"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ALACAK - ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-alacak-ecrimisil istekli dava sonunda ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 04/11/2021 tarihli ve 2019/311 Esas, 2021/397 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde asıl davada davacı M.. Ş.. ile asıl davada davalı K.. Ş.. tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.1. Asıl davada davacı M.. Ş.., mirasbırakan babası O.. Ş..’in ... ada ..., ... ada ... parsel ile ... parsel sayılı taşınmazları bir kısım davalının mirasbırakanı olan kızı ...’ye, ..., ... ada ..., ..., ..., ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazları davalı kızı ...’e, ... ada ... parsel sayılı taşınmazı davalı torunu ...’e (davacının da oğlu) satış yoluyla temlik ettiğini, temliklerin kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, dava konusu bir kısım taşınmazın temlikinde ara malik olarak dahili davalılar A.. T.. ile F.. U..’ın yer aldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların terekeye iadesine, mirasbırakanın banka hesabındaki paranın paylaştırılmasına, ...’ye temlik edilen dava konusu ... ada ... parsel ile ... parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki limon bahçelerinden elde edilen gelir yönünden ecrimisile karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında 30.04.2013 tarihli dilekçe ile ecrimisil ve paraların paylaştırılmasına ilişkin talebini atiye terk ettiğini bildirmiştir.
1.2. Birleştirilen davada davacı M.. D.., ... mirasçılarına karşı yönelttiği davasında, mirasbırakan babası O.. Ş..’in dava konusu ... ada ..., ... ada ... parsel ile ... parsel sayılı taşınmazları, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak müteveffa kızı ...’ye satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek, anılan taşınmazlar yönünden miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.1. Asıl ve birleştirilen davada davalılar ..., ..., ... O.. U.. (... mirasçıları), talepler yönünden davanın tefriki gerektiğini, taleplerin açık olmadığını, satış tarihinden değil, mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren gelir talebinde bulunulabileceğini, ancak bunun için de öncelikle iptal tescil davasının kabul görmesi gerektiğini, banka hesabındaki paralarla ilgili araştırma yapılmadan talepte bulunulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakanın yaşlılık nedeniyle taşınmazlarıyla ilgilenemediği için satış kararı aldığını, satış bedellerini banka hesabında muhafaza ettiğini, dava konusu ... parselin mirasbırakan tarafından ...’ya satıldığını, bu taşınmazı adı geçenden satın aldıklarını ve limon bahçesi yaptıklarını, ...’nin alım gücü bulunduğunu, mirasbırakan ile ...’nin dava dışı ... parseldeki hisselerini davacı ... ile birleştirilen davada davacı ...’e devrettiklerini, ...’nin, mirasbırakan babasına baktığını, dava konusu ... ada ... parsel üzerine yapılan evde mirasbırakan ile ölünceye kadar birlikte yaşadıklarını, satış işlemlerinin gerçek olup, bedelin düşük olmasının muvazaanın kanıtı olamayacağını, semenin mutlaka para olması gerekmeyip, emek ya da hizmet de olabileceğini belirterek, asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.
1.2. Asıl davada ise davalı olan ... (aynı zamanda birleştirilen davanın davacısı) aşamalarda, asıl davanın reddini savunmuştur.
1.3. Asıl davada davalı K.. Ş.. aşamalarda; muvazaa iddiasının doğru olmadığını, mirasbırakan dedesinin yaşlılık nedeniyle ilgilenemediği için tüm taşınmazlarını satıp parasını bankaya yatırdığını, dava konusu ... ada 8 parsel sayılı taşınmazı bedelini ödemek suretiyle gerçek bir satış işlemiyle mirasbırakandan edindiğini, alım gücü bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
1.4. Dahili davalı A.. T.., davaya dahil edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazı gerçek bir satış işlemiyle 2.200 TL bedelle mirasbırakandan satın aldığını, bilahare satış ihtiyacı doğduğunu ve davalı A.. U..’ın bu taşınmazı 2.400 TL bedelle eşi N.. U.. üzerine satın aldığını, mirasbırakanın paraya ihtiyacı olduğundan değil, yaşı itibarıyla çiftçilik yapamadığından taşınmazlarını sattığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
1.5. Dahili davalı F.. U.., davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEMENİN İLK KARARI
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/04/2015 tarihli ve 2007/... Esas, 2015/370 Karar sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine; takipsiz bırakıldığı için işlemden kaldırılan birleştirilen davanın ise açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. BİRİNCİ TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen kararı süresi içinde asıl davada davacı M.. Ş.. vekili temyiz etmiştir.
2. Bozma Kararı
Mahkemenin (III) no.lu paragrafta belirtilen karar, Dairenin 19/11/2018 tarihli ve 2015/18729 Esas, 2018/14649 Karar sayılı kararıyla; “...Somut olaya gelince; 20.12.2002 tarihli mirasbırakanın da imzasının yer aldığı belge içeriğine göre; ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazın davalı ...’ye, dava dışı ... parsel sayılı taşınmazın ½ payının davalı ...’e, ½ payının davacı ...’e satış suretiyle temlik edildiğinin mirasbırakan ve tüm çocukları (..., ... ve ...) tarafından kabul edildiği, ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından ...'e temlik edildiği, mirasçılardan ... tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasında temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle iptal tescile karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, ancak diğer taşınmazlar yönünden hükme yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, tapu iptal tescil davaları kayıt maliki veya maliklerine karşı açılır. Usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmayıp, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği gibi, hakkında hüküm kurulmasına da olanak yoktur. Tüm bu açıklamalar karşısında Abdullah ve Faruk aleyhine açılan dava ile ... ada ... parsel ile ... parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Asıl davada davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine. Davacının sair temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece muvazaa yönünden yeterli inceleme yapılmadığı gibi, ... parsel sayılı taşınmaz yönünden de güçlü delil göz ardı edilmiştir. Hal böyle olunca, ... parsel sayılı taşınmaz bakımından muvazaa olgusunun hükmen saptandığı gözetilerek davanın kabul edilmesi, diğer taşınmazlar yönünden dinlenen tanıklar yeniden çağrılarak, temliklerin mal kaçırma amaçlı olup olmadığı (mirasbırakanın davacıya da taşınmaz temlik ettiği gözetilerek) açıklığa kavuşturularak, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş; Dairenin 23/05/2019 tarihli 2019/1128 Esas 2019/3343 Karar sayılı kararıyla; davacı M.. Ş.., davalı K.. Ş.. ile ... mirasçıları olan davalılar ..., ..., ... ve ... vekilinin karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilmiştir.
4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/11/2021 tarihli ve 2019/311 Esas, 2021/397 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda,
- Asıl davada ecrimisil ve bankadaki para yönünden talepler atiye bırakıldığından, bu yönden davanın açılmamış sayılmasına,
-Birleştirilen davada davacı M.. D..’nun davası hakkında daha önce işlemden kaldırılıp davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar bozma dışında kalarak kesinleştiği için birleştirilen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
- Asıl davanın kısmen kabulü ile dava konusu ... ada ..., ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda, ... parsel sayılı taşınmaz yönünden ise iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle ... mirasçıları olan davalılar ..., ..., ... ve A.. U.. hakkındaki davanın reddine,
- Asıl davada dava konusu ..., ..., ..., ..., ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın kabulü ile davacı ...’in miras payı oranında iptal tescile; davalı ... adına kayıtlı dava konusu diğer ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise dahili davalılar F.. U.. ile A.. T.. hakkında davanın reddine,
- Asıl davada dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz yönünden, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davalı ... hakkındaki davanın kabulü ile davacı ...’in miras payı oranında iptal tescile karar verilmiştir.
V- İKİNCİ TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı M.. Ş.. ile asıl davada davalı K.. Ş.. temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Asıl davada davacı M.. Ş.. vekili temyiz itirazlarında özetle;
... parsel yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, bir kısım tanık beyanına göre bu satışın gerçek bir satış olduğunun benimsendiğini, ancak davacı tarafından sunulan banka kayıtları, el yazılı vasiyetname ve diğer tanık beyanlarının nazara alınmadığını, 1995 yılında dahili davalı A.. T..’ya devredilen taşınmazın onun tarafından da 1996 yılında mirasbırakanın kızı ...’ye devredildiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu, dahili davalılar A.. T.. ile F.. U.. hakkında kararın gerekçe kısmında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği belirtilmiş ise de, hüküm kısmında esastan ret kararı verilmesinin çelişkili olduğunu belirterek kararın kısmen bozulmasını istemiştir.
2.2. Asıl davada davalı K.. Ş.. temyiz itirazlarında özetle;
... ada ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından davalı torunu ...’e satışının gerçek bir satış olduğunun ispatlandığını, maddi durumu iyi olan davalı ...’in anılan taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, davalının başkalarından da taşınmaz satın aldığını, mirasbırakanın satış bedellerini bankaya yatırdığını, delillerin hatalı değerlendirildiğini, davalı ...’e yapılan satışın muvazaalı olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davada uyuşmazlık; satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; asıl davada ayrıca ecrimisil ve alacak istemlerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Öte yandan; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda, mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
3.2.3. Bilindiği üzere, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Somut olaya gelince; 1927 doğumlu mirasbırakan O.. Ş..’in 18/02/2007 tarihinde ölümü üzerine, eşi ...’nin de kendinden önce 1990 yılında ölmesi nedeniyle mirasçı olarak çocukları davacı ..., davalı-birleştirilen davada davacı ... ile mirasbırakanın kendinden önce 2003 yılında ölen kızı ...’den olma torunları davalılar ..., ... ve Osman’ın kaldığı,
- Dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamını 20/02/1995 tarihinde; ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamını 07/11/1994 tarihinde satış yoluyla kızı ölen ...’ye temlik ettiği; ... parsel sayılı taşınmazın tamamını 07/12/1995 tarihinde dahili davalı A.. T..’ya, adı geçenin de 31/10/1996 tarihinde satış yoluyla mirasbırakanın kızı ölen ...’ye temlik ettiği ve bu taşınmazların ... adına kayıtlı oldukları; anılan taşınmazlar yönünden eldeki davanın ... mirasçıları olan davalılar ..., ..., ... ve O.. U..’a karşı açıldığı,
- Dava konusu ..., ..., ... ada ... parsel sayılı taşınmazların tamamını 16/11/2005 tarihinde dahili davalı F.. U..’a, adı geçenin de 08/11/2006 tarihinde mirasbırakanın kızı davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiği; ... ve ... parsel sayılı taşınmazların tamamı ile ... ve ... parsellerin 1/4’er payı (eşi Hatice’den gelen) mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakanın bu taşınmazları 29/12/2005 tarihinde davalı kızı ...’e satış yoluyla temlik ettiği,
- Dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamını 07/12/2005 tarihinde davalı torunu K.. Ş..’e (davacının oğlu) satış yoluyla temlik ettiği; bu taşınmazla ilgili daha önce mirasçılardan ... tarafından açılan dava neticesinde ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/216 Esas 2013/31 Karar sayılı 18/01/2013 tarihli kararı ile temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacısı ...’in miras payı oranında iptal tescile karar verildiği ve kararın derecattan geçerek 01/12/2014 tarihinde kesinleştiği,
- Dava dışı ... parsel sayılı 6.600 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmazın 1/4’er paylarla mirasbırakan ile çocukları ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken, mirasbırakan ile kızı ...’nin bu taşınmazdaki 1/4’er paylarını 20/12/2002 tarihinde davacı ...’e satış yoluyla temlik ettikleri,
- Mirasbırakanın bila tarihli el yazılı vasiyetname ile mal varlığıyla ilgili olarak kızı ölen ... yararına vasiyette bulunduğu, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/130 Esas 2011/622 Karar sayılı 22/12/2011 tarihli kararı ile anılan vasiyetnamenin zorunlu şekil unsurlarını taşımadığı gerekçesiyle iptaline karar verildiği, söz konusu kararın 27/02/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Dosya içeriği ve toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2) paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle ( IV/3. ) paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak, asıl davanın konusu bir kısım davalıların mirasbırakanı ...’ye temlik edilen ... ada ..., ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda; dava konusu ... parsel sayılı taşınmaz yönünden ise hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma yapılarak, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının ispatlanamadığı gözetilerek, bu taşınmazlar yönünden ... mirasçıları olan bir kısım davalılar hakkında davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi; asıl davaya konu davalı K.. Ş..’e temlik edilen ... ada ... parsel sayılı taşınmaz yönünden hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş olmasında da bir isabetsizlik yoktur. Asıl davada davacı M.. Ş.. ile asıl davada davalı K.. Ş..’in bu yönlere ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Asıl davada davacı M.. Ş.. ile asıl davada davalı K.. Ş..’in sair temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Hemen belirtmek gerekir ki; harç kamu düzeninden olup, re’sen gözetilmesi gerektiğinde kuşku yoktur.
Somut olayda; Mahkemece, asıl davada, ... mirasçıları olan bir kısım davalılar hakkında dava konusu ... ada ..., ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiş olup, reddedilen bu kısımla ilgili olarak davacı aleyhine maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi; davalı K.. Ş.. yönünden dava konusu ... ada 8 parsel sayılı taşınmazla ilgili davacının miras payı oranında iptal tescile karar verilmiş olup, davacının miras payına isabet eden değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamının keşfen saptanan değeri olan 60.510,00 TL üzerinden fazla nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi de doğru değildir.
Öte yandan; Mahkemece, asıl davada davalı ... adına kayıtlı dava konusu ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar bakımından gerekçe kısmında, davalı ... yönünden bu parsellerle ilgili davanın kabulüne karar verildiği belirtildiği halde, hüküm kısmında bu parsellerle ilgili davalı ... hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi HMK’nin 297/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği gibi; bu iki parselle ilgili hüküm kısmında kayıt maliki olmayan dahili davalılar ... ve ... hakkında davanın reddine şeklinde hüküm kurulması da doğru değildir.
Bilindiği üzere; tapu iptal tescil davalarının kayıt maliki ya da malikleri aleyhine açılması zorunludur. Usul hukukumuzda davaya dahil (dahili davalı-dahili davacı) diye bir müessese bulunmayıp, ıslah suretiyle dahi tarafın değiştirilemeyeceği genel usul kuralıdır. Bir başka anlatımla zorunlu dava arkadaşlığı hariç bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilmesi olanağı bulunmadığı gibi, davada taraf olmayan kimse veya kişi hakkında hüküm kurulamayacağı nazara alındığında, usule aykırı şekilde ve re’sen davaya dahil edilen, dava konusu bazı taşınmazlarda ara malik olan ... ve ... hakkında, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken; adı geçenler hakkında dava konusu ... ve ... parsellerle ilgili davanın reddine şeklinde esasa dair hüküm kurulması isabetli değildir.
Diğer yandan; asıl davada dava konusu ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakandan davalı ...’e 1/4’er pay geçtiği halde, Mahkemece bu iki parselle ilgili hüküm kurulurken, mirasbırakandan geçen pay oranları nazara alınmaksızın iptal tescile karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus temyiz konusu edilmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; asıl davada davacı M.. Ş.. ile asıl davada davalı K.. Ş..’in temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın yatıran tarafa geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.