"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/92 E. 2022/302 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul - Kısmen Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vasisi ...; 347 ada 9 ve 22 parsel, 354 ada 9 parsel, 357 ada 9, 10 ve 11 parsel, 386 ada 75 parsel, 393 ada 6 parsel, 422 ada 36 parsel, 423 ada 16 ve 17 parsel, 424 ada 2 ve 3 parsel, 425 ada 1, 9, 20, 29, 30, 34 ve 36 parsel ile 15 ada 1410 parsel sayılı taşınmazların ortak mirasbırakan ...’tan intikal ettiğini, ancak davalıların hatalı beyanları ile kadastro sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; 347 ada 9 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’nın kendi kazancı ile satın aldığını, bu taşınmazın terekeye dahil taşınmazlardan olmadığını, 15 ada 1410 parsel sayılı taşınmazın da davalılar tarafından üçüncü kişiden bedeli karşılığında satın alındığını, davalı ...’un taşınmazların kayıt maliki olmadığını ve taşınmazlar üzerindeki tüm yapıların davalılar tarafından inşa edildiğini, davacı tarafın mülkiyet iddialarının yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.11.2014 tarihli ve 2012/626 E. 2014/732 K. sayılı kararıyla; dava konusu 347 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın feragat nedeniyle; 15 ada 1410 parsel sayılı taşınmaz yönünden esastan; davalı ...'a karşı açılan davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine; 347 ada 22, 354 ada 9, 357 ada 9, 10 ve11, 386 ada 75, 393 ada 6, 422 ada 36, 423 ada 16 ve 17, 424 ada 2 ve 3, 425 ada 1, 9, 20, 29, 30, 34 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise kök mirasbırakandan kaldığı, davacının da miras hakkı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu kayıtlarının davacının miras payı oranında iptali ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.06.2016 tarihli ve 2015/1781 E. 2016/6219 K. sayılı kararıyla; "...dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre 347 ada 9 ve 22, 254 ada 9, 257 ada 9, 10, 11, 386 ada 75, 393 ada 6, 422 ada 36, 423 ada 16, 17, 424 ada 2, 3, 425 ada 1, 9, 20, 29, 30, 34 ve 36 parsel sayılı taşınmazlara yönelik yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle bu taşınmazlar yönünden usul ve yasaya uygun olan hükmün Onanmasına...15 ada 1410 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı taraf bu taşınmaz yönünden davayı atiye bırakmış, davalı tarafın bu talebi kabul etmemesi üzerine Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'da davanın atiye bırakılması şeklinde bir müessese bulunmamaktadır. Davanın atiye bırakılması talebi davanın geri alınması anlamına gelmektedir. 6100 sayılı HMK'nın 123 üncü maddesi uyarınca davanın geri alınması ancak karşı tarafın kabulü ile mümkündür. Somut olayda davacı taraf 17.11.2014 tarihli duruşmada bu taşınmaz yönünden davayı atiye bırakmak (geri almak) istediğini bildirmiş ancak davalı taraf bu talebe açıkça karşı durduğu gibi taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden harcı tamamlamak istediğini bildirdiği halde Mahkemece harç tamamlattırılmaksızın yargılamaya devam edilerek davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca; davanın geri alınması talebini kabul etmeyen davalılara çekişmeli taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden davacının dava konusu ettiği miras payı oranında harç tamamlattırılarak yargılamaya devam edilip bir karar verilmesi ve oluşacak sonuca göre taşınmazın belirlenen ve tamamlatılan harç değeri üzerinden davalı taraf lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu...Davalı ...'un temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğine, davalı ... yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğine ve davanın ret sebebi ayrı olduğuna göre davalı ... lehine ayrıca vekalet ücreti takdiri gerekirken bu hususta hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.10.2017 tarihli ve 2017/4845 E. 2017/6275 K. sayılı kararıyla; "...dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekilinin sair karar düzeltme itirazları yerinde değildir. Ancak; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2 nci maddesi uyarınca, taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın veya kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği hükme bağlanmıştır. 425 ada 1 parsel sayılı taşınmaz betonerme bina ve bahçesi niteliğiyle tespit gördüğüne göre üzerindeki evin kadastrodan önce yapıldığı kuşkusuz olup davalılardan ..., bu evin mirasbırakandan kalmayıp kendisi tarafından bizzat yaptırıldığını savunduğu halde Mahkemece bu yön üzerinde durulmamıştır. Hal böyle olunca; Mahkemece, taşınmaz üzerinde bulunan evin kim ya da kimler tarafından yapıldığının tereddütsüz olarak belirlenmesi, mirasbırakandan kalmadığının ve davalı tarafça yapıldığının anlaşılması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2 nci maddesi gereği tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine dair hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu yönün göz ardı edilmesi isabetsiz olduğu..." gerekçesiyle dava konusu 425 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden verilen onama kararının kaldırılmasına, anılan parsele yönelik kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2018 tarihli ve 2017/471 E. 2018/613 K. sayılı kararıyla; dava konusu 15 ada 1410 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiş, diğer dava konusu 347 ada 22, 354 ada 9, 357 ada 9, 10 ve 11, 386 ada 75, 393 ada 6, 422 ada 36, 423 ada 16 ve 17, 424 ada 2 ve 3, 425 ada 1, 9, 20, 29, 30, 34 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar yönünden taşınmazların kök mirasbırakandan kaldığı, davacının da miras hakkı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu kayıtlarının davacının miras payı oranında iptali ve davacı adına tesciline; 425 ada 1 parsel yönünden “bu taşınmaz üzerinde bulunan betornarme binanın ... oğlu ...’a aittir” şeklinde tapu kütüğünün beyanlar hanesine muhdesat şerhi yazılmasına, 347 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ... yönünden açılan davanın ise husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
D. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 20.12.2021 tarihli ve 2021/3811 E. 2021/8038 K. sayılı kararıyla; "...Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin işin esasına yönelik yerinde bulunmayan diğer temyiz itirazlarının reddine. Ne var ki, yargılama sırasında dava değerinin yöntemine göre belirlendiğini ve buna göre yargılama giderlerine hükmedildiğini söyleme olanağı yoktur. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16 ncı maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Davaya konu taşınmazın değerinin tespitinde çeşitli metodların uygulanması yerine taşınmazın serbest piyasadaki alım satım değerinin nazara alınması gerekir. Mahkemece, dava değeri bu şekilde usulüne uygun olarak hazırlanmış ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile belirlendikten sonra eksik peşin harç bulunduğunun anlaşılması halinde tamamlattırılması, bundan sonra, yapılan yargılama neticesinde kabul ve reddedilen dava değeri nazara alınarak 6100 sayılı HMK’nın 326 ncı maddesi de gözetilmek suretiyle taraflar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunması halinde bu husus da gözden kaçırılmayarak her bir davalının vekalet ücreti ve harçtan hangi miktarlarla sorumlu olduğu açıkça belirtilerek hüküm kurulması gerekirken bu hususlar gözden kaçırılarak denetime elverişli olmayan şekilde yargılama giderlerine ilişkin hüküm kurulması isabetsizdir. Öte yandan, davaya konu olup daha sonra tefrik edilen 15 ada 1410 parsel sayılı taşınmaz yönünden yatırılan peşin harcın tefrik edilen dosyada nazara alınması gerekirken eldeki dosyada ele alınması da doğru bulunmamıştır. Ayrıca, bu kez yapılan temyiz incelemesinde davalı ...’a ait vekaletnamenin dosyada bulunmadığı anlaşılmakla adı geçen davalı tarafından davalılar vekiline verilmiş vekaletname var ise ibrazının sağlanması, aksi halde taraf teşkilinin de yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu 347 ada 22, 354 ada 9, 357 ada 9, 10 ve 11, 386 ada 75, 393 ada 6, 422 ada 36, 423 ada 16 ve 17, 424 ada 2 ve 3, 425 ada 1, 9, 20, 29, 30, 34 ve 36 parsel sayılı taşınmazların kök mirasbırakandan kaldığı, davacının da miras hakkı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescile; 425 ada 1 parsel yönünden “bu taşınmaz üzerinde bulunan betornarme binanın ... oğlu ...’a aittir” şeklinde tapu kütüğünün beyanlar hanesine muhdesat şerhi yazılmasına; 347 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise feragat nedeniyle davanın reddine, davalı ... yönünden açılan davanın ise husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul kapsamına alınan dava konusu taşınmazların kök mirasbırakan tarafından davalılara kayıtsız şartsız hibe edildiğini ve 30 yılı aşkın zamandır taşınmazların davalıların zilyetliğinde olduğunu, kadastro tespitlerinin hatalı olmadığını, dava konusu taşınmazların değerlerinin usulüne uygun belirlenmediğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de fazla hesaplandığını, kabul-red oranına göre hesaplama yapılmışsa da oranın ne olduğunun belirtilmediğini, ayrıca her bir davalı yönünden vekalet ücretine ayrı ayrı hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Hemen belirtilmelidir ki; temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Ne var ki, Mahkemece, önceki kararında kabul kapsamına alınan taşınmazlar yönünden davacı lehine 3.550,96 TL vekalet ücretinin davalı ... dışındaki diğer davalılardan tahsiline karar verildiği, bu kararın davacı tarafından temyiz edilmediği, dolayısıyla davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek ve her bir davalının vekalet ücretinden hangi miktarlarla sorumlu olduğu açıkça belirtilerek hüküm kurulması gerekirken anılan husular göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalılar vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile; hükmün 12. bendinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine 12. bent olarak; "Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden 3.550,96 TL vekalet ücretinin 1.176,92 TL'sinin davalı ...'den, 1.242,84 TL'sinin davalı ...'ten, 1.081,39 TL'sinin davalı ...'den, 49,81 TL'sinin ise müştereken ve müteselsilen davalılar Fatma, Ali ve Nuriye'den alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.