"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/65 E., 2022/427 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asıl davada; 7 parsel sayılı taşınmazın ½ payının maliki iken davalı yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, davalının bitişikteki 6 parsel malikleri ile de anlaştıktan sonra her iki parseli tevhit ettirip oluşan 23 parsele inşaat yaptığını, ancak projeye aykırı işler yapması nedeniyle bir kısım davalar açıldığını, kesinleşen davalar sonucunda 23 parselin bir kısım payının davalı adına tescil edildiğini ve kat irtifakı kurulum aşamasına gelindiğini, bu sırada davalının tevhit yaptırırken 20-25 m2 kadar yeri belediyeden alarak inşaatın yapıldığı arsaya kattığını, ancak adına pay tescili yapılmadığını, dolayısıyla tüm arsa maliklerinin üzerine geçmiş olduğunu ve bu payın devri gerektiğini, bu işlem yapılmadan kat irtifakına geçilemeyeceğini bildirip vekâletname istemesi üzerine dava dışı kızını vekil tayin ettiğini, tapuya gittiklerinde davalıya güvenen vekilin evrakları imzaladığını, ancak kat irtifakı tesisi için tapuya gidildiğinde aslında davalıya pay satışı yapıldığını öğrendiğini, kat irtifakı kurulduktan sonra ise kendisine isabet eden üç ayrı bağımsız bölümde davalı yüklenicinin paydaş hale geldiğini, olayda gabin koşulları oluştuğu gibi davalının hata ve hileye düşürerek 23 parsel sayılı taşınmazdaki 3, 9 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerde herhangi bir bedel ödemeksizin paydaş olduğunu ileri sürerek tapu iptali iptal ve tescil isteğinde bulunmuş; birleştirilen davada ise asıl davadaki iddialarla öncelikle iptal ve tescile karar verilmesini, bu olmadığı takdirde oluşan kat irtifakı ve yönetim planı işleminin iptaline, iptalden sonra hakim tarafından müdahale edilerek 17 bağımsız bölüm içerisindeki m2 fazlalığı ile kendisine ait olması gereken bağımsız bölümler ve arsa payları tespit edilerek tapuya tesciline, bu da olmaz ise yukarıda sayılan 3, 9 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin müstakilen adına tesciline, bunun da mümkün olmaması halinde davalının fazladan sağladığı menfaatin parasal karşılığı tespit edilerek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, hile ve aldatmanın söz konusu olmadığını, davacının vekili olan kızının kat irtifakı kurulmadan önce 23 parseldeki payının bir kısmını sattığını ve bedelini aldığını belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz üzerine Dairenin 17.03.2015 tarihli ve 2013/18153 Esas, 2015/3687 Karar sayılı kararıyla; vekil eli ile yapılan temlikin iptali istenilmiş olup vekil eliyle yapılan işlemlerde gabinin subjektif unsurunun gerçekleşme olanağı bulunmadığından çekişmeli taşınmazın temlikinin gabin ile illetli olduğunun kabul edilemeyeceği, gabin hukuksal nedenine dayalı isteğin reddine karar verilmiş olmasının sonucu itibariyle doğru olduğu; ne var ki, hile iddiası bakımından yeterli bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmadığına değinilerek gerekli araştırma ve inceleme yapılması, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların dayandıkları tüm delilerin eksiksiz toplanması ve gösterilen tanıklar da dinlenildikten sonra hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, hile iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 19.10.2021 tarihli ve 2020/3840 Esas, 2021/5761 Karar sayılı kararıyla; Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/151 Esas, 2009/764 Karar sayılı kararı sonucunda taraflara isabet eden paylar belirlenmiş ise de başlangıçta davacıya verileceği kararlaştırılan 3 parça bağımsız bölümden dönmeyi gerektirir haklı bir sebebin bulunmadığı, davacının vekili olan dava dışı ...'ın yapmış olduğu satış sonucunda, davacıya verileceği vaad edilen taşınmazlardan 3 nolu bağımsız bölümün 8/85, 9 nolu bağımsız bölümün 5/14, 14 nolu bağımsız bölümün ise 131/331 paylarının davalı adına tescil edildiği, bu işleme gerekçe gösterilen davalının savunmasının da hayatın olağan akışına uygun düşmediğinden bahsedilerek asıl davanın kabulü ile birleştirilen davanın da buna göre değerlendirilip bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Dairenin anılan kararına karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteği ise Dairece reddedilmiştir.
3. Mahkemenin 08.06.2022 tarihli ve 2022/65 Esas, 2022/427 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle asıl davanın kabulüne karar verilmiş, birleştirilen davanın ise tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmesine dair hüküm kurulmuştur.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 22 parsel sayılı taşınmazı davalının satın aldığını, tevhit sonucu oluşan 23 parsel sayılı taşınmazda davacı tarafından pay satışı yapıldığını, dosya kapsamındaki deliller ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; aldatma (hile) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6908 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1 inci ve 39 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2. Ancak; dava konusu 3, 9 ve 14 numaralı bağımsız bölümlerin dava tarihindeki değerleri (250.000,00 TL, 300.000,00 TL, 300.000,00 TL) üzerinden davacı adına iptal-tescile karar verilen payların değerlerinin toplamının 249.403,37 TL olduğu anlaşılmış olup, alınması gereken nispi karar ve ilam harcının dava değeri olan bu değer üzerinden hesaplanması gerekirken nasıl hesaplandığı belli olmayan şekilde eksik harca hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki; anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7 nci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı vekilinin temyizi üzerine ve re'sen yapılan inceleme sonucu Mahkeme kararının; hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin hükümden çıkartılarak yerine (3) numaralı bent olarak "3- Alınması gereken 17.036,74 TL harcın, başlangıçta yatırılan 297,00 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 16.739,74 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.