Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7686 E. 2023/677 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddia edilen taşınmaz için açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi raporu neticesinde taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmadığının tespit edilmesi ve kararda hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmaması gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalılar adına kayıtlı 733 parsel (yenileme ile 136 ada 3 parsel) sayılı taşınmazın idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığına dair idarece kendilerine tebligat yapılmadığını, uzun yıllardan beri çekişme konusu taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyette bulunduklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.05.2000 tarihli ve 2008/162 E. 2009/100 K. sayılı kararıyla dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro işlemlerinin 02.12.1953 yılında kesinleştiği, davanın ise 3402 sayılı Kanunu'nun 12/3.maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 29.04.2010 tarihli 2010/4143 E. 2010/15036 K. sayılı kararıyla “...Bilindiği üzere, bu nitelikteki bir davanın yürütülebilmesi ve çözüme kavuşturulabilmesi için husumetin tüm kayıt maliklerine yönetilmesi gerekeceği açıktır. Ne var ki; dosyaya gelen çap kayıtlarından çekişme konusu taşınmazın ½ pay sahibi ... ...’in dava tarihi itibariyle ölü olup, başka parsellerde mirasçıları adına intikal işleminin yapıldığı gözetildiğinde; davalı ... dışında başka mirasçılarının bulunduğu ancak onlara davanın yöneltilmemiş olduğu görülmektedir. Diğer taraftan; her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Dava tarihinde haklı olduğu halde davanın devamı sırasında yürürlüğe giren bir yasal düzenleme ve İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca haksız duruma düşenin yargılama giderleri ile sorumlu tutulamayacağı, maktu harçla birlikte aksine diğer tarafın sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği tartışmasızdır. O halde, dava tarihi itibariyle haklılık durumunun açıklığa kavuşturulabilmesi için, yerinde keşif yapılmak suretiyle çekişmeli taşınmazın 28.11.1997 tarih ve 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenecek kıyı kenar çizgisine göre, 3621 sayılı Yasa’nın 4.maddesinde tanımı yapılan kıyıda kalıp kalmadığının saptanması zorunludur." gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece dava konusu taşınmazın başında 30.01.2020 tarihinde icra edilen keşif esnasında araştırma çukurlarının açıldığı, bilirkişi heyetince hazırlanan raporda Mülga Bayındırlık Bakanlığınca çizilen kıyı kenar çizgisi ve keşif sonucu tespit edilen çizginin fen bilirkişisi ve harita mühendisi bilirkişi tarafından gösterildiği, dava konusu alanın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmadığının rapor edildiği, bu haliyle raporun açık ve üst Mahkeme denetimine uygun olduğu, çekişme konusu alanın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 18.01.2019 tarihli jeoloji mühendislerince düzenlenen raporda dava konusu taşınmazın 155.50 m²'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının rapor edildiğini, Bayındırlık İl Müdürlüğünce tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile hükme dayanak teşkil edilen bilirkişi raporunda belirlenen kıyı kenar çizgisinin birbiri ile örtüşmediğini, bu nedenle bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptal ve terkin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. ..., göl ve akarsu kıyılarıyla, ... ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''

3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde; ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.