Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7446 E. 2023/2214 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, vekilin vekaletnameyi vekil edenin iradesine uygun şekilde kullanıp kullanmadığı ve alıcının iyiniyetli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekil edenin menfaatlerini gözetmeksizin vekaletnameyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak taşınmazı iyiniyetli olmayan diğer davalıya devrettiği ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı ... vekili tarafından adli yardım ve duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 11.04.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat Kübra ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...’a vesayeten hareket ettiğini beyan eden kızı ..., henüz vesayet kararı alınmadan eldeki davayı açmak zorunda kaldığını, davacı annesi...’in, maliki olduğu 788 ada 29 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 no.lu bağımsız bölümün satışı konusunda davalı kızı ...’ya 14.11.2017 tarihinde vekaletname verdiğini, adı geçen davalının da taşınmazı 20.11.2017 tarihinde eşinin kız kardeşi olan diğer davalı ... ...’a satış yoluyla devrettiğini, annesine herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalıların el ve ... birliği içinde hareket ederek annesini zarara uğrattıklarını, annesinin yatalak olması ve alzheimer hastalığı nedeniyle akli melekelerinin zayıflamasından faydalanan davalı ...’nın annesini kandırarak satış vekaleti aldığını ve taşınmazı diğer davalıya danışıklı olarak devrettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalı ... ...’ın da iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, dava konusu 788 ada 29 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı annesi adına tescilini, olmazsa fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla taşınmazın gerçek değerinden şimdilik 75.000 TL’nin davalı vekilden tahsilini istemiş; yargılama sırasında ... ... 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/525 Esas, 2018/1273 Karar sayılı 12.10.2018 tarihli kararına göre, davacı ...’ın TMK’nın 406. maddesi uyarınca kısıtlanmasına, ...’ın vasi olarak atanmasına karar verilmiş; davacı vasisi ... 21.11.2018 tarihli dilekçe ile davacıya vasi olarak atandığını belirterek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile kısıtlı adına tescilini, olmazsa tazminatın davalı vekilden tahsilini talep etmiş, aşamada ... ... 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/525 Esas sayılı dosyası ile ...'a vasi olarak ...'nun atandığı ve ...'nun vesayeten vekile vekaletname vermek suretiyle davaya dahil olduğu anlaşılmıştır.

II. CEVAP

Davalı ..., 2009 yılından beri davacı annesine baktığını, yatalak annesinin tüm ... ve işlemleriyle vekaleten ilgilendiğini, evde sağlık hizmetini karşılayamadıklarından annesini bir bakım evine yatırdığını, annesinin bakım giderlerinin karşılanması, satış bedelinin geri ödendiği taktirde taşınmazın tekrar kendisine iade edilmesi konusunda diğer davalı ile protokol yaptıklarını belirterek, davanın reddini istemiş; davalı ... ... ise davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... ... 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.09.2019 tarihli ve 2018/186 E., 2019/269 K. sayılı kararıyla; dava açılması için vesayet makamından izin alınmadığını, davacı tarafın aktif husumetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vasisi Avukat ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.01.2020 tarihli ve 2020/7 Esas, 2020/112 Karar sayılı kararıyla; sağ olan davacının kısıtlandığı konusunda kesinlik bulunmadığı, eldeki davanın yetkili vasi tarafından husumete izin kararı alınmak suretiyle açılmadığı gibi, bilahare davacıya başka birinin vasi olarak atanmış olması nedeniyle davada yasal temsil eksikliğinin giderildiğinden de söz edilemeyeceği gerekçesi ile davacı vasisinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vasisi ... ile ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairenin 21/04/2021 tarihli ve 2020/1267 Esas, 2021/2476 Karar sayılı kararıyla “...dava tarihi itibariyle sağ olan ve henüz kısıtlı da olmayan davacı ... adına yasal temsilcisi olmayan kızı ... tarafından vasi adayı olarak eldeki davanın açılması üzerine Mahkemece, davacının kısıtlanmasına yönelik ve kısıtlanması halinde vesayet kararı ile husumete izin kararının sunulması yönünde kesin süre verilmesi gerekirken, henüz vasisi olmadığı kişi ile ilgili husumete izin kararı sunulması yönünde tensiple birlikte ara kararı kurulması doğru olmadığı gibi, kesin süreye rağmen husumete izin kararı sunulmadığı gerekçesiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hatalı değerlendirme ile davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi de doğru değildir. Öte yandan; Mahkemece verilen kesin süre içerisinde vesayet makamına başvurulması üzerine davacı ...’ın TMK’nın 406. maddesi uyarınca kısıtlanması, davacıya atanan vasinin usulünce yargılamaya katılması, vesayet kararı ile husumete izin kararlarının sunulması, vesayet kararının sonuç doğurucu nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, dava şartlarından olan ve HMK’nın 52. maddesinde düzenlenen kanuni temsil noksanlığının yargılama sırasında tamamlandığı gözetilerek ve HMK’nın 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi de nazara alınarak, işin esası hakkında araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... ... 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/525 Esas sayılı dosyası ile davacının kısıtlandığı, vasi olarak ...'nun atandığı, vasinin davaya dahil edildiği ve davalı ...'ın davacının kızı olduğu, davalının kendisine verilen vekaletnameye istinaden hareket ettiği savunmasını ispatlayamadığı, vekaletnameyi kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığı, dava konusu taşınmazı iyiniyetli olmayan diğer davalı ...'ya temlik ettiği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; 2009 yılından itibaren davacı annesinin sürekli bakıma ihtiyaç duyduğunu, tüm bakımı ile kendisinin ilgilendiğini, davacının tüm işleri ile kendisi ilgilendiği için davacının vekaletname düzenlediğini, 2017 yılında davacının doktor tavsiyesi üzerine bakımevine yerleştirildiğini, vekaletnamenin davacının iradesi doğrultusunda düzenlendiğini, temlik tarihinde davacının fiil ehliyetini haiz olduğunu, bu yöne ilişkin rapor alınması gerektiğini, soyut tanık ifadeleri ile karar verilmesinin doğru olmadığını, vekalet görevini kötüye kullanmadığını, davacının iddiasını kanıtlayamadığını, diğer davalının kötüniyetli olduğunu gösterir bir delilin de bulunmadığını, bildirdiği tanıkların dinlenmediğini, savunma hakkının kısıtlandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

2. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1. maddesi). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

3. Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

4. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötüniyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla ve özellikle davalı ... tarafından sunulan cevap dilekçesinde tanık deliline dayanılmadığı gözetildiğinde temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalı ...’dan alınmasına,

Aşağıda yazılı 21.722,25 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’dan alınmasına,

11.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.