"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/150 E., 2018/124 K.
DAVA TARİHİ : 12.06.2013
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul Kısmen Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davalı ... vekili ve davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kısmen kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, Mahalli İskan Komisyonu’nun kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca göçebe olması nedeniyle aile temsilcisi davalı ...'in hak sahibi sayılmasına karar verildiğini ve buna dayalı olarak dava konusu 445 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalı ve ailesi olan diğer davalılar adlarına tescil edildiğini, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce davalı ...'in Bağ-Kur ve SSK kaydının bulunduğunun tespit edildiğini dolayısıyla davalıların göçebe olmadıkları gerekçesiyle Mahalli İskan Komisyonunun kararı ile hak sahipliklerinin ve daha önce alınmış komisyon kararının iptaline karar verildiğini ve kararın davalılardan ...'e tebliğ edildiği halde idari yargı yerinde iptal davası açılmadığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
1. Davalı ..., hak sahipliklerinin iptaline ilişkin komisyon kararının tebliğinin usulsüz olduğunu, ayrıca 5543 sayılı İskan Kanunu'na eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrasında mülga 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceği hükmünün düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Diğer davalılar ... ve ....savunma getirmemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.04.2014 tarihli ve 2013/349 Esas, 2014/400 Karar sayılı kararıyla, Danıştay 8. Dairesinin 2013/5988-10404 E.K. sayılı ilamına atıf yapılarak, davacıların hak sahibi olarak belirlendiği tarihte yürürlükte olan yasa ve yönetmelikte göçebe grubuna mensup olanlardan kimlerin hak sahibi olabileceği yönünde açık bir düzenleme yer almadığı gibi birlikte iskan edilen göçebe grubuna mensup olduğu hususunda ihtilaf bulunmayan davalıların başvuru sırasında ibraz ettiği göçebe belgesi ve konaklama belgesi gibi belgelerin sahte olduğuna ya da hak sahipliği kararının alınmasında ilgililerin hilesi bulunduğuna yönelik herhangi bir tespit yapılmadığı, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrasında "mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangibir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder" hükmüne yer verilmek suretiyle yürürlükten kalkan 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceğinin vurgulandığı, dolayısıyla Mahalli İskan Komisyonunun hak sahipliğinin iptaline dair kararın usul ve yasaya uygun olmadığı, ayrıca tescilin yolsuz hale geldiği kabul edilse dahi 4721 sayılı Kanun'un 712 nci maddesi gereğince davacıların taşınmazı kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinimlerinin korunması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 06.04.2016 tarihli ve 2014/17346 Esas, 2016/4227 Karar sayılı kararıyla; ''... Somut olaya gelince; davaya konu taşınmazın davalılar adına 1/6 şar hisse ile kayıtlı olduğu, Mahalli İskan Komisyonu’nun davalıların hak sahipliklerinin ve daha önce alınmış komisyon kararının iptaline ilişkin kararın davalılar .... ve...e tebliğ edilmediği, buna karşın davalı ...'e tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; davalı ... yönünden adına tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine (artık tescilin dayanağı ortadan kalktığına) göre davalı ... adına mevcut kaydın yolsuz tescil durumunda bulunduğu gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi davalılar .... ve ..... yönünden hak sahipliklerinin ve daha önce alınmış komisyon kararının iptaline ilişkin komisyon kararının taraflara tebliğ edilmeden (idari karar kesinleşmeden) yolsuz tescil hükümlerine dayalı olarak davanın açılamayacağı (zira her davanın açıldığı tarihteki koşullar) gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kesin hüküm oluşturacak şekilde davanın esastan reddi de isabetsizdir" gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
3.Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekilinin ve davalı ... vekilinin karar düzeltme istemleri de Dairece reddedilmiştir.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 16.02.2018 tarihli ve 2017/150 Esas, 2018/124 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı Hazine vekili kararı temyiz etmiş ise de 05.12.2022 tarihli dilekçesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü'nün 01.12.2022 tarihli ve 1718522 sayılı yazısı doğrultusunda temyiz yasa yoluna başvurmaktan vazgeçtiklerini bildirmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın davalı ... yönünden usul ve yasaya aykırı hususlar içerdiğini, diğer davalılar yönünden kararın onanması gerektiğini, benzer bir davada mahkemenin bozma ilamına uyarak kısmen kabul kısmen red kararı vermiş olması nedeniyle bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nce; “hatalı bozma ilamına uymak kazanılmış hak doğurmaz” şeklinde karar verildiğini, dava konusu taşınmazın tesciline esas Hak Sahipliği’nin iptali ile ilgili idari işlemin usul yönünden hukuka aykırı olduğunu, sürekli olmayan kısa dönemlerde çalışmaların yerleşik hayata geçilme olarak değerlendirilemeyeceğini, 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasıyla getirilen "Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder." şeklindeki düzenleme sonrası oluşan hukuki durum uyarınca işlem tesis edilmesi gerektiğini, anılan kanun hükmü uyarınca hak sahipliğinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla davalı ... yönünden davanın kabulüne ilişkin kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.5543 sayılı İskan Kanunu’nun Geçici 7/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Davacı Hazine vekili kararı temyiz etmiş ise de, 05.12.2022 tarihli dilekçesi ile temyiz yasa yoluna başvurmaktan vazgeçtiklerini bildirmiş olup bu durumda davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekir.
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Mahalli İskan Komisyonu’nun 29.06.1998 tarih ve 162 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca göçebe olması nedeniyle aile temsilcisi davalı ...'in hak sahibi sayılmasına karar verildiği ve buna dayalı olarak çekişme konusu 445 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalı ve ailesi olan diğer davalılar adlarına 17.09.2007 tarihinde 1/6 şar hisse ile tahsisen tescil edildiği, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce davalı ...'in Bağ-Kur ve SSK kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine davalıların göçebe olmadıkları gerekçesiyle Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 49 sayılı kararı ile hak sahipliklerinin ve daha önce alınmış komisyon kararının iptaline karar verildiği ve kararın 01.07.2011 tarihinde davalılardan ...'e tebliğ edildiği (diğer davalılara tebliğ edilmediği) ve idari yargı yerinde iptal davası açılmadığı anlaşılmaktadır.
3. Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan yasal düzenlenmeler karşısında çekişme konusu 445 parsel sayılı taşınmazda davalıların hak sahipliğinin 5543 sayılı İskan Kanunu’nun geçici 7/3 üncü maddesi hükmü gereği herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam edeceğinde kuşku yoktur. Diğer taraftan Dairenin 06.04.2016 tarihli ve 2014/17346 Esas, 2016/4227 Karar sayılı bozma kararında davalı ... yönünden davanın kabulü, diğer davalılar yönünden davanın usulden reddi ile Hazine'nin hak sahibi olacağının kabul edilmiş olması maddi yanılgıya dayalı bulunduğundan kazanılmış haktan söz edilmesine olanak yoktur.
4.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.