Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8001 E. 2023/2042 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında çocuklarına yaptığı taşınmaz devrinin muris muvazaası olup olmadığı, tapu iptal ve tescilinin yanı sıra tenkis taleplerinin değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, bozma kararına uymamasına rağmen bozma kararındaki gerekleri yerine getirmediği, tenkise ilişkin araştırma ve incelemenin eksik yapıldığı, ölmüş davacı hakkında tapu iptal tescil kararı verildiği, birleştirilen davalardan ikisinin istinaf yoluna tabi olduğu halde doğrudan temyiz incelemesine konu edildiği gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda, Dairece mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen 2011/60 E. sayılı davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne, birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı davaların reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, asıl davada davacı/birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada ölen davacı mirasçısı/ karşı davada davalı ... vekili ve duruşma istekli olarak asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada davalı/karşı davada - birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı davalarda davacı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 04/04/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı-davalı ... vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalı-davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı ... ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada davacı ..., mirasbırakanları ...’nın 272 ada 183 parsel sayılı taşınmazdaki 4, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerini satış suretiyle oğlu olan davalıya devrettiğini, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

2. Davacı ...; karşı davada, mirasbırakanları ...’nın 35 ada 20 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle kızı davacı-karşı davalı ...’e devrettiğini, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.

Birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/56 Esas sayılı (bozma kararından sonra açılan) davada, mirasbırakanı ...'nın dava konusu 35 ada 20 parsel sayılı taşınmazını 27.07.2009 tarihinde satış suretiyle davalıya devrettiğini, ancak temlik tarihinde sağlıklı olmadığını ve fiil ehliyeti bulunmadığını, kanser ve demans hastası olduğunu, satış işleminin iptali gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasçılık belgesindeki pay oranlarında tesciline karar verilmesini istemiştir.

Birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/697 Esas sayılı (bozma kararından sonra açılan) davada, mirasbırakanı ...'nın dava konusu 35 ada 20 parsel sayılı taşınmazını 27.07.2009 tarihinde satış suretiyle davalıya devrettiğini, ancak muvazaalı işlem sırasında farik ve mümeyyiz olmadığını, kanser ve demans hastası olduğunu, mirastan mal kaçırma amacıyla taşınmazını devrettiğini, temlik sırasında hem kendisinin hem de annesinin hak sahibi olduğunu, fakat annesinin dava açmadığını, annesinin vefat ettiğini, mirasbırakanın mal kaçırmak suretiyle davalıya devrettiği payların annesi ...'a intikali gerektiğini, bu paylarda hak sahibi olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada davalı ..., çekişmeli taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı davalarda davalı ..., açılan davaların kötüniyetli olduğunu, kesin hüküm bulunduğunu, mirasbırakanın fiil ehliyetinin ve akli melekelerinin yerinde olduğunu, muris muvazaasının da söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, davalının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 329. maddesi uyarınca vekili ile aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamını veya bir kısmını ödemeye ve disiplin cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 13.01.2015 tarihli ve 2010/640 Esas, 2015/14 Karar sayılı kararıyla, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne, karşı davada ise kesin hüküm nedeniyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı - karşı davacı vekili ve katılma yoluyla asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 27.11.2019 tarihli ve 2019/2625 Esas, 2019/6085 Karar sayılı kararıyla; ''...Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle asıl ve birleştirilen davalarda çekişmeli 4, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler yönünden 01.04.1974 tarih ½ sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı uyarınca, anılan temliki işlemin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu mahkemece benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Asıl ve birleştirilen davalarda davalı ...’in işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

...

Asıl ve birleştirilen davalarda davalı-karşı davacı ...’in karşı davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; karşı davada çekişmeli 20 parsel sayılı taşınmaz hakkında davalı-karşı davacı ... tarafından davacı-karşı davalı ... aleyhine, ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/96 Esas sayılı dosyasıyla muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davası açıldığı, aynı mahkemenin 13.04.2010 tarih ve 2010/217 Karar sayılı hükmü ile feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, anılan kararın temyiz edilmeksizin 10.05.2010 tarihinde kesinleştiği, eldeki karşı davada ise, 14.12.2010 günlü dilekçe ile, davalı-karşı davacı ... tarafından davacı-karşı davalı ... aleyhine açılan karşı davada, çekişmeli 20 parsel sayılı taşınmaz hakkında muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği yanında terditli olarak tenkis isteğinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.

...

Somut olaya gelince, mahkemece kesin hüküm kabul edilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/96 Esas sayılı davasının, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olduğu, eldeki karşı davada ise, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği yanında terditli olarak tenkis isteğinin de bulunduğu anlaşıldığından, tapu iptali ve tescil isteği yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru ise de, tenkis isteği bakımından kesin hükmün varlığından söz edilemez.

Hal böyle olunca, davalı-karşı davacı ... tarafından açılan karşı davadaki terditli istek olan tenkis yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Kabule göre de, HMK'nın 26. maddesi hükmü gereğince hakim, kural olarak tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Anılan kanun hükmü ve doğru sicil oluşturma ilkesi uyarınca, asıl ve birleştirilen davalarda çekişme konusu 4, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin davacıların miras payı oranında tapu kaydının iptali ile iptal edilen payın davacılar adına tesciline kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davalının kalan payı yönünden yeniden iptal-tescil hükmü kurulması da hatalıdır." gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

3.Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4.Dairenin 07.10.2020 tarihli ve 2020/2169 Esas, 2020/4844 Karar sayılı kararıyla, karar düzeltme isteklerinin reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 29.09.2022 tarihli ve 2020/267 Esas, 2022/248 Karar sayılı kararıyla, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davanın kabulüne; karşı dava yönünden ise satışa ilişkin mirasbırakana bir ödemenin yapıldığının kanıtlanamadığı, aynı mahiyette açılan asıl dava yönünden belirtilen gerekçenin ... bu davaya da sirayet ettiği, mirasbırakanın hayatta iken taşınmazları kardeşler arasında pay etmiş olmasına rağmen tarafların buna rızalarının olmadığının açılan davalar ile sabit olduğu, karşı davalının dava konusu taşınmazı satış suretiyle aldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davalı - karşı davacının dava konusu taşınmazdaki saklı payı oranında tenkis talebi yönünden karşı davanın kısmen kabulüne, davalı - karşı davacının, kız kardeşi aleyhine daha önceden babasına ait olan evin (20 parsel sayılı taşınmazın) muvazaalı olarak devredildiğinden bahisle dava açtığı, ancak bu davadan feragat etmiş olması nedeniyle davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği, kesinleşen bir konu hakkında davalının karşı dava olarak, tapunun iptaline ilişkin talepte bulunma hakkı da bulunmadığı gerekçesiyle ayrıca aynı mahiyette olan birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı davaların da reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı/birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada ölen davacı mirasçısı/karşı davada davalı ... vekili ile asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada davalı/karşı davada-birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı davalarda davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-davalı ... vekili vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararına rağmen asıl ve birleştirilen dava yönünden yeniden tapu iptali ve tescile karar verilmesinin hatalı olduğunu, kararın bu kısmının kesinleştiğini, kesinleşmiş karara ilişkin yeniden karar verildiğini, mükerrer karar bulunduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini, karşı davaya konu olan taşınmazın davalı ...'e satıldığını, karşılıksız kazandırma bulunmadığını, tenkise konu olamayacağını, mirasbırakanın terekesi tespit edilmeden doğrudan taşınmaz hakkında tenkis kararı verilmesinin hatalı olduğunu, mirasbırakanın terekesine ait ve tapu iptali ve tescile karar verilen asıl ve birleştirilen davada dava konusu 4, 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerin tereke içerisinde kabul edilmediğini, doğrudan davalı adına kayıtlı taşınmazın 3/16 payının iptaline karar verildiğini, tereke tespit edildiğinde karşı davacının saklı payına ihlalin söz konusu olmadığının anlaşılacağını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla bahsesilen hususlara ilişkin olarak kararın bozulmasına, birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı davalar yönünden kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı - davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davaların kabulünün hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazların mirasbırakandan satın alındığını, aksi durumda ise mirasbırakanın taksim/paylaştırma niyetinin araştırılması gerektiğini, birleştirilen davada davacı ...'ın öldüğünü, davalının da yasal mirasçısı olduğunu, davanın sonucunun kalmadığını, bu durum karşısında yargılama giderlerinin de hatalı hesaplandığını, karşı davanın tam kabul edilmesi gerektiğini, birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı davalarda delillerin toplanmadığını, farklı usulü işlemlere tabi davaların birleştirilmesi nedeniyle de kararın bozulması gerektiğini, usul ve yasaya aykırı karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada davalı-karşı davada ve birleştirilen davalarda davacı yönünden kararın aleyhe olan kısımlarının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davalar ile karşı davada muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis, birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı davalarda tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve 1435 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

2. TMK'nın 28/1. maddesi şöyledir:

"Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer."

3. Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK'nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.

4. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesinin 1. fıkrasında bölge adliye mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin, yine aynı maddenin 2. fıkrasında ise bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine istinaf yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 427 ile 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, yani bu kararlara ilişkin dosyaların Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar, kanun yoluna başvurma tarihi ne olursa olsun, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. ve 444. maddelerindeki temyize ilişkin hükümlere tabi olup, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir. Buna karşılık, 20.07.2016 tarihinde ve sonrasında verilen temyiz incelemesinden geçmeyen kararlara karşı yasa yoluna gidilmesi halinde ise, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341-360. maddesindeki istinafa ilişkin hükümlerin uygulanması için bölge adliye mahkemesine gönderilmesi zorunludur.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'nın 01.02.2010 tarihinde öldüğü ve geride mirasçı olarak davaların tarafları olan eşi ... ile oğlu ... ve kızı ...'ün kaldıkları, mirasbırakan ... 272 ada 183 parsel sayılı taşınmazdaki 4, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerini 21.08.2008 tarihinde oğlu ...’e, 35 ada 20 parsel sayılı taşınmazını ise 27.07.2009 tarihinde kızı ...’e satış suretiyle devrettiği, birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada davacı ...'ın yargılama sırasında 28.07.2021 tarihinde öldüğü, nüfus kayıtlarına göre asıl ve karşı dava ile birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/696 Esas sayılı davalarda taraf olan kızı ... ve oğlu ... dışında başka mirasçısı bulunmadığı anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtmek gerekir ki, temyizen incelenen Mahkeme kararının asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada dava konusu 4, 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümler bakımından davanın kabulüne ilişkin hüküm yönünden bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.

3. Ancak, kabule göre; birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davada, davacı ...'ın yargılama sırasında öldüğü, (ölümü üzerine) terekesinin mirasçılarına intikal ettiği gözetilerek, TMK’nın 28. maddesinde kişiliğin ölümle sona ereceği, bu nedenle ölü kişi hakkında iptal-tescil hükmü kurulamayacağı gözetilmeksizin, ölü kişi hakkında tapu iptal-tescil kararı verilmiş olması doğru değildir.

4. Karşı davada davacı ...'in temyiz itirazlarına gelince;

Dava konusu 20 parsel sayılı taşınmaz bakımından; Daire'nin 27.11.2019 tarihli ve 2019/2625 Esas, 2019/6085 Karar sayılı bozma kararında tapu iptali ve tescil isteği yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru ise de, tenkis isteği bakımından kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceğinden, davalı-karşı davacı ... tarafından açılan karşı davadaki terditli istek olan tenkis yönünden bir değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki; bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini, tenkise ilişkin mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Öncelikle dava konusu 20 parsel sayılı taşınmaz bakımından mirasbırakan tarafından temlikin saklı payı ihlal etme kastıyla yapılıp yapılmadığının araştırılması, devrin bu amaçla yapıldığı tespit edildiği takdirde sonrasında usulüne uygun olarak tenkis incelemesi yapılması, saklı payın ihlal edilip edilmediğinin bilirkişi marifeti ile belirlenmesi, saklı payın ihlal edildiği belirlendiğinde ise uzman bilirkişiler tarafından usulüne uygun olarak düzenlenmiş, hükme ve denetime elverişli rapor ile ihlal edilen saklı payın değerinin/miktarının yine bilirkişilerce tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

5. Öte yandan, bozma kararından sonra ... tarafından ... aleyhine açılan birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı tapu iptali ve tescil istekli davalara gelince;

Hemen belirtilmelidir ki, daha önce Yargıtay denetiminden geçen, asıl ve birleştirilen 2011/60 Esas sayılı davalar ile karşı davanın “İstinaf” kanun yoluna tabi olmadığı açıktır. Öte yandan, birleştirilen 2021/56 Esas sayılı davanın karar tarihi 30.09.2021; birleştirilen 2021/697 Esas sayılı davanın ise karar tarihi 11.04.2022 olup, bu kararlar ile ilgili olarak Yargıtayın daha önce bir denetimi de söz konusu olmadığından, anılan kararların ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; davaların birleştirilmesiyle bağımsız dava olma özelliğini kaybetmedikleri gözetilerek, ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılan birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı dava dosyalarının istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi, istinaf incelemesi sonucunda verilen kararın temyiz edilmesi halinde temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi gerektiği gözetilmek suretiyle işlem yapılması, anılan dava dosyalarında farklı hukuki sebeplere de dayanıldığı nazara alınarak tefrik hususunun da değerlendirilmesi gerekirken, birleştirilen 2021/56 Esas ve 2021/697 Esas sayılı dava dosyalarının doğrudan temyize gönderilmesi hatalı olmuştur.

Değinilen hususlar gözardı edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR :

Açıklanan sebeplerle;

Tarafların değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 8.400,00’er TL duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı alınıp verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harçlarının talep hâlinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.