"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - hisse tashihi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve dahili davalılar vekilleri tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 07.02.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden ..., davalı ... vekili Avukat ..., dahili davalı Hazine vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava konusu 6408 parsel sayılı taşınmazda 120 m2'lik yerin adına tescil edilmesi gerekirken, ... adına, ... adına tescil edilmesi gereken 66,00 m2'lik yerin ise kendisi adına tespit ve tescil edildiğini davalı ...'un bu yeri 09.07.2018 tarihinde ...'ten devraldığını, davacının bu hususun düzeltilmesi için tapuya gittiğini, ancak yanlışlığın düzeltilmesinin davalı tarafından kabul edilmediğini ileri sürerek, dava konusu 6408 parsel sayılı taşınmazdaki 120 m2'lik kısmın adına tescil edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazı 09/07/1998 tarihinde dava dışı ...'den satın aldığını, ...'i daha önce tanımadığını, bu taşınmazı emlakçı vasıtası ile bulduğunu ve satın aldığını, TMK.nın 1023. maddesine göre tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyeti kazandığını, tescilin geçerli bir hukuki sebebe dayandığını, geçerli bir hukuki sebebe dayanılmadığı düşünülse bile talebin zamanaşımına uğradığını, aralıksız ve nizasız olarak taşınmazı 20 yıl kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.12.2020 tarihli ve 2018/384 E., 2020/286 Karar sayılı kararıyla; davalının 09/07/1998 tarihinde tapudaki kayda güvenerek taşınmazdaki payı satın aldığı, bu durumda tapu kaydına ... ilkesi gereğince, ilk tescil yolsuz da olsa, davalı adına satış ile oluşan bu kaydın korunmasının esas olduğu, diğer yandan, satış tarihinden itibaren davalının bugüne kadar taşınmazın tamamını kullandığı, TMK'nın 712. maddesi gereğince 10 yıllık sürenin de geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacı ...'a, ... tarafından 26.02.2018 tarihli, 3665777 sayılı tebliğ konulu evrak ile Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ilamının aksine sehven yanlış tescil yapıldığı, davacıya 18697/11867, ...’e 6833/18697 m2 yerin yazılması gerekirken, 6833/11867 m2'nin yerin davacıya, 18697/11867 m2 yerin davalı ... adına tescil edildiği, düzeltilmesi için tarafların Tapu Müdürlüğüne gelerek muvafakat verilmesi gerektiği yönündeki tebligatla birlikte davacının yapılan hatayı öğrendiğini, davalı ...'ın taşınmazı Mahkeme kararından bir hafta sonra davalı ...’a devrettiği için muvafakat alınamadığından dava açmak zorunda kalındığını, davalı ...'un 1990 yılından beri dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı yapıda oturduğunu, 1998 yılında satın almadan önce de bu taşınmazda oturduğunu, taşınmazın durumunu yakından takip ettiğini, hatta bazı dönemlerde davacıdan yeri satın almak adına taleplerde bulunduğunu, davacının taşınmazın davalık olduğunu bu hali ile satamayacağını belirterek yeri davalıya satmadığını; davalı ...'un, davacı ile yıllardır komşu olduğunu, taşınmazı hile ile satan ...'i ve asıl sahibi olan davacı ...’ı çok iyi tanıdığını, taşınmazla ilgili taraflar arasında husumeti, dava konusu edildiğini ve dava sonunda kime nasıl hisse düştüğünü bilen bir kişi olduğunu; davalının satın almış olduğu hissenin asıl sahibinin Mahkeme ilamıyla sabit olduğu üzere davacı ... olduğu halde, Ümraniye Tapu Müdürlüğünün kabul ettiği üzere sehven hisselerin Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 1994/372 Esas, 1997/863 Karar sayılı ilamının aksine hatalı olarak davalı ... adına tescil edildiğini, tamamen tapudaki bir memurun hatasının, taşınmazın davacının elinden çıkmasına ve yaklaşık 20.000 TL gibi bir mahkeme masrafına katlanmasına neden olduğunu, davalı olan ve asıl kusurlulardan olan Ümraniye Tapu Müdürlüğüne ilişkin bir hüküm kurulmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle, usule aykırı bir şekilde cevaba cevap dilekçesi ile ... ve ...' in davaya dahil edildiklerini, davanın reddi ile sadece müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı bir şekilde "...Vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil eden davalılara verilmesine... " şeklinde hüküm kurulduğunu belirterek, vekalet ücretine yönelik olarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.07.2022 tarihli ve 2021/1066 E., 2022/1105 K. sayılı kararı ile davalı ...'un dava konusu taşınmazda 1990 yılından beri ikamet ettiği, davacı ... ve dahili davalı ...'i tanıdığı, davacı ile davalı ...'nın bayii ... arasındaki dava konusu taşınmaza ilişkin davanın uzun süre devam ettiği, ilamın kesinleşip, ... adına tescil edilmesinden kısa süre sonra davalının payı satın aldığı, bu durumda önceki malik ile davacı arasındaki hukuki ihtilafı bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu, TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanmayacağı, davacının açtığı tapu iptali ve tescil istemli davanın, eylemi birlikte gerçekleştiren davalılar ... ve ... yönünden kabulüne karar verilmesi, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinden adı geçen davalıların birlikte sorumlu tutulması gerekirken, İlk Derece Mahkemesince, davalı ...'un iyiniyetli olduğu kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya, maddi vakıalara uygun görülmediği, öte yandan, somut olayda TMK'nın 712. maddesinin uygulanması olanağının bulunmadığı gerekçesi ile istinaf sebebine göre katılma yoluyla davalı ... vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Dahili davalı ... ise katılma yoluyla temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, müvekkilinin dahili davalı ...'i tanımadığını, taşınmazı emlakçı vasıtası ile iyi niyetli olarak satın aldığını, dosya kapsamında bu hususun aksini ortaya koyan hiçbir delil bulunmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ile dahili davalı ... arasındaki davaya konu taşınmaza ilişkin görülen davayı müvekkilinin takip ettiğine kanaat getirilerek hüküm kurulduğunu, ancak söz konusu kanaatin hatalı olduğunu, olayda tek kusurlunun ... olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, eldeki davanın diğer tarafları ilgilendirmekte olduğunu ve Tapu müdürlüğünün davaya dahil edilmesinin doğru olmadığını, ilk tescil yolsuz olsa da TMK.nın 712. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Dahili davalı ..., davacının kötüniyetli olduğunu, davaya dahil edilmesinin usulsüz olduğunu, herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ve hisse tashihi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî ... zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyi niyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 348/1. maddesi uyarınca, temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, temyiz kanun yoluna başvurma ... bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile vereceği cevap dilekçesi ile temyiz yoluna başvurabilir.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
3. Değerlendirme
1. Her ne kadar dahili davalı ... 18.10.2022 tarihli dilekçesi ile katılma yoluyla temyiz talebinde bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiş ise de, dahili davalı ...'ın diğer davalıların temyiz dilekçelerine karşı, kararı katılma yoluyla temyiz etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi Kararının 03.10.2022 tarihinde adı geçen dahili davalıya tebliğ edildiği, ne var ki dahili davalı ...'ın 18.10.2022 tarihinde kararı temyiz ettiği göz önüne alındığında temyiz dilekçesinin yasal süresinden sonra verildiği açıktır.
2. Davalı ... ve dahili davalı ... Müdürlüğünün temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... ve dahili davalı ... vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dahili davalı ...'in temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının talep hâlinde temyiz eden dahili davalıya iadesine,
2. Davalı ... ve dahili davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 5.153,65 TL bakiye onama harcının temyiz eden ...'dan alınmasına, dahili davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.