ise diğer davalı ...’a satış yolu ile devrettiğini, yine 1665 parsel sayılı taşınmazda birçok meskenin kat irtifakına ayrılan 10/92 payını davalı ...’e satış göstermek sureyitle temlik ettiğini, ...’in daha sonra üçer adet bağımsız bölümü davalılar .... ve ....’e, bir adedini de davalı ...’a sattığını, ayrıca 1663 parsel sayılı taşınmazın 23/23 arsa payını satış göstermek sureti ile davalı ...’e temlik ettiğini, yapılan temliklerin murisleri ...’nün evlilik dışı birlikteliğinden olan oğluna daha sonra devredilmek üzere ve mal kaçırmak amacı ile yapıldığını, ayrıca şirket ana sözleşmesine göre şirket adına kayıtlı taşınmazların devredilebilmesi için ortaklar genel kurulu kararı ve devir tarihinde henüz ergin olmayan şirket ortağı davacı ...’ye atanan kayyımın onayı olması gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeden yapılan temlik ve tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının öncelikle yolsuz tescil nedeni ile iptali ile şirket adına tesciline, olmadığı takdirde muris muvazaası nedeniyle iptali ile payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı ..., bedelini ödemek suretiyle dava konusu 1663 parsel sayılı taşınmazı ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’den satın aldığını, mirasbırakan ... tarafından yapılan bir temlikin olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Birleştirilen Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/162 Esas sayılı dava dosyasında davalı ..., dava konusu taşınmazı diğer davalı ...’den bedelini ödemek sureti ile satın aldığını muvazaanın olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalılar ... ve ...., usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemişlerdir.

3. Birleştirilen Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/162 ve 163 Esas sayılı dava dosyalarında davalı ..., dava konusu taşınmazları şirketten satın aldığını, doğrudan mirasbırakan tarafından yapılan bir devir olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

4. Birleştirilen Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/163 Esas sayılı dava dosyasında davalı ..., dava konusu taşınmazları şirketten satın aldığını, doğrudan mirasbırakan tarafından yapılan bir devir olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalılar ... ve ..., dava konusu taşınmazı davacıların mirasbırakanından değil, birleştirilen davanın davalısı ...’den satın aldıklarını, davalılar ... ve ..., dava konusu taşınmazları mirasbırakandan değil, şirketten bedelini ödemek suretiyle satın aldıklarını, dolayısıyla muvazaa iddiasının doğru olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.05.2015 tarihli ve 2010/323 E., 2015/430 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan ...’ye ait mirası reddeden mirasçılardan davacı ... yönünden açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, diğer davacılar yönünden ise şirket yöneticilerinin şirket çıkarına aykırı işlemlerinin iptali ile haklarının şirkete intikali hususunda ve muris muvazaası nedeniyle payları oranında tazminat talep etmek yönünden de aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu, ortaklar genel kurulundan yetki almadan şirket müdürünün şirketin en önemli mal varlığını oluşturan taşınmazları satmasının kanun ve ana sözleşme hükümlerine aykırı nitelik taşıdığı, davalıların iyi niyet iddiasında bulunamayacağı, taşınmazların bilâ bedel devredilmesi, tapudaki değer ile gerçek değer arasında fahiş fark olması, davalıların devir tarihindeki ekonomik durumları ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde yapılan işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davalarda davacı ... dışındaki davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 01.03.2018 tarihli ve 2016/6978 Esas, 2018/1292 Karar sayılı kararıyla “...mirasbırakan ...'nün dava konusu taşınmazları satma yetkisi olup olmadığının saptanması, dava konusu taşınmazların gerçek bedellerinin şirket kayıtlarında yer alıp almadığı hususunun araştırılması, şirket kayıtlarında bu bedellerin yer almadığının belirlenmesi halinde ilk el olarak taşınmazları edinen davalılar ..., ... ve ...’e yapılan satışların geçersiz olacağı hususunun değerlendirilmesi, daha sonra ilk el olan davalılardan taşınmazları alan diğer davalılar ....,...., ... ve ...’in iyiniyetli olup olmadıkları hususunun araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, dava konusu her bağımsız bölüm yönünden dava tarihindeki değerleri gözönüne alınarak her bir bağımsız bölümün maliki olan davalı açısından ayrı ayrı yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazların tümü üzerinden tüm davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 19.09.2019 tarihli ve 2019/6 Esas, 2019/242 Karar sayılı kararıyla; devir tarihinde mirasbırakan ...'nün, dava konusu taşınmazların devirlerini yapmaya tek başına yetkili olduğu; zira, ortaklar kurulunun 30/12/1998 tarihli ve 52 numaralı kararıyla ...'nün münferiden tek imza ile tapu dairelerinde şirketi temsile yetkili olduğuna oy birliğiyle karar verildiği, yolsuz tescil iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı ... dışındaki davacılar yönünden asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine, davacılardan ... tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiği ve bu hususun temyiz edilmediği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davalarda davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Bozma Kararı

Dairenin 07.07.2020 tarihli ve 2019/6 Esas, 2019/242 Karar sayılı kararıyla; “...davacılar tarafından istenilen ticari defterlerin davacıların elinde bulunmaması nedeniyle ibrazı mümkün olmayıp, özellikle ...nın 221/2 maddesi göz önüne alınarak, öncelikle Mahkemece ticari defterlerin ibrazı için usulünce dava dışı ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd.Şti.ye müzekkere yazılarak istenmesi, ibraz edilememesi halinde sebebinin açıklanmasının istenmesi, bundan sonra da yine ibraz edilememesi halinde davacılar aleyhine değerlendirme yapmak mümkün olmadığından, bu hususun davacılar lehine değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi, öte yandan uyulmasına karar verilen önceki bozma kararında belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, ilk el olan davalılar ..., ... ve ...’den, taşınmazları alan diğer davalılar ....,...,, ... ve ...’in iyiniyetli olup olmadıklarının araştırılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

6. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 04.11.2021 tarihli ve 2020/261 Esas, 2021/314 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların devredildiği tarihte ...'nün, bu temlikleri yapmaya tek başına yetkili olduğu, zira ortaklar kurulunun 30/12/1998 tarihli ve 52 numaralı kararıyla ...'nün münferiden tek imza ile tapu dairelerinde şirketi temsile yetkili olduğuna oy birliğiyle karar verildiği, davaya konu taşınmazların devir tarihleri olan 29.02.2000, 09.05.2000, 25.05.2000, 14.05.2000 tarihlerinde devir işlemlerinde ...'nün taşınmazları devretme yetkisinin bulunduğu ve bu nedenle TMK'nın 1025. maddesi gereğince davacıların yolsuz tescil iddiasının ispatlanamadığı, ayrıca dava dilekçesinde mirasbırakan ...'nün ikinci eşine ve ondan olan oğluna mal kaçırmak kastıyla devir yapma niyetinde olduğu beyan edilmiş olmasına rağmen, bu kişilere herhangi bir devir yapılmadığı, davalıların da devirlerin yapıldığı 2000 yılından dava tarihine kadar mirasbırakanın ikinci eşi olduğu söylenen kişiye veya ondan olan oğluna herhangi bir devir yapmadıkları gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine, tenkis isteği yönünden yapılan inceleme sonucunda ise mirasbırakanın 19.05.2000 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ise hak düşürücü süre geçtikten sonra 05.05.2010 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Asıl ve birliştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacılar ... ve ...’nun 4 ortaklı şirketin 2 ortağını oluşturduğunu, mirasbırakan ... tarafından asıl ve birleştirilen davalarda, devre konu taşınmazların muvazaalı olarak davalılara devredildiğini, yolsuz tescile konu devir tarihlerinde şirketin Bodrum ve Kayseri şube müdürü olan ...’in şirkete ait defterleri saklamakla yükümlü olduğunu, o dönemde genel merkezin müdürünün ise mirasbırakan ... olduğunu, davalı ...’in şirket müdürü olduğundan dolayı, Türk Ticaret Kanunu’nun 553. ve 555. maddeleri uyarınca şirkete karşı sorumlu kişi olduğunu, maddi imkansızlık nedeni ile şirkete ait defterlerin ibraz edilemediğini, asıl ve birleştirilen davalarda davalıların dava konusu taşınmazların devri karşılığında ödeme yaptıklarını ispat edemediklerini, şirket müdürü mirasbırakan ...’nün şirket adına taşınmaz satışı konusunda yetkili olmadığını, bu nedenle yapılan devirlerin yolsuz tescilin kapsamında kaldığını, yapılan devirlerin şirket lehine değil, mirasbırakan tarafından davacı mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, bu nedenle temliklerin Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesi uyarınca hükümsüz olduğunu, davalıların iyi niyet iddiasında bulunamayacaklarını, şöyle ki birleştirilen davalarda davalılar ... ve ...’in kardeş olduklarını, asıl davada davalı ...’ın ise davalılar ... ve ...’in eniştesi olduğunu, birleştirilen davalarda davalılar ... ile ....’in kardeş olduklarını, davalı ...’nin diğer davalı ...’in kayınbiraderinin eşi olduğunu, davalı ...’ın eşi ile davalılar ... ve ...’in akraba olduklarını, davalı ...’in şirket çalışanı olduğunu, diğer davalıların ise yakın köylü olduklarını, bu nedenle ikinci el davalıların iyi niyet savunmasında bulunamayacaklarını, mirasbırakan ...’nün ortaklar kurulunca devir için yetkilendirilmeden devir yaptığını, bu işlemin mutlak hükümsüz olduğunu, fiil ehliyeti (ilzam yetkisi) yoksunluğu halinde ehliyetsiz kişi tarafından yapılan işlem nedeniyle ilk el konumunda bulunan davalıların kazanımının korunmasının mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazların keşfen saptanan satış tarihlerindeki değerleri ile resmi akitte ödendiği belirtilen değerler arasında aşırı oransızlık olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

9. Onama Kararı

Dairenin 24/05/2022 tarihli ve 2022/555 E., 2022/4092 K. sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

10. Karar Düzeltme Talebi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen onama kararına karşı asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

11. Karar Düzeltme Nedenleri

Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesindeki taleplerini tekrar ederek onama kararının kaldırılmasını, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

12. Gerekçe

12.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

12.2. İlgili Hukuk

12.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

12.2.2. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

12.2.3. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

12.3. Değerlendirme

12.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların mirasbırakanı 1954 doğumlu ...’nün 19.05.2000 tarihinde öldüğü, geride davacı eşi ... ile ...’dan olma kızları davacılar...ve .....’yı ve birlikte yaşadığı ...’dan olma çocukları ... ve .....’yi bıraktığı, dava konusu 1663 parsel sayılı taşınmazın tamamı üzerine inşa edilmekte olan kargir binalardan 1 ila 23 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 23/23 arsa payının tamamı ... İnşaat Turizm Ltd. Şti. adına kayıtlı iken, şirket temsilcisi ... tarafından 29.02.2000 tarihli resmi senet ile asıl davada davalı ...’a 100.000 TL ipotekle birlikte 48.800 TL bedelle, dava konusu 1665 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilmekte olan bağımsız bölümlerden 49, 57, 58, 59, 60, 62,63, 66, 67, 73, 74, 76, 77, 78, 79, 85, 86 no.lu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 17/92 arsa paylarının tamamı ... İnşaat turizm Ltd.Şti adına kayıtlı iken şirket temsilcisi ...'nün bu taşınmazlardan 57, 58, 62, 67, 73, 74, 76, 77, 78, 79 no.lu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 10/92 arsa payını 09.05.2000 tarihli resmi senet ile birleştirilen davada davalı ...’e 11.000 TL bedelle, ... tarafından 25.05.2000 tarihli satış işlemi ile 62,73 ve 74 no.lu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 3/92 arsa payının davalı kayınbiraderi ....’e 6.000 TL bedelle, 67,76,79 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 3/92 arsa payının davalı baldızı ....’a 6.000 TL bedelle, 14.09.2000 tarihli satış işlemi ile ise 57 nolu dubleks meskenin kat irtifakına ayrılan 1/92 arsa payının davalı köylüsü ...’a 2.000 TL bedelle temlik edildiği, dava konusu 1662 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilmekte olan 61,62,63,64,65,66 no.lu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 6/66 arsa payının tamamı ... İnşaat Turizm Ltd. Şti. adına kayıtlı iken şirket temsilcisi ... tarafından 09.05.2000 tarihli resmi senet ile davalı ...’e 1.300’er TL’den toplamda 7.800 TL bedelle ve yine 1662 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ila 60 numaralı dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 60/66 payının 29.02.2000 tarihli resmi senet ile davalı ...’e 115.500 TL bedelle satıldığı, ... tarafından 31.5.2000 tarihli resmi senet ile 20/62 pay ipka edilerek, 1 ila 20 no.lu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 20/66 arsa payının davalı şirket çalışanı ...’e 42.000 TL bedelle, 21 ila 40 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 20/66 arsa payının davalı ... ve ...’in halasının eşi ...’a 42.000 TL bedelle devredildiği, anlaşılmaktadır.

12.3.2. Satış tarihleri itibariyle, devredilen taşınmazların değerlerinin Mahkemece belirlendiği, buna göre, 1663 parselde, davalı ....’a 100 bin TL ipotekle birlikte 48.800 TL bedelle devredilen 23/23 arsa payının değerini 353.721,83 TL, 1665 parsel sayılı taşınmazda 11.000 TL bedelle devredilen 10/92 arsa payının değerinin 186.000 TL; 6000 TL bedelle devredilen 3/92 arsa payının değerinin 55.800 TL, 2000 TL bedelle devredilen 1/92 arsa payının değerinin 18.600 TL, 1662 parsel sayılı taşınmazda 7800 TL bedelle devredilen 6/66 arsa payının değerinin 83,700 TL, 115,500 TL’ye devredilen 60/66 arsa payının değerinin 837,000 TL 42,000 TL’ye devredilen 20/66 arsa payının değerinin 279.000 TL olduğu anlaşılmıştır.

12.3.3. ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin kurucularının ..., .... ve .... olduğu, kuruluş sözleşmesinin .... ve ....’ye velayeten babaları ... tarafından imzalandığı, bozma kararı sonrası yapılan araştırmalar neticesinde, dava konusu taşınmazlardan 1662 parseldeki 58- 60-61-62-63-64-65-66 no.lu bağımsız bölümlerin Bodrum 2.İcra Müdürlüğünün 2010/1225 talimat sayılı dosyasında 3.12.2012 tarihinde yapılan açık artırma neticesinde dava dışı ...’a satıldığı, 19.09.2019 tarihli celsede davacılar bu taşınmazlar yönünden taleplerini HMK’nın 125. maddesi gereğince tazminata dönüşmüşlerdir.

12.3.4. HMK'nın 221. maddesi gereğince dava dışı ... İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.'ye müzekkere yazıldığı, şirketin halihazırdaki müdürü tarafından 2000 yılı ticari defterlerinin imha edilmesi veya kaybedilmesinin ihtimal dahilinde olduğu gerekçesiyle Mahkemeye ibraz edilemediği görülmüştür.

12.3.5. Yargılama aşamasında dinlenen davacı tanığı ...’nın; mirasbırakan ... ile babalarının dayı çocukları olduğunu, 2000 yılına kadar birlikte çalıştıklarını, 2000 yılında ...’nün intihar ettiğini, intihar etmeden hemen önce imam nikahlı birlikte yaşadığı ...’a dava konusu taşınmazların bir kısmını devretmeyi düşündüğünü, ancak ... ile resmi olarak evli olmaması, kendisini bırakıp gitmesi durumunda bu taşınmazların da elden çıkabileceği düşüncesiyle bu evliliklerinden olma çocuğu ...’a taşınmazları devretmesi için ... ve ... ile ...’a hiç bir para almaksızın devirler yaptığını, hatta bu hususu intihar etmeden önce eşi ...’ya, imam nikahlı birlikte yaşadığı ...’a ve kendisine yazdığı mektupta da dile getirdiğini, ....’in devir tarihinde işi olmadığını, boşta gezdiğini, dava konusu taşınmazı alabilecek ekonomik güce sahip olmadığını, davalı ...’in ise devir tarihinde Almanya’da yaşadığını, Türkiye’ye gelmediğini, taşınmazların nerede olduğunu dahi bilmediğini, satış işlemine ise vekaleten kardeşi ...’in katıldığını, dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından ..., ... ve...’e ilerleyen süreçte oğlu ...’a devredilmesi için bedelsiz olarak yapılan temlikler olduğunu beyan ettiği, davacı tanığı ...’in; ...’nün inşaat işleri ile uğraştığını, bir ara ... ile konuşurken kendisine birlikte yaşadığı ...’dan olma oğlu ...’yü kastederek ilerideki hayatını kurtarması için mal mülk vereceğim dediğini, mal mülkten kast ettiği dava konusu Bodrum’daki taşınmazlar olduğunu, daha sonra bu yerlerden bir tanesinin ...’e verdiğini duyduğunu beyan ettiği, davacı tanığı ...’ın; ...’nün dayısının oğlu olduğunu, bir defa kendisi ile görüştüğünde kendisine imam nikahlı birlikte yaşadığı ... ile bu birliktelikten olma çocuğu ...’ye ileride mağdur olmaması için ev vermeyi düşündüğünü söylediğini, kendisinin o dönemde Bodrum Türkbükü’nde bir kooperatif ile anlaşması neticesinde dubleks meskenler yaptığını, dava konusu 1662 parsel sayılı taşınmazı doğrudan birlikte yaşadığı ... ve bu birliktelikten olma çocukları ... ile ... üzerine geçirmeyi düşündüğünü, ancak eşi ... ve bu evliliklerinden olan davacı çocukları...ve ...arasında ihtilaf çıkacağını düşünerek davalılardan...’in de tavsiyesi ile ilk önce taşınmazı...’e, daha sonra ise imam nikahlı birlikte yaşadığı ... ve bundan olma çocuklarına devredeceğini söylemesi üzerine dava konusu taşınmazı anlaşmalı olarak devrettiğini, yine mirasbırakan tarafından diğer davalılar ... ve ...’e de devirlerin yapıldığını, kendi evlerinde eşi ile konuşmalarına şahit olduğunu, bu esnada temlikler nedeniyle para alış verişinin olmadığının mirasbırakan tarafından söylendiğini, temliklerin mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını, ismi geçen kişilerin devir tarihlerinde dava konusu taşınmazları alabilecek ekonomik güce sahip olmadıklarını bildiğini, hatta bu kişilerin devre konu taşınmazların yerlerini dahi bilmediklerini beyan ettiği, davacı tanığı ...’ın; mirasbırakan ...’yü akrabası olması nedeniyle tanıdığını, ...’un erkek çocuğu olmadığı için imam nikahlı olarak ... isimli bir bayan ile birlikte yaşamaya başladığını, zira eşi ...’nın üçüncü kez hamile kalmasını istemesine rağmen aralarında problem çıktığını, buna hırslanarak tüm mal varlığını birlikte yaşadığı ...’dan olma oğlu ...’ye bırakmak isteğini bildiğini, ölümünden önceki son 5-6 yılını bu kişiyle birlikte geçirdiğini, bir keresinde kendisi ile konuşurken mal varlığını direkt kendisi ile birlikte aynı ismi taşıyan ...’ye bırakmak istediğini, bunun için öncelikle güveneceği kişilere devir yapacağını, onlar vasıtası ile de taşınmazların ...’a devredilmesini sağlayacağını söylediğini, güvendiği kişilerin ise ..., ..., ... ve ... ve ...’ın olabileceğini, çünkü bu kişiler ile içli dışlı olduğunu, ismini saydığı kişilerin taşınmaz satın alabilecek ekonomik güce sahip olmadıklarını, devirlerin anlaşmalı olarak yapıldığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.

12.3.6. Bozma kararına uyan Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu da belirtilmelidir.

12.3.7. Somut olaya gelince; asıl davanın davalısı ...’ın birleştirilen davalarda davalılar ... ve ...’in eniştesi, birleştirilen davalarda davalı ...’nin ....’in baldızı, ...’in ise kayınbiraderi, birleştirilen davalarda davalılar .... ve ...’in kardeş oldukları, birleştirilen davada davalı ...’ın ...’in halasının eşi olduğu, birleştirilen davada davalı ...’in şirketin sigortalı çalışanı, diğer davalı ...’ın ise tarafların köylüsü olduğu, ayrıca dava konusu taşınmazların devre konu edildiği tarihlerde birleştirilen davada davalı ...’in şirketin Bodrum ve Kayseri şube müdürü olarak görev yaptığı, asıl ve birleştirilen davalarda davalıların sosyal ekonomik durum araştırma raporlarında dava konusu dubleks mesken vasfındaki taşınmazları satın alabilecek durumda olmadığının rapor edildiği, devre konu resmi akitlerde gösterilen bedeller ile Mahkemece keşfen saptanan dava konusu taşınmazların satış tarihlerindeki gerçek değerleri arasında aşırı oransızlık olduğu, mirasbırakan ... tarafından şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme sahip oranda taşınmazların satış işlemine konu edildiği, mirasbırakan ...’nün şirkete ait sermayenin %80’nine sahip olduğu, dava konusu taşınmazlar dışında şirket adına mirasbırakan tarafından bir takım taşınmazların da satışa konu edildiği, bir çok satış işleminin ise şirket müdürü ...’e vekaleten ....tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece bozma kararlarına uyulduğu halde, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiği ve hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

12.3.8. Hal böyle olunca, ticari defterler ibraz edilmemekle birlikte devirlerin yapıldığı 2000 yılına ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporu, denetim kurulu raporu ve bilanço ile kâr-zarar hesapları ve mizan kaydının Ticaret Sicili Müdürlüğüne bildirilmesi gerektiğinden, anılan belgelerin Ticaret Sicili Müdürlüğünden istenilmesi, gelen belgelerden çekişme konusu taşınmazların devrine şirket kayıtlarında yer verilip verilmediği, satış bedellerinin tahsil edilip edilmediği hususunda Mahkemece bilirkişi raporu aldırılması yukarıda değinilen ilkeler ve açıklamalar ile tüm tanık beyanları da bir arada değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle; asıl ve birleştirilen davada davacılar ... ve ... vekilinin karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 440. maddesi uyarınca kabulüne, Dairenin 24/05/2022 tarihli ve 2022/555 Esas, 2022/4092 Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, hükmün açıklanan nedenlerle 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcı ile evvelce alınan onama harcının istek halinde yatırana iadesine, 08/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ -

Davacılar, murisleri ...'un, hissedarı ve yetkili şirket temsilcisi olarak yaptığı gayrimenkullerin temlikinin mal kaçırma amaçlı olduğunu iddia ederek şirket adına iptal ve tescil, olmadığı takdirde pay oranında iptal ve tescile ve olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

Dosya daha önceden 3 kez temyiz 2 kez de karar düzeltme incelemesi için Dairemize gelmiştir 3. temyiz incelemesinde davanın reddine ilişkin karar oy birliğiyle onanmıştır. Yaptığımız inceleme bu incelemenin karar düzeltme talepli incelenmesi içindir.

1. bozma (2016/6978 Esas) ilamında davanın hukuki nitelemesi yapılmıştır. Buna göre taşınmazlar şirket tarafından satılmış olduğundan tenkis ve muris muvazaası nedeniyle iptal talebinin dinlenmeyeceği, davanın niteliğinin yolsuz tescil nedeniyle iptal ve tescil istemi olduğu belirtilmiştir.

Yolsuz tescilin varlığının değerlendirilmesi için, ''... Ne var ki muris ...'nün şirket adına kayıtlı taşınmazların satışı konusunda yetkisinin bulunup bulunmadığı dava konusu taşınmazların keşfen belirlenen gerçek değerleriyle resmi akitlerde gösterilen bedeller arasında fark bulunduğu da görülmekle, şirket kayıtlarından çekişme konusu taşınmaz için ödenen gerçek bedellerin yer alıp almadığı araştırılmaksızın sonuca gidilmiştir...''

''Hemen belirtilmelidir ki; dava konusu 1662, 1663 ve 1665 parsel sayılı taşınmazlardaki arsa paylarının ... İnşaat Turizm Ltd. Şti adlarına kayıtlı iken şirket temsilcisi olarak ... tarafından temliklerin yapıldığı, bir başka ifadeyle ...’nün kendi adına kayıtlı olan taşınmazların devrinin söz konusu olmadığı göz önüne alındığında eldeki davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil davası olmadığı açıktır. Her ne kadar, mahkemece bu şekilde nitelendirme ve değerlendirme yapılmış ise de, maddi vakıaları bildirmek taraflara hukuki nitelemeyi yapmak hakime aittir. İddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden davada yolsuz tescil hukuksal nedenine dayanıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, muris ...’nün şirket adına kayıtlı dava konusu taşınmazları satışı konusunda yetkisinin bulunup bulunmadığı, dava konusu taşınmazların keşfen belirlenen gerçek bedelleri ile resmi akitlerde gösterilen bedeller arasında fark bulunduğu da görülmekle, şirket kayıtlarında çekişme konusu taşınmazlar için ödenen gerçek bedellerin yer alıp almadığı araştırılmaksızın sonuca gidilmiştir.'' gerekçesiyle kararı bozmuş ve iyi niyetin korunacağını belirtmiştir. Ayrıca bu bedellerin şirket kayıtlarında yer olmadığının tespiti halinde satışların ilk el açısından geçersiz olacağını, sonraki malikler açısından da iyi niyetin değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Bu bozma ilamına karşı yapılan karar düzeltme talebi ret edilmiştir

Yerel Mahkeme bu karara uymuştur Verilen redde ilişkin karar temyiz incelemesinde (2. Bozma ilamı 2019/4779 Esas) HMK m. 221/2 göz önünde bulundurularak ticari defterlerin şirketten istenmesi, verilmemesi halinde sebebinin bildirilmesi istenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş karar düzeltme talebi de ret edilmiştir.

Yerel Mahkemede bu karara uymuş araştırma yapmış ve yeniden davanın reddine karar vermiştir.

Bu kararın 3. kez incelenmesi yapılmış ve yerel mahkeme kararı oy birliğiyle onanmıştır. (2022/555 E)

Burada önce usuli açıdan bakmak gerekirse

HUMK m.440'ta dört bent olarak sayılan karar düzeltme sebeplerinden biri bulunmamaktadır. Temyiz aşamasında verilen dilekçelerden farksızdır. Temyiz incelemesinde tüm bu itiraz değerlendirilmiş, artık dosya hukuki nitelikleriyle birlikte sonuçlandırılmıştır.

Sayın çoğunluğun 3. karar düzeltme incelemesinde yeniden başa dönülerek ''... 2000 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, denetim kurulu raporu, bilanço, kar zarar hesapları ve mizan kaydının Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesi gerektiğinden bunların istenerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin düzeltmesi yerinde olmamıştır.

Şöyle ki değerlendirme yolsuz tescil açısından yapılacaktır. Şirket ana sözleşmesinde şirketin faaliyet alanında gayrimenkul alım satımı faaliyet alanı olduğu belirtilmiştir. ... taşınmaz satmaya yetkilidir. Artık bu husus tartışma dışıdır. Satışlar şirkete yansıdı mı bunun tespiti için defterler istenmiştir. ... 2000 yılında ölmüş, 2010 yılında dava açılmıştır.

Tasfiye olunan şirket 2016 yılında ihya edilmiştir. Her türlü defter ve belgenin saklama süresi geçmiştir. Kaldı ki davalı Şirket bir limited şirkettir.

Bozmada belirtilen belgelerin bulunması mümkün olmadığı gibi gönderilmesi zorunluluğu yoktur. Uygulamada anonim şirketlerle sadece genel kurullarda faaliyet raporu, denetim raporu bilanço ve kar zarar hesapları genel kurul onayına sunulur ve genel kurul tarafından kabul ya da ret tutanağı tescil ve ilan olunur. Olmayan defter ve belgeden bir inceleme yapmak mümkün değildir. Artık üç temyiz incelemesi iki karar düzeltme incelemesi sonucu verilen her türlü tereddütü gideren ilamlara uyan Mahkemece usuli kazanılmış hak kapsamında kalan oluşa uygun olarak verilen dosya kapsamına uygun bir karar verilmiştir. Artık bu kararın ve oluşan usuli kazanmış hakkı ortadan kaldıracak şekilde daha önceden değerlendirilen hususlarda yeniden inceleme yapılması amacıyla kararın bozulması doğru olmamıştır. Bu kararların bunları ortadan kaldıracak şekilde yeniden inceleme yapılması amacıyla bozulması doğru olmamıştır.

İlk ele yapılan temliklerin yolsuz olmadığı belirlenmiştir. Aksi de ispat edilememiştir. HMK 440'ta belirtilen nedenlerde bulunmamaktadır. Belirttiğimiz gerekçelerle karar düzeltme talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz