"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali- tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili; ... Kadastro Müdürlüğünden alınan 16.02.2018 tarihli ve 446055 sayılı yazıda ve ekli teknik raporunda ... ili, Merkez ilçesi, ... kasabasında bulunan 2114 parsel numaralı taşınmazın 19.12.2017 tarih ve 1904 fen kayıt numaralı yola terk işleminin kontrolleri sırasında taşınmazın yüz ölçümünde tecviz miktarını aşan farklılık olduğunun tespit edildiğini, yapılan incelemelerde 2114 parsel numaralı taşınmazın 1/5000 ölçekli fotogrametrik paftasında sınırlandırıldığı, yüz ölçümünün bu paftadaki sınırlarına göre 9.100,00 m² olarak hesaplandığı,bilgisayar ortamında paftasından hesaplanan yüz ölçümünün de 8.997.89 m² olarak hesaplandığı,tapulama tutanağı incelendiğinde parsele 1809 tahrir sıra numaralı vergi kaydının uygulandığı, vergi kaydında kayıt miktarının 8.000.00 m² yazdığı, tapulama tutanağına ise 8.100,00 m² olarak geçtiği ve buna göre de tescil yapıldığı, 1/5000 ölçekli paftasındaki sınırlarına göre ise parselin yüz ölçümünün 8.997,89 m² olarak hesaplandığının anlaşıldığını; yapılan yola terk işleminde tescilli alanın yani 8.100,00 m²'nin esas alınmış olup ''genel alan'' hatalı ibaresinin not düşüldüğünü, 1.000.00 m²'lik fazlalığın hükmen çözümü için dava açılması gerektiğinin bildirildiğini, bu nedenlerle, fiili durumu yansıtmayan ve Hazinenin zararına olarak yapılan ... ili, Merkez ilçe, ... kasabası, 2114 parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası olan 1.000,00 m²'lik kısma ilişkin tapu kaydının iptali ile Hazine adına, üzerinde bulunan şerhlerin terkini ile tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; öncelikle davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, süre yönünden davanın reddi gerektiğini, 1979 tarihinden beri bu hali ile kullanılan taşınmaz ile ilgili olarak davacı tarafın davasının süresinde olmadığını,davalı şirketin buraya ... Enerjisi Santrali yaptığını, yaklaşık maliyetinin 600.000 USD civarında olduğunu, ölçüm yaptırarak yatırım yaptığını, iyiniyetli olduğunu, yıllardır bu hali ile kullanılan taşınmazın yüz ölçümünün gerçekte 8.997 m² olmasının da mümkün olduğunu, miktar fazlalığının Hazineye ait olması gerektiği şeklindeki davanın hukuki olmadığını, Mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimaline karşı davalı iyi niyetli olduğundan gerekirse bedeli mukabilinde dava konusu miktarın davalıya ait olması gerekeceğini zira yapılan yatırım iddia edilen taşınmaz miktarının değerinden kat be kat fazla olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.01.2022 tarihli ve 2018/202 Esas, 2022/18 Karar sayılı kararıyla;hava fotoğraflarının incelenmesi sonucu düzenlenen 18.05.2021 havale tarihli bilirkişi raporu ile dava konusu edilen alanın 1992 ile 2010 yılları asaında davalının kullanımının bulunmadığı bununla birlikte davalı tarafça her ne kadar "temliken tescil" talebinde bulunulmuş ise de; temliken tescil talebinde bulunulabilmesi için taşkın yapının kendisi adına kayıtlı olmayan taşınmaz üzerine inşa edilmesi gerektiği, ancak dava konusu taşınmazın halihazırda davalı adına kayıtlı olduğu dikkate alınarak davalı vekilinin talebinin bu aşamada değerlendirilmediği belirtilerek, davanın kabulü ile ... ili,Merkez ilçesi,... köyü, Süzme mevkiinde kain 2114 parsel numaralı taşınmazın 02.08.2019 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yüz ölçümü 1.000 m² olan kısmının tapu kaydının iptali ile aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ;öncelikle davada hak düşürücü sürenin geçtiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın yol tarafıyla ilgili bir çekişme olmadığını, taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi aksi kanaatte ise davalı şirketin iyi niyetli olup mühim yatırım yaptığı için bedel mukabilinde dava konusu yerin davalı şirkete ait olduğu şeklinde karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.09.2022 tarihli ve 2022/933 Esas, 2022/1025 Karar sayılı kararıyla; Hazinenin davasının dayanağı teknik rapora göre çekişmeli taşınmazda tesis kadastrosunda hesap veya sınırlandırma hatası olduğu izlenimi doğmakta olup, davacı Hazinenin çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki yüz ölçümü 9.100 m² ile kayıt yüz ölçümü arasındaki 1.000,00 m²'nin çekişmeli taşınmaza kadastro sırasında uygulanan vergi kaydının miktar fazlası olduğu iddiasıyla eldeki davayı açtığı; davacı Hazinenin tesis kadastrosu sırasında yapılan teknik hatanın düzeltilmesine yönelik açık bir talebi olmadığı gibi bu nitelikte bir davanın açılabilmesi için Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca öncesinde İdareye başvurulmuş olmasının zorunlu olduğu; davanın teknik hatanın düzeltilmesi değil mülkiyet hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak değerlendirilmesi halinde ise çekişmeli taşınmazın sınırında mera, yayla gibi zilyetlikle kazanmaya elverişli taşınmaz bulunmadığından ve bu yönde de bir iddia olmadığından tesis kadastrosunun kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerekeceği, sonuç olarak; davanın ister tesis kadastrosu sırasında yapılan teknik hatanın düzeltilmesi istemli ister mülkiyet iddiasına dayalı açıldığı kabul edilsin açıklanan nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu etmiş oldukları 1.000,00 m²'lik miktar fazlasının 22/a uygulaması yapıldığı esnada kadastronun 12.02.2018 tarihli raporundan anlaşılmış olup teknik raporda 1.000,00 m²'lik kısmın 2114 parselden ifraz edilerek Hazine adına tescili için dava açılması gerektiğinin bildirildiğini, davanın esasının da bu doğrultuda olduğunu, davaya konu taşınmazın tapulama tutanağı ile 8.100,00 m² olarak tespit edildiğini ve tapu maliki davalı tarafından zilyetlik nedeniyle 1.000,00 m²'lik miktar fazlalığının düzeltilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadığını,davalının miktar fazlası olan kısmının zilyetlikle edinebilmesinin de mümkün olmadığını ; yapılan yola terk işleminde tescilli alan olan 8.100,00 m² esas alınmış ve ''genel alan hatalı'' ibaresi not düşülmüş olup 1.000,00 m²' lik kısmın hükmen çözülmesi için ... bu davanın açıldığını,davanın süresinde açıldığını 1.000,00 m²'lik miktar fazlasının 22/a uygulaması yapıldığı esnada kadastronun 12.02.2018 tarihli raporundan anlaşıldığını bunun üzerine de bahsi geçen miktar fazlasının Hazine adına tescili için dava açılması gerektiğinin belirtildiğini ,özetle ve tüm dosya kapsamında yer alan beyanlarını tekrarla dava konusu ettikleri miktar fazlası alanın kayıt malikleri tarafından zilyetlikle kazanımı mümkün olmayıp miktar fazlası olan kısmın hükmen çözülmesinin gerektiğini ,dosyadaki bilirkişi raporunun da miktar fazlalılığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu ileri sürerek, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
Somut olayda, dava konusu 2114 parsel sayılı taşınmazda Kadastro Kanunu'nun 22/a ve 41. madde uygulamalarının olmadığının da anlaşılmasına göre, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 10.03.1983 tarihi ile davanın açıldığı 12.04.2018 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır.
VI. KARAR :
Açıklanan sebeple;
Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.