"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 21.01.2019 tarihli ve 2014/245 Esas, 2019/29 Karar sayılı kararın bozulmasına ilişkin Dairemizin 07.04.2022 tarihli ve 2021/4360 Esas, 2022/2873 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde müdahil davacı Hazine vekili ile davalı ... mirasçıları vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... kişiliğini temsilen köy muhtarı ...... vekili dava dilekçesinde özetle; ..... ismi ile bilinen ve içerisinden çıkan su ile köy arazilerinin sulandığı, köye ait taşınmazın bir bölümünün, kadastro sırasında davalı adına tespit ve tescil edilen dava konusu 107 ada 113 parsel sayılı taşınmaz içerisine dahil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile köye ait tepelik kısmın müvekkil köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II.CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından 1978 yılında dava dışı .....’den satın alındığını ve o tarihten tespit tarihine kadar nizasız ve fasılasız şekilde kullanıldığını, geçmiş dönemlerde buradan çıkan suyun köy yararına kullanılmasının hiçbir şekilde engellenmediğini, hatta kullanılmasına yardımcı dahi olunduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MÜDAHALE
Hazine vekili müdahale dilekçesinde özetle; Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin, dava konusu taşınmazın 5-6 yıl önce davalı tarafından kullanılmaya başlandığını beyan ettiklerini, davacı ... kişiliğinin de taşınmazda zilyetliğinin bulunmadığının anlaşıldığını ileri sürürek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın 3402 sayılı Yasa’nın 18. maddesi uyarınca Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
IV.MAHKEME KARARI
Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.10.2010 tarihli, 2006/403 Esas, 2010/1326 Karar sayılı kararıyla; eldeki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın 3.000,00 TL değer gösterilerek açıldığı ancak mahallinde yapılan keşif sonrası aldırılan bilirkişi raporlarından, taşınmazın dava tarihindeki gerçek değerinin 8.667,45 TL olduğu gerekçesiyle; Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Sivas Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Görevsizlik kararı üzerine, Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 27.09.2011 tarihli, 2011/24 Esas, 2011/505 Karar sayılı kararıyla; davanın tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (113/A) ve (113/C) ile gösterilen bölümlerinde davalı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı, (113/B) ile gösterilen bölümün ise, tarihi nitelik ve özellik taşıyan, taş ve kül ile yığılmış balık sırtı şeklinde oluşmuş, içinden mezar ve küp parçası denilen eskiden kalma eşyaların çıktığı bir yer olduğu, hüyük niteliğinde, tarihi özellikte, evvelinde tepe şeklinde olan bu yerin, davalı tarafından iş makinası ile düzeltilerek tepenin sınırındaki tarlasına katıldığı, bu yerde davalı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşulları oluşmadığı gibi bu yerin tarihi nitelikteki bölümünün zaten özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle;
Dava konusu 107 ada 113 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile teknik bilirkişilerin 30.07.2009 tarihli raporu ekindeki krokide (113/A) ile gösterilen 4.305,97 metrekare ve (113/C) ile gösterilen 1.550,42 metrekare yüzölçümündeki bölümünün davalı ... adına tapuya tesciline, aynı krokide (113/B) ile gösterilen 1.569,25 metrekare yüz ölçümdeki bölümün hüyük yeri niteliği ile müdahil davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili, müdahil davacı Hazine vekili ile davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. İlk Bozma Kararı
Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.02.2014 tarihli, 2013/3474 Esas, 2014/2025 Karar sayılı kararıyla; “Dava konusu taşınmazın belgesizden davalı adına tespit ve tescil edildiği, mahallinde yapılan keşifte aynı köyden dinlenen davacı tanıklarının, dava konusu yerin bir kül tepe olduğunu, bu yerden mezar dahi çıktığını, define arayanların bu yeri zaman zaman kaçak olarak kazdıklarını, bu yerin kadastrodan önce hiç kullanılmadığını, kadastrodan sonra davalının kepçe ile burayı düzeltip taşlarını temizleyerek birkaç seneden beri yonca ve yulaf ekerek kullanmakta olduğunu söyledikleri, davalı tanıklarının ise nizalı yerin balık sırtı şeklinde tepe halinde olduğunu, yükselti şeklinde Höyük Tepesi denildiğini, 3-5 sene önce buranın düzeltildiğini açıkladıkları, uyuşmazlığın, kadastro çalışmaları sırasında tarla niteliğiyle tespit ve tescil edilen taşınmazın bir kısmının, eski mezar kalıntıları bulunan höyük niteliğinde olup olmadığı, bir kısmından da kendiliğinden kaynayarak akan doğal su kaynaklarının bulunup bulunmadığı ve bu nitelikteki yerlerin özel mülkiyete konu olup olmayacağı hususunda olduğu, bilindiği üzere birinci ve ikinci derecedeki arkeolojik sit alanları ve tarihi mezarların bulunduğu yer ve koruma alanlarının zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı ve bu nitelikteki yerler için Hazinenin her zaman iptal ve tescil davası açabileceğinin kuşkusuz olduğu, bundan ayrı doğal su kaynaklarının dahi özel mülkiyete konu olamayacağının tartışmasız olduğu, ne var ki; Mahkemece bu hususta yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye, taraflar arasındaki uyuşmazlıkları sona erdirmeye elverişli olmadığı, asli müdahil Hazine adına iptal ve tesciline karar verilen yerin, birinci ve ikinci derecede arkeolojik sit alanında kalıp kalmadığının uzman bilirkişi raporuyla belirlenmediği, ayrıca Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan bu konuda bir görüş alınmadığı ve varsa bu yerle ilgili haritanın getirtilmediği, ayrıca, davacı ... kişiliğinin iddiası nedeniyle nizalı yerde kendiliğinden çıkan ve umuma ait olan bir su kaynağı bulunup bulunmadığının uzman bilirkişi raporuyla araştırılmadığı ve belirlenmediği belirtilerek, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna ait herhangi bir tespit, harita ve kroki ve bununla ilgili bir kararın bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa Koruma Kurulu Kararı ve dayanağı haritanın merciinden getirtilmesi, yoksa işin uzmanı arkeolog bir bilirkişi ile söz konusu taşınmazın içerisindeki höyük ve tarihi mezarlar ile koruma alanlarının saptanması, ayrıca, taşınmazın içerisinden doğal olarak çıkan ve kadimden beri köy halkı tarafından kullanıldığı iddia edilen su kaynağıyla ilgili olarak işin uzmanı bilirkişi de refakate alınarak mahallinde keşif yapılması, tarafların varsa tanıklarının keşif mahallinde yöntemine uygun olarak çağrılarak dinlenilmesi, ayrıca Kaymakamlık aracılığıyla komşu köylerden belirlenecek en az üç yerel bilirkişinin keşif sırasında hazır edilerek bu yerde kadim ve doğal su kaynağı bulunup bulunmadığının ve kullanım biçiminin belirlenmesi, tüm bu bilgi ve belirlemelerin keşfi izlemeye, infazı sağlamaya elverişli tapu fen memuru yetki ve yeteneğini haiz teknik bilirkişiyle düzenlettirilecek ölçekli kroki ve rapora yansıttırılması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.01.2019 tarihli, 2014/245 Esas, 2019/29 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sivas Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü tarafından, 25.02.2015 tarihli, 1963 no.lu kararı ile 1. Derece Arkeolojik Sit alanı olarak belirlenen, Ova Höyüğü'nün yer aldığı parsellerden olduğunun anlaşıldığı, söz konusu kurul kararı, keşif mahallinde yapılan gözlemler ve arkeolog bilirkişinin 21.11.2018 tarihli raporundan, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi raporunda (113/B) ile gösterilen bölümünün, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6. maddesinin (d) bendinde belirtilen höyük tanımına uyduğu, bu nedenle korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları vasfını haiz olduğu, (113/C) ile gösterilen bölüm yönüyle, jeoloji mühendisi bilirkişinin 31.10.2018 tarihli raporundan, taşınmazın batı sınırından çıkan kaynağın debisinin 0,20 lt/sn olduğu, bu suyun debisinin mevsimsel yağışlara bağlı olup, genel sulama amacı ile kullanılacak miktarda olmadığı, suyun çıktığı yerin sonradan yapılan kazı ile tahrip edilerek kısmen değiştirildiği, bu kaynak, sulama faaliyetinde kullanılamayacak debiye sahip olsa bile bu durumun dava konusu yerde su kaynağı olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği, keşif mahallinde dinlenilen tanıkların da dava konusu yapılan yerin kadimden beri su kaynağı olduğu ve çevre tarlaların buradan çıkan su ile sulandığı şeklinde beyanda bulunduklarının anlaşıldığı, bu haliyle (113/B) ve (113/C) ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin özel mülkiyete konu yerlerden olmadığının anlaşıldığı, (113/A) ile gösterilen bölümün ise gerek dosyaya sunulan bilirkişi raporları, gerekse dinlenilen tanık beyanlarına göre, özel mülkiyete konu yerlerden olduğu ve taşınmazda davalı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, davacı ... lehine dava konusu taşınmaz bölümlerinde zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle;
Davacı ... kişiliğinin davasının reddine, asli müdahil Hazinenin davasının kabulüne, dava konusu 107 ada 113 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, teknik bilirkişinin 17.10.2018 tarihli raporu ekindeki krokide (113/A) ile gösterilen 4.305,97 metrekare yüzölçümdeki bölümün davalı ... adına tapuya tesciline, aynı rapora ekli krokide (113/B) ile gösterilen 1.569,22 metrekare ve (113/C) ile gösterilen 1.550.49 metrekare yüzölçümündeki bölümlerin müdahil davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde müdahil davacı Hazine vekili ile yargılama sırasında vefat eden davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Karar, Dairemizin 07.04.2022 tarihli, 2021/4360 Esas, 2022/2873 Karar sayılı kararıyla; “dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (113/A) ile gösterilen bölümü yönüyle, temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, (113/B) ile gösterilen bölümü yönüyle, taşınmaz bölümü içerisinde 1. derecede arkeolojik sit alanı bulunduğu anlaşılmasına rağmen, kültür varlıkları müdürlüğü tarafından gönderilen krokinin uygulanmadığı görülmekle, “Höyük” olarak belirtilen kültür varlığının taşınmazın ne kadarını kapsadığının, Kültür Varlığı Müdürlüğünün krokisi ile taşınmazların kadastro paftası çakıştırılmak suretiyle belirlenmesi, sınırlarının ne şekilde oluştuğu belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi, (113/C) ile gösterilen bölüm yönünden ise, taşınmaz içerisinde bulunan su kaynağının genel su niteliğinde bulunmadığı, taşınmazda davalının zilyetliğini kaldıran bir hususun da bulunmadığı nazara alındığında, bu bölüm yönüyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsizliğine” değinilmek suretiyle bozulmuştur.
VI. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Dairemizin bozma kararına karşı süresi içerisinde müdahil davacı Hazine vekili ile yargılama sırasında vefat eden davalı ... mirasçıları vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri
2.1. Müdahil davacı Hazine vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olmakla, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, arkeolog bilirkişiden aldırılan raporda, taşınmaz içerisinde Roma ve Ortaçağ dönemlerine ait olması muhtemel çanak çömlek parçalarının bulunduğunun bildirildiğini, dava konusu taşınmazın 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığının sabit olduğunu, öte yandan yararı kamuya ait olan suların kimsenin mülkiyetinde bulunmadığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, dava konusu taşınmazdan çıkan su kaynağından dava dışı tarlaların da sulandığını beyan ettiğini, bu durumda Mahkemece davanın tümden kabulü ile taşınmazın tamamının Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, Yargıtay bozma kararında aleyhlerine olan kısımların kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
2.2. Yargılama sırasında vefat eden davalı ... mirasçıları vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazda Hüyük veya tarihi bir alan bulunmadığını, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (113/B) harfi ile gösterilen bölümünün, taşınmazın kalan kısmınından bir miktar yüksek olma sebebinin, taşınmazın harman yeri olarak kullanılması ve toplanan yonca ve benzeri ürünlerin ıslanmaması ve dağılmaması için alanın yüksek tutulmasından kaynaklandığını, dava konusu taşınmazın tamamında müvekkilleri lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğunu, dosya kapsamına göre davacı tarafın davasını kanıtlayamadığını, Mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, Yargıtay bozma kararında aleyhlerine olan kısımların kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.2. 2863 sayılı Kanun'un 11/1. maddesi; “Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.) Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Kadastro sonucunda Sivas ili, Merkez ilçesi, ..... köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 113 parsel sayılı 7.426,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dosya içeriğine, Mahkemece kararında belirtilip, Yargıtayca benimsenen gerekçelere, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan 17.10.2018 tarihli teknik bilirkişi raporu ekindeki krokide (113/A) ve (113/C) ile gösterilen bölümlerinde davalı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşılmasına göre, müdahil davacı Hazine vekili ile yargılama sırasında vefat eden davalı ... mirasçıları vekilinin sair karar düzeltme nedenleri yerinde değildir. Ancak, Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.02.2014 tarihli, 2013/3474 Esas, 2014/2025 Karar sayılı kararında değinilen hususlar yönüyle araştırma yapılmış, Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden gelen 13.10.2014 havale tarihli yazı cevabında; dava konusu 107 ada 113 parsel sayılı taşınmaz üzerinde Müdürlük uzmanlarınca inceleme yapıldığı, taşınmazın batısında kalan yükselti alanın, 2863 sayılı Kanun kapsamında kalabilecek höyük yerleşmesi olduğunun tespit edildiği, ancak bu höyüğün 2863 sayılı Kanun gereğince tescile değer nitelikte olup olmadığına karar verilebilmesi için kurul tarafından toplantı yapılacağı ve sonucundan Mahkemenin bilgilendirileceğinin belirtildiği; Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden gelen 11.03.2015 havale tarihli yazı cevabında ise; Kurul tarafından 25.02.2015 tarihinde, dava konusu 107 ada 113 parsel sayılı taşınmaz ile taşınmazın sınırında bulunan dava dışı bir kısım taşınmazlar üzerinde tespit edilen Ova Höyüğü’nün tescilinin değerlendirilmesine ilişkin toplantı yapıldığı, bu höyüğün 2863 sayılı Kanun’un 6. maddesinde belirtilen yerlerden olması nedeniyle I. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmesine, I. Derece arkeolojik sit sınırının karar ekinde bulunan 1/25.000 ölçekli haritada işaretlendiği şekilde belirlenmesine, hazırlanan sit fişinin onaylanmasına karar verildiği belirtildiği halde, Mahkemece iki arkeolog bilirkişi ile teknik bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, sit alanı haritaları ile taşınmazın kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek çakıştırılması suretiyle, dava konusu taşınmazın hangi bölümünün 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde gösteren, denetime elverişli rapor aldırılmamıştır.
Doğru sonuca ulaşabilmek için; Mahkemece dava konusu taşınmazın başında iki arkeolog bilirkişi ve bir teknik bilirkişiden oluşan kurul aracılığı ile yeniden keşif yapılmalı, sit haritaları ile taşınmazın kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek çakıştırılmalı, bilirkişilerden dava konusu taşınmazın 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kalıp kalmadığı, kalıyor ise hangi bölümlerinin kaldığına dair ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmalı, bundan sonra 2863 sayılı Kanun’un 11. maddesinin 5663 sayılı Yasa ile değişik 2. cümlesi uyarınca, 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının zilyetlikle iktisap edilemeyeceği göz önünde bulundurularak hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeksizin, dava konusu taşınmazın hangi bölüm/bölümlerinin 1. derece sit alanında kaldığı kesin olarak belirlenmeden, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmesi gerektiği halde, maddi hataya dayalı olarak, kararın (V/5.) paragrafında açıklanan nedenle bozulmuş olduğu anlaşıldığından, müdahil davacı Hazine vekili ile yargılama sırasında vefat eden davalı ... mirasçıları vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
VII. SONUÇ
Açıklanan nedenle, müdahil davacı Hazine vekili ile yargılama sırasında vefat eden davalı ... mirasçıları vekilinin karar düzeltme isteminin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 440. maddesi uyarınca kabulü ile Dairemizin 07.04.2022 tarihli, 2021/4360 Esas, 2022/2873 Karar sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, hükmün 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince az yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair karar düzeltme isteminin reddine, peşin alınan harcın talep halinde karar düzeltme isteminde bulunana iadesine, 08.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.