"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin Almanya’da ikamet etmesi nedeniyle, ortak mirasbırakan ... ...’in ölümü üzerine intikal edecek taşınmaz malların resmi işlemlerinin halledilmesi amacıyla davalıya vekaletname verdiğini, davalının mirasbırakana ait 1592 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 15 numaralı bağımsız bölümlerin intikalini gerçekleştirdikten sonra taşınmazları dayısının torunu olan ...’e bedelsiz olarak devrettiğini, ...’in ise daha sonra davalıya devrettiğini, bu hususta müvekkiline bilgi verilmediği gibi herhangi bir ödeme de yapılmadığını, davalının alım gücünün bulunmadığını, taşınmazların kira gelirlerini de en başından beri müstakilen tahsil ettiğini, müvekkilinin bu durumdan annesi ...’ın ölümü üzerine Türkiye’ye geldiğinde haberdar olduğunu ileri sürerek, 1592 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 15 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile miras payı oranında davacı adına tescilini, bu mümkün olmazsa söz konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle tespit edilecek gerçek değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, 6557 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki 8 ve 10 numaralı bağımsız bölümler yönünden ise belirlenecek satış bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, mirasçı ...’in ölümü üzerine ... mirasçılarının açtığı davada davaya konu taşınmazların satışı ile ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, ancak tarafların satıştan önce anlaşarak 6557 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki 8 numaralı bağımsız bölüm ile 13.000,00 TL’yi ... mirasçılarına ¼ miras payına karşılık verdiğini, 12 parseldeki taşınmazlarda diğer mirasçıların payının kalmadığını, davacının 2002 yılında Almanya’dan ev alacağını söyleyerek miras payı karşılığında müvekkilinden ve annesinden para talep ettiğini, mirasbırakan öldüğünde hesabında bulunan 100.000 ...’ın anneleri ... hesabına aktarılarak 119.000 ...’a yükseltildiğini ve davacıya havale edildiğini, bu tutarın 25.000 ...’ının davacının miras payının karşılığı olduğunu, kalanının ise davalı ve annesine ait olduğunu, nitekim ortaklığın giderilmesi davasında mirasbırakana ait taşınmazların toplam değerinin 340.000 TL olarak belirlendiğini, bu nedenle davacının miras alacağının kalmadığını, müvekkilinin kendisine verilen vekalete dayanarak davaya konu diğer taşınmazlardaki davacı payını sattığını, müvekkilinin iki taksi çalıştırarak sattığını ve annesine baktığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02/07/2019 tarihli ve 2017/581 E. 2019/314 K. sayılı kararıyla; davalının satış bedelinin ödendiğini kanıtlayamadığı, cevap dilekçesindeki ödeme savunmasının davalı tarafından yapılan bir ödemeye ilişkin olmadığı, bu paranın mirasbırakandan kalan para olduğu, bu paranın miras hissesine karşılık gönderildiğinin sabit olmadığı, satış bedellerinin düşük olduğu, ara malike yapılan devirlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 1 ve 15 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının ¼ payının iptali ile davacı adına tesciline, 8 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin dava tarihindeki değerleri olan sırasıyla 42.500 TL ve 40.000 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın vefatı üzerine hesabındaki 315.684,15 ...’ın tüm mirasçılarına payları oranında intikal ettiğini, davacının payının da annesinin hesabına geçtiğini, 2001 yılında davacının Almanya’da ev yapacağını söyleyerek miras paylarını istemesi üzerine hissesine düşen 78.921,03 ...’ı da içerecek şekilde 129.000 ...’ın davacıya gönderildiğini, davacının gayrimenkullerdeki payının 50.000 ... etmeyeceği hesaplandığından davacının 10.000 ...’ı annesinin hesabına iade ettiğini, ortaklığın giderilmesi davasında alınan bilirkişi raporuna göre de taşınmaz bedellerinin çok daha düşük olduğunu, ... mirasçılarına yapılan ödeme ve mahkeme masraflarını davalının karşıladığını, 8 numaralı bağımsız bölüm yönünden yapılan devrin satış, paylaştırma amaçlı olduğunu, vekaletnameye dayalı olarak yapılan işlemlerin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10/12/2021 tarihli ve 2019/1771 E. 2021/2332 K. sayılı kararıyla; davacının intikal işlemlerinin yapılması amacıyla vekalet verdiği, vekâletnamede her ne kadar satış yetkisi verilmiş ise de vekâletnamenin verildiği tarih dikkate alındığında intikal işlemlerinin yapılması amacıyla verildiği iddiasının desteklendiği, davacıya bedel ödendiği kanıtlanamadığı gibi akitte gösterilen değerler ile temlik tarihindeki gerçek değerler arasında fark bulunduğu, davalı vekil tarafından talimata uygun hareket edilmediği, hesap verme yükümlülüğünün yerine getirilmediği, savunma içeriğinin dahi temliklerin gerçek birer satış olmadığı sonucuna götürdüğü, davacının hesabına, tarafların dava dışı anneleri tarafından havale edilen bedelin, davalının vekaleten yaptığı temliklerin karşılığı olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki davacının, muris babasının banka hesabında bulunan paralarda da miras payı bulunduğu ve davalının da bu paradan kendi payını aldığının bizzat davalı tarafından kabul edildiği, bu nedenle davalının, davacıya para ödenmek suretiyle miras payının verildiğine dair savunmasına itibar edilemeyeceği, davalı tarafından vekâletnamenin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlamıştır.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. Maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
3.2.2. TMK 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür", HMK 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir" düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/3.2.) no.lu paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (III) ve (IV/3.) no.lu paragraflarda gösterilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 7.316,56- TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.