"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptal-tescil davasında verilen kararın Dairece bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...'ın toplam 15 parça taşınmazını davalı kızına ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini, yapılan işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tescil istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanın 80 yaşında öldüğünü, annesinin 2005 yılında ölümü ile mirasbırakan babasını kendi yanına alarak, 2011 yılına kadar baktığını, ölümünden önce beyin kanaması geçiren mirasbırakanın 1 ay felçli kaldığını, kardeşlerinin babaları ile ilgilenmediğini, murisin sağlığında mallarını çocukları arasında paylaştırmak istediğini fakat davacıların bunu kabul etmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, temlikin mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakan babasına annesinin ölümünden sonra kendisinin baktığını son 1 yılında kendi evinde baktığını, dinlenen bütün tanıkların ve mahalli bilirkişilerin bunu beyan ettiğini, taşınmazların ölünceye kadar bakma akdi ile verildiğini, mal kaçırma amacıyla işlem yapılmadığını, mahkemenin kararının hatalı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2018 tarihli ve 2017/1596 E. 2018/241 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın taşınmaz devrine ihtiyacının bulunmadığı, sağlık ve ekonomik durumunun devir tarihinde iyi olduğu, zaten davalı kızı tarafından yemek ve temizlik ihtiyaçlarının karşılandığı, mal varlığı ile orantısız şekilde neredeyse taşınmazlarının tamamının davalıya devredilmesinin makul sınırlarda kalmadığı, bu devir işleminin muvazaalı olduğu ve diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı gerekçesi ile davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Bozma Kararı
Dairenin 23.05.2019 tarihli ve 2018/1776 E. 2019/3361 K. sayılı kararıyla; "... mirasbırakan ...'ın sağlığında tek başına yaşadığı, ölümünden önceki son 1 yılında ise davalı kızı ile birlikte oturduğu, bakımının davalı tarafından yapıldığı anlaşılmakta ise de; ölünceye kadar bakma akitleri ile temlik edilen tüm taşınmazların toplam değeri 336.999,02 TL olarak belirlenmiş olup, bu durum devrin bakım borcunun karşılığını ve makul ölçüleri aşar miktarda olduğunu göstermektedir. Öte yandan, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazlarını farklı zamanlarda yaptığı akitlerle devrettiği, ilk önce de 10.06.2008 tarih ve 572 yevmiye no.lu senetle 101 ada 69, 75, 117 ve 131 parsel sayılı taşınmalarını ölünceye kadar bakma akti ile davalı ...'a devrettiği sabittir. O halde, murisin ilk yaptığı 572 yevmiye no.lu akit karşılığında kendisine baktırabilecekken takip eden 573, 574 ve 575 yevmiye no.lu akitlerde murisin gerçek irade ve amacının aslında bakım sözleşmesi yapmak olmayıp, diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, 572 yevmiye no.lu akit ile temlik edilen 101 ada 69, 75, 117 ve 131 parsel sayılı taşınmalar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.. ..’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 21.03.2019 tarihli ve 2018/741 E. 2019/133 K. sayılı kararıyla; bozma kararına uyularak davaya konu 11 parça taşınmaz yönünden bozma olmadığı gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden kesinleşme işlemi yapıldığı, bozma kararında davanın reddi gerektiği belirtilen taşınmazlar yönünden ise, önceki hükümde olduğu gibi mal kaçırma kastı ile temlik edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5.Bozma Kararı
Dairenin 08.03.2021 tarihli ve 2020/1467 E. 2021/1288 K. sayılı kararıyla; "...mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, direnme kararı verilmediği halde bozma ilamına aykırı şekilde karar verilmesi açık usul hatasıdır. Mahkemece yapılacak iş, davalının usulî kazanılmış hakkına değer vererek 101 ada 69,75,117,131 parsel sayılı taşınmazlar yönünden hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar vermekten ibarettir...’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09.06.2021 tarihli ve 2021/213 E. 2021/348 K. sayılı kararıyla; bozma kararındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle 101 ada 69, 75, 117, 131 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan işlemin muvazaalı olduğu, murisin ilk yaptığı 572 yevmiye no.lu akit karşılığında kendisine baktırabilecekken takip eden 573, 574 ve 575 yevmiye no.lu akitlerde murisin gerçek irade ve amacının aslında bakım sözleşmesi yapmak olmayıp, diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk bozma ilamından sonra davalının duruşmada aslında tek akitle taşınmazları devredeceklerini ancak tapu memurlarının isteği ile birden fazla akit yaptıklarını beyan etmek suretiyle tüm işlemlerin muvazaalı olduğunu kabullendiğini, bu nedenle davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, HMK’nın 297. maddesine uyulmadan karar verildiğini, mahkemenin hüküm tekrarı yaparak kısmen kabul kısmen ret durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini belirlemesi gerektiğini, bu hali ile hükmün infazında tereddüt olacacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
9.Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali-tescil istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği belirtilmiştir.
9.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinin ikinci fıkrası “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü ile aynı yasanın 326/2. ikinci fıkrası “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.” hükmüne yer verilmiştir.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerekçeye, (IV/5.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak 4 adet taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Davacının esasa yönelik temyiz itirazlarının reddine.
9.3.2. Ancak, davacı 15 adet taşınmazla ilgili muris muvazaası hukuki nedenine dayalı dava açmış, yargılama sırasında 11 adet taşınmaza ilişkin talebi kabul, 4 adet taşınmaza ilişkin talebi ise reddedilmiş, Mahkemece bozma kapsamı dışında kalan 11 adet taşınmazla ilgili kısmi kesinleştirme işlemi yapılıp diğer taşınmazlar yönünden davaya devam edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının yalnızca 4 adet taşınmaza ilişkin talebi reddedildiğinden, esasen davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verildiğinde tereddüt bulunmamaktadır. Bozma kararının uyulmakla bozma kapsamı dışında kalan hususlar kesinleşir ise de; yargılama giderleri hükmün fer'ilerine ilişkin olduğundan bozma kararı üzerine bu kalemin kesinleşmesi mümkün değildir. Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılması gerekirken bu hususun gözardı edilmesi hatalıdır.
9.3.3. Hal böyle olunca, yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılması ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin de davanın kabul ve reddedilen kısmına göre belirlenmesi gerekirken yalnızca davacı aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılması doğru değildir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yön itibariyle kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.