Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7832 E. 2023/621 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında çocuklarına yaptığı taşınmaz satışlarının muris muvazaası olup olmadığı, tapu iptali ve tescilinin gerektiği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı mirasçının, taşınmaz satışlarının mirasbırakan tarafından mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispatlayamaması, davalıların ise taşınmazları bedelini ödeyerek edindiklerini kanıtlamaları ve mahkemenin eski parsel numaraları üzerinden hüküm kurması ve davalılar yönünden tapu iptali ve tescile hükmetmesi gibi usuli hatalar nedeniyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen Kabul - Kısmen Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istemli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 07.02.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat ... Karaca geldiler, davetiye tebliğine rağmen davacı ... vekili gelmedi, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacı, davalılar ile ortak mirasbırakan anneleri ... ...’ın 1293 ve 2306 parsel sayılı taşınmazlardaki 7/28’er paylarının tamamının davalı ... ; 1725, 1728, 1730, 1731 ile 1732 parsel sayılı taşınmazlardaki 7/28’er paylarının tamamının ise diğer davalı ... tarafından temellük edildiğini, satışların mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tasarrufun saklı payına isabet eden kısmının iptalini 16.09.2010 tarihli dilekçesi ile taşınmazların davalılara satışında miras payına isabet eden 1/7 payın iptaline karar verilmesini, 16.06.2014 tarihli dilekçesi ile çekişme konusu 2306 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 22 numaralı bağımsız bölümün mirasbırakanın 7/28 payına karşılık davalı ...’e verildiğini belirtip, söz konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptalini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı, çekişme konusu taşınmazların davalılara temlikine ilişkin işlemlerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, asıl dosyada verilen bozma kararı gereğince bu davayı açma zaruretinin doğduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının mahfuz haklarına isabet eden kısmının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar, taşınmazların satış bedelini mirasbırakana ödediklerini, mirasbırakanın yıllarca davacıya maddi yardımda bulunduğunu belirtip, asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 11.12.2015 tarihli ve 2009/849 Esas, 2015/729 Karar sayılı kararıyla; 1730 parsel sayılı taşınmazın davacı, 1731 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı ... adına kayıtlı olduğu, 2306 ile 1728 parsel sayılı taşınmazlar yönünden muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, 1293, 1725 ile 1732 parsel sayılı taşınmazlar bakımından ise temliklerin muvazaalı olduğunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle iptal-tescile karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 29.05.2019 tarihli ve 2016/9558 Esas, 2019/3454 Karar sayılı kararıyla, "... davacının dava dilekçesinde ve aşamalarda tescil talebinde bulunmadığı, sadece tapu kaydının iptalini istediği, Mahkemece talep aşılarak tapu kayıtlarının iptaliyle tescile karar verildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, öncelikle davacıya tescil davası açması için önel verilmesi açtığı taktirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra işin esası yönünden bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 30.06.2022 tarihli ve 2019/737 Esas, 2022/302 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabul kısmen reddi ile davalı ... yönünden 2306 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davanın reddine, 1293 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın kabulüne, davalı ... yönünden 1728-1730 ve 1731 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin taleplerin reddine, 1725 ve 1732 parsellere yönelik davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, tüm deliller ile tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin açık olduğunu, zira; ortada bir muris muvazaasının söz konusu olmadığını, Mahkemece delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü, tarafların kardeşleri olan tanıklar dahil olmak üzere tüm tanık beyanlarının görmezden gelinerek yanlış karar verildiğini, davacının muvazaa iddialarını ispatlayamadığını, davalıların tüm taşınmazlardaki hisseleri bedellerini ödeyerek satın aldıklarını, davacı lehine takdir edilen yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de hatalı hesaplandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, ... ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Öte yandan mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.

2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu; 4721 sayılı TMK'nın 6. maddesinde ise, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü bulunduğu hükme bağlanmıştır.

3. Öte yandan, bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi uyarınca, hüküm sonucu kısmında; istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği ve hakimin doğru sicil oluşturma görevi gözetilerek her bir taşınmaz bakımından usul hükümleri uyarınca infazda tereddüt yaratmayacak biçimde hüküm oluşturulması gerekmektedir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1928 doğumlu mirasbırakan ... ...'ın 09.09.2009 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı çocukları ... ve ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ... ve ...'nin kaldıkları, murisin maliki olduğu 1293 (yeni 953 ada 31 parsel) ve 2306 (yeni 2536 ada 9) parsel sayılı taşınmazlardaki 7/28'er paylarını 11.07.2005 tarihli satış işlemi ile davalı kızı ...'e, 1730 (yeni 4413 ada 2) parsel sayılı taşınmazdaki 7/28 payını 6.4.2004 tarihli, 1725 (yeni 4412 ada 10 parsel) - 1728 (yeni 4413 ada 7 parsel) - 1731(yeni 4413 ada 3 parsel) ve 1732 (yeni 4413 ada 4) parsellerdeki 7/28'er paylarını ise 18.02.2004 tarihli satış işlemi ile davalı oğlu ...'a temlik ettiği, 18.02.2004 tarihli akitte dava dışı mirasçı ...'nin de çekişme konusu taşınmazlardaki 3/28'er paylarını davalı ...'a devrettiği, 1730 parsel sayılı taşınmazın 3/28'er payları ...-... ve ... ile 19/28 payı ... adlarına kayıtlı iken 21.08.2007 tarihinde tamamının davacı ... adına tescilli hale geldiği, 1731 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... ile davacı ... adlarına kayıtlı 3/28'er payların ise 08.08.2007 tarihinde dava dışı ... adına tescil edildiği ( ... ve ... adlarına gerçekleştirilen 1730 ve 1731 parsellere ilişkin tescillerin mahkeme kararına istinaden yapıldığı) anlaşılmaktadır.

2. Çekişme konusu taşınmazların muris tarafından davalılara devrine ilişkin işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığına ilişkin iddianın ispat külfetinin davacıda olduğu, ne var ki, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları itibariyle temliklerin muvazaalı olduğu hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı, aksine dinlenen davalı tanıklarının beyanlarından taşınmazların devirlerinin mal kaçırma amaçlı olarak gerçekleştirilmediği, davalıların alım güçlerinin bulunduğu ve bedeli karşılığında taşınmazları edindikleri anlaşılmakla asıl ve birleştirilen davaların tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.

3. Kabule göre de; yenileme ile dava konusu taşınmazların parsel numaralarının değiştiği anlaşılmakla, yeni ada parsel numaraları üzerinden hüküm kurulması gerekirken, doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olacak şekilde eski parseller üzerinden karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacının miras payı oranında iptal ve tescile, kalan payın ise davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, davalılar yönünden de tapu iptali ve tescil hükmü kurularak, dava konusu olmadığı halde davalılar uhdesinde kalan payın tescil nedeninin değiştirilmesi de doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davalılara iadesine,

03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

07.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.