Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7838 E. 2023/635 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, mirasbırakandan davalılara geçen payların tespiti ve davacıların miras payları oranında tescilin yapılıp yapılmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, mirasbırakandan davalılara geçen payları ve davacıların miras paylarını belirleyerek, muvazaalı temlikler nedeniyle tapu iptali ve tescile karar vermesinin usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, ortak mirasbırakanları ...'ın kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 1, 2, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67 ve 68 parsel sayılı taşınmazlarını tek oğlu olan davalı ... ve onun da erkek çocukları olan diğer davalılara mal etmek amacıyla, bir kısım taşınmazlarını doğrudan ...'a, bir kısmını ise emanetçilere satış göstererek temlik ettiğini, daha sonra bu taşınmazların ...'ın oğulları olan davalılar ..., ..., ..., ... ve ...'a muvazaalı şekilde devredildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, yargılama sırasında 13 ve 14 sayılı parseller yönünden davalarını ... terk ettiklerini bildirmişler, bozma kararından sonra ise; dava konusu 13 ve 14 sayılı parsel sayılı taşınmazlar yönünden davadan feragat ettiklerini beyan etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, ... adına kayıtlı tüm taşınmazların 3. şahıslardan satın alma yoluyla edinildiğini, mirasbırakan Çelebi'den ...'a intikal etmiş taşınmaz bulunmadığını, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar, yargılama sırasında davalılardan ...'ın ve ...'ın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 09/04/2015 tarihli ve 2010/693 E., 2015/221 K. sayılı kararıyla; temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 26/06/2018 tarihli ve 2015/11662 E., 2018/11509 K. sayılı kararıyla; ''...Mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar yönünden yaptığı aynı temlikler nedeniyle diğer mirasçı ... tarafından açılan davada verilen hükmün, en son Dairenin 17.10.2017 tarihli ve 2016/9844 E 2017/5471 K sayılı ilamı ile bozulduğu anılan davada birden fazla yapılan Yargıtay denetimi sırasında mirasbırakanın davalılara yaptığı temliklerde muvazaa olgusunun sabit görüldüğü gözetildiğinde davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.

Ancak mirasbırakandan dava konusu taşınmazlarda davalılara geçen pay/payların ne olduğu, davalıların 3. kişilerden edindikleri pay/payların ne olduğu, hükmün infaza elverişli olup olmadığı ve her bir talep ve taraf hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulup kurulmadığı noktasında uyuşmazlık bulunduğu açıktır, şöyle ki;

1- Davalılardan ...’ın dava konusu taşınmazlarda değişik tarihlerde 3. kişilerden pay satın alma suretiyle paydaş olduğu, en son 15.09.1987 tarihli ve 530 yevmiye no’lu işlem ile paylarının tevhit edilerek adına tescil edildiği, mahkemece mirasbırakan tarafından davalı ...’a dava konusu taşınmazlarda yapılan bir pay temliki olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı, bu kapsamda 22.08.2014 tarihli kadastro bilirkişisi raporunda aynen; ‘’Dava konusu parsellerde ...’dan direkt veya dolaylı yoldan davalı ...’a geçmiş hissenin bulunmadığı ‘’ değerlendirilmesi yönünden de daha sonra alınan bilirkişi raporlarında bir tespit bulunmadığı anlaşılmaktadır.

2- Davacılar vekili 25.02.2011 tarihli celsede; dava konusu 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar yönünden taleplerini ... bıraktıklarını belirtmiştir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 123. maddesinde; " Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızasıyla davasını geri alabilir" şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Ne var ki, davacılar vekilinin ... bırakma talebi yönünden davalılar vekilinin beyanı alınmadan sonuca gidilmiştir. Öte yandan, mahkemece 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar bakımından gerekçe bölümünde feragat edildiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği yazılmış ise de; hüküm kısmında 6100 sayılı Kanun'un 297/2. maddesine aykırı olarak anılan taşınmazlar yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Kaldı ki, davacılar vekilinin anılan taşınmazlar yönünden feragat beyanı bulunmamakta, ... terk beyanı bulunmaktadır. Feragat ve ... bırakma müesseselerinin hukuki sonuçları bakımından farklı olduğu gözetilmemiştir.

3- Dava konusu 61 parsel sayılı taşınmaz yönünden 6100 sayılı Kanun'un 297/2. maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı gibi, dava konusu 28 parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım payın dava dışı ... ... ... tarafından 25.08.1982 tarih ve 404 yevmiye no’lu akit ile davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’a devredildiği, ancak anılan payın mirasbırakandan geçip geçmediği, geçmemiş ise hüküm kurulurken dahil edilip edilmediği hususları üzerinde durulmadan sonuca gidilmiştir. 25.08.1982 tarih ve 404 yevmiye no’lu akit tablosunun okunaklı bir suretinin de dosya arasına celp edilmesi gerektiği muhakkaktır.

4- Mirasbırakanın torunu ... ...’in eşi ... tarafından da dava açılmıştır. Ancak ... ...’in, annesi ... ...’tan (murisin kızı) önce ölmesi nedeniyle ...’ın mirasbırakan ...’ın mirasçısı olmadığı açıktır. Dosya içinde mevcut mirasbırakan ... Kardeş’a ait veraset ilamında da ... mirasçı olarak gösterilmemiştir. O halde, aktif dava ehliyetinin bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Ne var ki, ... hakkında 6100 sayılı Kanun'un 297/2. maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.

5- Mahkemece hüküm kurulurken davalılara muristen geçenler dışında üçüncü kişilerden edinilen paylar çıkarılarak hesaplama yapıldığının belirtildiği ve davalılar adına kayıtlı payların iptali ile tespit edilen payların davacılar adına tescili şeklinde hüküm kurulmuş ise de; diğer mirasçı ...’ın açtığı davanın da devam ettiği, o davada verilecek hüküm ile eldeki davada verilecek hükmün infazı sırasında tereddüt oluşmaması bakımından, mirasbırakandan davalılara geçen payların kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek iptali ile mirasbırakan ...’ın veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tesciline, kalan payların davalılar uhdesinde bırakılmasına şeklinde hüküm kurulması gerekirken infaz sırasında tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulduğu açıktır.

6- Eldeki dava, taşınmazın aynına ilişkin olup, muris muvazaası nedenine dayalı iptal ve miras payları oranında tescil istemli açıldığına göre, davanın kabul edilmesi halinde dava konusu taşınmazların keşfen saptanan değerlerinin davacıların miras paylarına isabet eden değeri üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, hangi dava değeri üzerinden 825.452,90 TL karar ve ilam harcına hükmedildiğinin açıklığa kavuşturulmadan karar verilmiştir.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenler dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir." gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 20/05/2022 tarihli ve 2018/767 E., 2022/509 K. sayılı kararıyla; dava konusu 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacılar vekilinin davadan feragat ettiği gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine; 61 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan ...'ın payı bulunmadığı gerekçesiyle anılan parsel yönünden davanın reddine; davacı ...’ın mirasbırakan ...’ın mirasçısı olmadığı, aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle ... tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine; dava konusu taşınmazlarda davalı ...'a direkt veya dolaylı olarak geçen herhangi bir pay bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine; bozma kararında vurgulandığı üzere mirasbırakanın davalılara yaptığı temliklerde muvazaa olgusunun sabit olduğu, bilirkişi raporları ile mirasbırakandan davalılara geçen payların ve veraset ilamı uyarınca davacılara geçecek payların ayrı ayrı belirlendiği gerekçesiyle dava konusu diğer taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararı usul ve esas açısından yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakan ...'ın nizalı taşınmazlardaki hisselerini Bismil Noterliğince tanzim olunan 07.09.1973 tarihi 1685 y. nolu düzenleme şeklinde miras mukavelesi ile mirasçılar arasında taksim ettiğini ve tüm mirasçıların bu taksimi kabullendiklerini, davacının miras mukavelesini Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 1974/96 E. nolu dosya kapsamında kabul ve ikrar etmesine rağmen, mirasbırakanın ölümünden yaklaşık 20 yıl sonra iyiniyet ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacak şekilde muris muvazaasından bahsedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, yargılama sırasında tarafların delillerinin sorulmadığını, taraf delilleri değerlendirilmeden ve davacı taraf muvazaa iddiasını ispatlamamış olmasına rağmen davanın kabulüne karar verildiğini, kök mirasbırakan ...’ın mirasçısı, davalı ... dışında hayatta kalan tek mirasçı olan ve miras mukavelesinde imzası bulunan ...'ın, mahkemeye hitaben dilekçede verdiğini, mirasbırakanın özellikle davacının zorlaması sonucu çocukları arasında miras taksim sözleşmesi yaptığını, davacının bu taşınmazlardaki tüm hak ve alacaklarını aldığını beyan ettiğini, davalılar ..., ..., ..., ... ve ...'ın 22.8.2002 tarih 612 y. nolu işlem ile dava konusu 1 nolu parselden 2990/14400 oranında 200'er dönüm mirasçılardan ... ile davacılar mirasbırakanı mirasçı ... ... adına da oğlu ...’a verildiğini, bu hususun; yargılama sırasında dermeyan edilmesine, davacı tarafından itiraz edilmemiş olmasına rağmen yerel mahkemece hiç nazara alınmadığını, davalı ... yönünden davanın reddine dair verilen yerel mahkeme kararının usul ve esas açısından yasaya uygun olduğunu, davanın reddine dair bu kısmın onanması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'nın 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.