"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/122 E., 2021/489 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu 1572 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tapuya kayıtlı olduğunu, ancak Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap vermemiş, davalı ... duruşmada taşınmazın babası tarafından 40-50 yıl önce göçmenden satın alındığını, satıştan birkaç yıl sonra vefat ettiğini, ölümü ile mirasçılarına kaldığını, Hazine ile ilgisi olmadığını beyan etmiştir.
III. MAHKEMENİN KARARI
Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 22.11.2013 tarihli ve 2012/578 E., 2013/447 K. sayılı kararı ile; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.09.2020 tarihli ve 2017/9224 E., 2020/5414 K. sayılı kararıyla; taşınmazın akarsu kıyısına yakın olduğu, Kıyı Kanunu uyarınca inceleme yapılması, taşınmazın tamamının ya da bir kısmının kıyı çizgisi içinde kaldığının tespit edilmesi halinde, kıyı çizgisi içinde kalan kısmı yönünden Anayasa’nın 43 üncü maddesi ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 5 inci maddesine göre değerlendirme yapılması, kıyı kenar çizgisi dışında kaldığının tespiti halinde ise tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 27.09.2021 tarihli ve 2021/122 E., 2021/489 K. sayılı kararı ile; taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalmadığı, aktif ya da pasif akarsu yatağında kalmadığı, taşınmazda akarsu kalıntıları da bulunmadığı, taşınmazın sulu mutlak tarım arazisi olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altında altında kalan yerlerden olmadığı, özel mülkiyete konu olabilecek taşınmazlardan olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının usulüne uygun tespit edilmediği, 1570 parsele ilişkin tapu kaydının uyup uymadığının belli olmadığını, uysa dahi Kızılırmak'ın yer değiştirmesi nedeniyle Hazineye ait miktar fazlasını da kapsadığını, komisyon kararında olduğu gibi dava konusu taşınmazın toprak tevzi çalışmalarında dağıtım dışı bırakıldığı belirtilip taşınmazın Hazineye ait olmadığı sonucuna varılamayacağını, eksik araştırma yapıldığını, alınan rapor ve dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığını, dava konusu taşınmaza ait olduğu belirtilen 779 nolu tapunun bu yere uymadığını, imar ve ihyanın söz konusu olmadığını, fen bilirkişi raporunda Kızılırmak'ın eski yatağının sınırları gösterilmiş ancak ırmak yatağından taşınmaza eklenen yerin miktarı, taşınmazın ne kadar genişletildiğinin tespit edilmediğini, 1570 parsele ilişkin toprak tevzi paftası ve paftada gösterilen sınır çizgileri dahi dikkate alındığında dava konusu taşınmazın ırmak yatağından alınmak suretiyle genişletildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan olduğu iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 16 ncı ve 18 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Dava konusu ... köyü 1572 parsel sayılı 24.000 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın 1983 yılında yapılan tespitinde senetsiz Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup ilgililerce kayıt ve belge ibraz edilmediğinden Hazine adına tespit edildiği, beyan hanesine ... oğlu ... ölü olduğuna ilişkin şerh olduğu, 03.02.1984 tarihli dilekçe ile ...’in tespite itiraz ettiği, komisyonun 04.01.1993 tarihli kararı ile dava konusu taşınmazın ...’e ait olduğu onun ölümü ile mirasçılarına kaldığı, komşu 1570 parselin dayanak tapu kaydının 351 nolu yönü ... okuduğu, komşu bu taşınmazın toprak tevzi komisyonunca iskanen verildiğini, dava konusu taşınmazın dağıtım dışı bırakıldığını Hazine’nin malı olmayıp özel mülkiyet olduğunu gösterdiğini, ... adına başka senetsiz kaydı olmadığı, kuru toprak olduğu kanuni sınırı geçmediği belirterek, itirazın kabulü ile ... adına tesciline karar verildiği, kararın taraflara tebliği ve askı ilan süresinde itiraz edilmediğinden 30.01.2006 kesinleştiği, davalılar tarafından sunulan 14.05.1954 tarih 196 cilt, 11 sah., 80 sıra nolu tapu kaydının 17.384m2 miktarlı olduğu, doğusu ..., batısı Kızılırmak, kuzeyi Hazine, güneyi acıırmak okuduğu, edinme sebebi ... ve diğerleri adına tapulu taşınmazın 2/4 payı ...’e, 1/4 payını da ... ... ve ... ...’a sattığından, 6/8 payı ... 1/8’er payı ... ve ... adına olduğu, geldisi, 1940 tarih 779 nolu tapu kaydının edinme sebebinde ise ermenilerin tegayüplerinden Hazineye kalan taşınmazın iskanen ... ve ailesine verildiği, 1954 tarih 80 nolu tapu kaydının revizyon görmediğinin bildirildiği, 15.04.2010 tarihli keşifin dava konusu taşınmaza araç ile ulaşmanın mümkün olmadığı, zeminin çamur olduğu su ile kaplı olduğundan keşfin ertelendiği, bilahare yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin taşınmazın ...’e ait olduğunu, tapunun bu yere uyduğu ... ve ...’in taşınmazın güney ve batısında Hazineye ait yeri kullandığını, ırmağın 60-70 yıl önce yatak değiştirdiğini 200m kuzeye kaydığını belirttikleri, alınan 23.09.2013 tarihli fen raporunda değişiklikler birlikte 779 nolu tapu kaydının dava konusu yere uyduğu, ziraat bilirkişi raporunda ise buğday ekili olduğu uzun zamandır ekildiği, çevresinde aynı nitelikle taşınmazların bulunduğu, genişlemeye ve tarıma elverişli sulu tarım arazisi olduğu belirtildiği, bozmadan sonra taşınmazın toplulaştırma ile 199 ada 4 parsele gittiği, 04.06.2021 tarihli keşifte Kızılırmak’ın önceki güzergahı olarak belirtilen çizginin zeminde mevcut olmadığının tespit edildiği, Jeoloji bilirkişi raporunda Kıyı Kanunu uyulama yönetmeliğinde Kızılırmak’ın yer aldığı ancak Delice ırmağı ile birleştiği noktaya kadar olan kısmın nehir, ondan sonrasının ırmak statüsünde olduğu, dava konusu yerin ırmak kısmında olup kıyı kenar çizgisi tespiti gerekli olan yerlerden olmadığını, 199 ada 4 parselin aktif veya pasif akarsu yatağında olmadığını, akarsudan kazanılan yer olmadığını, uzun süredir taşkın etkisinde bulunmadığını, son yıllarda kuraklık nedeniyle, barajlar sulama vs. etkisi ile debisinin azaldığını, iki inşaat, ziraat, şehir plancısı bilirkişi ortak raporda, keşifte yulaf ekili olduğu, sulu tarım arazisi olduğu, komşu parsellerle benzer olduğu, uzun yıllardır ekildiği, imar ihya edildiği, kıyı kenar çalışma alanında bulunmadığı, kızılırmak yatağı ile benzerlik göstermediği, 2012 yılı itibariyle değeri 108.522,45TL olduğu, özel mülkiyete konu olduğu, fen bilirkişisi raporunda ise haricen temin edilen 1981 tarihli hava fotoğrafı ile taşınmazın ve ırmağın sınırının belirgin olduğu, 2012 otofoto haritasına kadar ki süreçte batı sınırı dışında değişiklik olmadığı, batı sınırında ise bir kısım yerin Hazine’ye ait 1702 parselden genişletilerek kullanıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemece hüküm kurmaya yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; her ne kadar alınan fen bilirkişi raporda ve mahalli bilirkişilerce, davalılar tarafından sunulan 1954 tarih 80 nolu tapu kaydının dava konusu yere uyduğu belirtilmiş ise de, 23.09.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda ırmağın yatak değiştirmeden önceki güzergahı tespit edilerek krokide gösterilmemiş, komşu 1570 parsel sayılı tarla nitelikli taşınmazın dayanak 03.10.1955 tarih 351 nolu tapu kaydında batı ve güney hududunun Hafikli tarlası, ... ve Kızılırmak şeklinde okuduğu, edinme sebebinde Hazine’ye ait taşınmazların 4753 ve 5618 sayılı Kanun gereğince tevzi edildiği, 18 örnek nolu cetvele istinaden verildiği, geldisi K.Evvel 954 tarih 776 sıra nolu kayıtta da Çiftçiyi Topraklandırma Kanununa göre senetsizden Hazine adına olduğunun görüldüğü, bu taşınmaza ilişkin komisyon kararına ekli 04.01.1993 tarihli toprak tevzi paftasından aslına uygun olarak çıkarılan krokide 1570 ve 1572 parselin kuzeyinin Kızılırmak sınırında olduğu belirlendiği halde ırmağın yön değiştirmeden önceki ve sonraki durumuna göre dava konusu taşınmazın tamamının veya bir kısmının tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı tereddüte yer verilmeyecek şekilde saptanmamış, varsa tapu kaydının dışında kalan kısım yönünden zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmemiş, zilyetliğin belirlenmesi hususunda bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için mahallinde üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, jeolog bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ve fen bilirkişi eli ile uygulanmalı, fen bilirkişisinden ırmağın eski ve yeni güzergahını da gösterir şekilde, sunulan tapu kaydının varsa haritası(komşu 1570 parsele ilişkin toprak tevzi paftasına ilişkin kroki de değerlendirilerek) ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek ve zemine çakıştırılarak uygulanmalı ve buna göre tapu kaydının kapsamını gösterir krokili rapor alınmalı, tapu kaydının haritasının olmaması ya da fenni sıhhatte uygun olmaması halinde ise sınırları itibariyle uygulanarak tek tek kapsamı krokide gösterilmelidir.
Yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, keşifte alınan beyanlar komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmelidir.
Ziraat bilirkişi kurulundan taşınmazın her yönden çekilmiş fotoğraflarını içerir, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını, varsa üzerindeki bitki örtüsünü, cinsini ve yaşlarını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalıdır.
Jeolog bilirkişi kurulundan taşınmazın(eski 1572 parsel) niteliğinin ne olduğu, akarsu yatağından kazanılıp kazanılmadığı, halen akarsu yatağında kalıp kalmadığı ve akarsuyun aktif etki alanında bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalıdır.
Taşınmazın tamamının ya da bir bölümünün tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde ise davalılar yararına tespit tarihinden geriye 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalı, ayrıca adına tescil kararı verilen ... adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden zilyetlik yoluyla kazanılabilecek 40/100 dönüm norm sınırına dikkat edilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınc karar düzeltme yolu ile kapalı olmak üzere,
12.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.