"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1011 E., 2022/1131 K.
HÜKÜM/KARAR : Reddine/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/30 E., 2022/29 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, terditli olarak tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ... ili ... ilçesi ...köyü ... Caddesinde eski belediye binası karşısındaki 19 numaralı dükkanı o dönemde belediye statüsünde bulunan ...Belediyesi'nden 09.01.1998 tarihinde 1998/02 karar sayılı Encümen Kararı ile bedelini ödeyerek satın aldığını, o tarihten bugüne davacının kullanımında olduğunu, ihale yolu ile satın alınan taşınmazın o tarihlerde tapulama işleminin yapılmaması nedeniyle davalı adına kayıtlı olduğunu ileri sürerek davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiş, Mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunduğu 06.11.2020 tarihli dilekçesinde dava konusu taşınmazın 110 ada 17 parsel sayılı taşınmaz olduğunu bildirmiş, 09.07.2021 tarihli keşifte davaya konu taşınmazın 150 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki dükkan olduğunu belirtmiştir.
11.08.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davacının zilyetliğinde bulunan taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmaz satış bedeli ile faizinin denkleştirici adalet gereği hesaplanarak davacıya ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın herhangi bir delil sunmadığını, davalı adına kayıtlı senede karşı tanık dinletilemeyeceğini, taşınmaz satışlarında resmi şeklin geçerlilik şartı olduğunu, taşınmazın mülga belediye adına tespit edildiğini, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davacının satış bedelini ödediğine dair delil sunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, kadastro tutanağı içeriğine göre satışın varlığı ve zilyetliğin tesliminin dosya kapsamına göre sabit olduğu, davacının terditli talebi yönünden davacı açısından ifanın hak düşürücü sürenin dolduğu 2017 yılında imkansız hale geldiği, dava tarihinde TBK'daki genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık sürenin dolmadığı, 12.01.1998 tarihinde ödenen 409.000.000 TL'nin dava tarihindeki değerinin usulüne uygun bilirkişi raporuyla belirlendiği gerekçesiyle, davacının tapu iptali ve tescil davasının reddine, terditli talebin kabulü ile 41.879,22 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan raporda bilirkişi raporunun gerekçesiz olduğunu, hesaplanan miktarın fahiş olduğunu, terditli davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandığını, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 82 nci maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin öngörüldüğünü, sözleşmenin geçersiz olması karşısında ifanın imkansızlaştığı tarihin esas alınmasının hatalı olduğunu, davacının terditli isteminin de reddedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın harici alıma dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde satış bedelinin iadesi istemine ilişkin olduğu, taşınmazı satın alma tarihinden itibaren davacının kullandığı, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı, terditli talep yönünden Mahkemece zamanaşımı yönünden değerlendirme yapılarak zamanaşımı itizarının reddine karar verilmiş ise de, esasen taşınmaz halen davacının kullanımında olduğundan zamanaşımı süresinin de işlemeye başlamadığı, Mahkemece verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil, terditli olarak tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrası.
3. Değerlendirme
Dosyanın incelenmesinden, davaya konu 150 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 05.04.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışması sırasında ...Belediyesi Tüzel Kişiliği adına tespit edildiği, kadastro tespitinin 06.07.2007 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın 03.06.2014 tarihinde tashihen ... İl Özel İdaresi’ne devredildiği, davacının 09.01.1998 tarihli encümen kararı ile davaya konu taşınmazı satın aldığına yönelik iddiasının tespit öncesindeki döneme ilişkin olduğu, ne var ki eldeki davanın 23.04.2020 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında öngörülen hak düşürücü süreden sonra açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, 1998 yılında davacı tarafından ödenen bedelin dava tarihine göre belirlenen değerinin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08/12/2022 tarihli ve 2020/(16)1-691 Esas, 2022/1680 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 3402 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında hak düşürücü süre içinde açılacak davada ileri sürülecek hakkın türü bakımından herhangi bir ayrıma yer verilmemiş olup tapu sicilinde kararlılık sağlanması, sicillerin bozulmaması, belli bir süre geçtikten sonra yargı organlarınca bu sicillerin tartışma konusu yapılmaması amacıyla düzenlenen hak düşürücü süre kamu düzenindendir. Hak düşürücü sürenin dolması halinde bir hakkın yalnızca dava edilebilirliği değil kendisi de ortadan kalkmaktadır.
Somut olayda da davacının kadastrodan önceki satış işlemi nedeniyle dayandığı hak Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi ile ortadan kalkmıştır. Anılan Kanun hükmüne göre uyuşmazlık konusu taşınmazda mülkiyet hakkı olduğunu ispat etme olanağı bulunmayan davacının dava tarihi itibariyle tazminata hak kazanabilmesi için sebepsiz zenginleşmede ileri sürülen “haklı sebep olmaksızın diğer tarafın zenginleştiği” iddiasını ispat edemeyeceği de açıktır. Zira bu unsurun ancak davacının uyuşmazlık konusu taşınmazdada mülkiyet hakkı olduğunu ispat etmesi sonucunda ortaya çıkacağı açıktır.
Hal böyle olunca Mahkemece davanın tapu iptali ve tescil ile terditli olarak tazminat talebi yönünden de reddedilmesi gerekirken hatalı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin temyiz itirazının reddiyle İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.