"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/363 E., 2022/495 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... köyü dava konusu 980 ada 25 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucu davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ancak taşınmazın mirasbırakan babası tarafından kendisine bağışlandığını, 100 yılı aşkın süredir taşınmaza malik olunduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.10.2013 tarihli ve 2013/10274 Esas, 2013/9750 Karar sayılı kararı ile; ihtilafın Hazine tapusunun oluştuğu 1961 tarihinden geriye doğru 20 yıllık zilyetlik süresinin davacı taraf yararına oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı, eksik inceleme yapıldığına değinilerek öncelikle davacı tarafa tanık ve varsa diğer delillerini bildirmesi için süre verilmesi, dayandığı vergi kaydındaki kayıt maliki ... oğlu... ile irs ilişkisi bulunup bulunmadığının sorulması ve bu hususun nüfus kayıtları getirtilerek araştırılması, ondan sonra taraf tanıkları ve yerel bilirkişilerin katılımı ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, davacının dayandığı vergi kaydının zemine uygulanması, 1961 yılından önce dava konusu taşınmaz üzerinde davacı ve bayilerinin 20 yıla ulaşan, aralıksız, çekişmesiz, malik sıfatıyla ve ekonomik amaca uygun zilyetliklerinin bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.11.2020 tarihli ve 2017/2515 Esas, 2020/5915 Karar sayılı kararı ile; keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişinin davacının ve öncesinde babasının taşınmaz üzerinde zilyetliğini doğrulamış olduğu, davacı tanıklarının da benzer yönde beyanda bulundukları, ayrıca belirtmelik tutanağında çekişmeli taşınmazla ilgili davacının dedesi ...’in vergi kaydının bulunmadığı ancak taşınmaz üzerinde 20 yılı aşkın zilyetliğinin bulunduğunun belirtildiği, ziraatçi bilirkişi raporu ile de taşınmazın uzun yıllardır tarım arazisi olarak kullanıldığı ve çevresini de tarım arazilerinin oluşturduğunun belirtilmiş olması karşısında, dava konusu taşınmaz üzerinde davacı yararına, zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiğinin ispat edildiğine değinilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteği ise Dairece reddedilmiştir.
3. Mahkemenin 01.09.2022 tarihli ve 2022/363 Esas, 2022/495 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yeterli araştırma yapılmadığını, davacı ve mirasbırakanlarının zilyetlik süresinin başlaması gereken tarihi ispatlayamadıklarını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kadastro çalışmaları sonucu, ... köyü, dava konusu 980 ada 25 parsel (yeni 1621 ada 8 parsel) sayılı taşınmazın tapu kaydı nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.