"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; Duruşma günü olarak saptanan 31/03/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı Behiye Yanık vekili Avukat ... ... ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...’un tüm malvarlığı olan 553 ada 10 parsel sayılı taşınmazının 3/4 payını ölünceye kadar bakma akdi ile geriye kalan 1/4 payını ise satış yoluyla gelini olan davalıya temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, bakım borcunu yerine getirdiğini, taşınmazın 1/4 payının bedelini ödediğini, mirasbırakanın aldığı satış parasını davacıya verdiğini, bunun yanında davacının mirasbırakan ve onun eşinin tüm birikmiş parasını aldığını, taşınmazın giriş katını mirasbırakanın, geri kalan katlarını ise eşi ile birlikte kendisinin yaptığını, davacının saklı payına tecavüzün bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, ivazlı olan devirlerin tenkise tabi olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, mirasbırakanın tek taşınmazını temlikteki gerçek amacının kız çocuğu olan davacıdan mal kaçırmak olduğunu, hükme dayanak yapılan mirasbırakanın mektubunun kendi içerisinde çelişkilerle dolu olduğunu, mirastan mal kaçırmayı bizzat gerçekleştiren mirasbırakanın bıraktığı söylenen mektuba itibar edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (TBK m. 614).
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, mirasbırakan tarafından ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya devredilen 553 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 3/4 payı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 553 ada 10 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan ...'un adına kayıtlı iken, mirasbırakanın taşınmazdaki 3/4 payını 14.05.2013 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle, geriye kalan 1/4 payını ise 31.03.2015 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği, tapuda arsa niteliğinde kayıtlı olan taşınmazın üzerinde zemin ve 3 kattan oluşan binanın bulunduğu, taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanan değerinin 575.097,00 TL olduğu, 1940 doğumlu mirasbırakanın 28.06.2017 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak kızı davacı ile 23.08.2012 tarihinde ölen oğlu ...'ın çocukları dava dışı ... ve ...'nın kaldıkları, davalının, mirasbırakanın gelini olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mirasbırakan ile birlikte yaşayan davalının taşınmazı alım gücü olmadığı gibi emekli olan mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının da olmadığı, geride başkaca taşınmazının kalmadığı, kızı olan davacı ile sosyal ilişkilerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Belirlenen bu olgular dikkate alındığında, mirasbırakan tarafından 553 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payının davalıya satış suretiyle temlikinin mirastan mal kaçırmaya yönelik olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, dava konusu 533 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.