"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1665 E., 2022/1125 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/363 E., 2021/545 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen iki parça taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında taşlık ve ekilemez arazi vasfıyla tescil harici bırakıldığını, oysa taşınmazların müvekkili tarafından 1985 ila 1990 yılları arasında yoğun emek, mesai ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiğini ve dava tarihine kadar nizasız ve fasılasız şekilde malik sıfatıyla zilyet edildiğini ileri sürerek nizalı taşınmaz bölümlerinin müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddelerinde öngörülen şartların davacı lehine gerçekleşmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinden birinin imar planında eğitim kampüs alanında kaldığını, diğerinin ise mera parseli içerisinde kaldığını, bu nedenle zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin eski 1944 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını, bu parselin imar planında eğitim kampüs alanı olduğunu, bu nedenle taşınmazların zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamına göre, teknik bilirkişinin 14.05.2021 tarihli raporunda (A1), (A2), (A3), (B1), (B2) ve (B3) harfleri ile gösterilen bölümlerin dava konusu edildiği, (A3) harfi ile gösterilen bölümün eski 502, (B2) harfi ile gösterilen bölümün eski 500 ve (B3) harfi ile gösterilen bölümün ise eski 493 nolu kadastro parseli içerisinde kaldığı, tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe hukuken değer verilemeyeceğinden bu bölümler yönüyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği; (A1) ve (A2) harfleri ile gösterilen bölümlerin bulunduğu yerin kadastro çalışmaları sırasında ziraate elverişsiz olduğundan bahisle tescil harici bırakıldığı, bilahare 2000 yılında 1944 parsel numarasıyla Hazine adına tescil edildiği, (B1) harfi ile gösterilen bölümün bulunduğu yerin ise kadastro çalışmaları sırasında ziraate elverişsiz olduğundan bahisle tescil harici bırakıldığı, bilahare 2002 yılında 1968 parsel numarasıyla mera olarak sınırlandırıldığı, bu bölümler üzerinde dosya arasına getirtilen hava fotoğraflarına göre 1988 yılında tarımsal faaliyet bulunduğu, öncesinde ise bulunmadığı ancak 1988 yılından taşınmazların Hazine adına tescil edildiği ve sınırlandırıldığı 2000 ve 2002 yıllarına kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince hava fotoğraflarından yola çıkılarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de 1981 ila 1988 yılları arasında çekilmiş hava fotoğraflarının dosya arasına getirtilip bilirkişilere inceletilmediğini, bu yönüyle yapılan araştırmanın yetersiz olduğunu, nizalı taşınmaz bölümlerinin 1985 yılından sonra müvekkili tarafından taşlarından arındırılarak imar-ihya edildiğini, taşınmazların 2007 yılında imar planı kapsamına alındığını, bu durumda imar-ihyanın tamamlandığı tarihten, taşınmazların imar planı kapsamına alındığı 2007 yılına kadar müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; davacının istinaf talebinin yerinde olmadığını ancak İlk Derece Mahkemesince davalı taraf lehine ayrı ayrı maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönüyle kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde yapılan keşif, uygulama, yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi bilirkişinin eski tarihli hava fotoğrafları üzerinde yöntemince yaptığı uygulama, bilirkişi raporları ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu 1944 (yeni 4584 ada 8) parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan (A1) ve (A2) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden, taşınmazın hükmen Hazine adına tescil edildiği 1999 yılına, diğer dava konusu 1968 (yeni 4584 ada 99) parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan (B1) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden ise taşınmazın mera sicil kaydına tescil edildiği 2002 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddelerinde belirtilen imar-ihya ile taşınmaz edinme koşullarının davacı taraf yararına gerçekleşmediği, diğer dava konusu taşınmaz bölümlerinin ise tapulu taşımazlar içerisinde kaldığı, böylece Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ayrıca ret sebebi aynı olduğundan Mahkemece davalılar yararına tek vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 1985 yılında başlayan imar-ihyadan Hazine adına ihdas kaydının oluştuğu 2007 yılına kadar 22 yıl geçtiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddelerinde öngörülen şartların müvekkili lehine gerçekleştiğini belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; vekalet ücreti yönüyle verilen kararın isabetsiz olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi
3. Değerlendirme
1. Teknik bilirkişinin 14.05.2021 tarihli raporunda (A1), (A2) ve (B1) harfleri ile gösterilen bölümlerin bulunduğu yer 1953 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında ziraate elverişsiz arazi vasfıyla tescil harici bırakılmış; (A1) ve (A2) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin içerisinde bulunduğu ham toprak vasıflı eski 1944 parsel sayılı taşınmaz, Hazine tarafından Yeniçimşit Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılan tescil davası sonucunda Sincan Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.1999 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşen 01.07.1999 tarihli, 1998/471 Esas, 1999/540 Karar sayılı kararıyla hükmen 07.03.2000 tarihinde Hazine adına tescili ile oluşmuş; 2014 yılında bölgede yapılan uygulama kadastrosu sonucunda taşınmaz 4584 ada 8 parsel numarasını almıştır.
Teknik bilirkişinin aynı tarihli raporunda (B1) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin içerisinde bulunduğu eski 1968 parsel sayılı taşınmaz, 05.06.2002 tarihinde mera vasfıyla kamu orta malları kütüğüne tescil edilmiş; 2014 yılında bölgede yapılan uygulama kadastrosu sonucunda taşınmaz 4584 ada 99 parsel numarasını almıştır.
Teknik bilirkişinin aynı tarihli raporunda (A3) harfi ile gösterilen bölümün eski 502, (B2) harfi ile gösterilen bölümün eski 500 ve (B3) harfi ile gösterilen bölümün ise eski 493 nolu kadastro parseli içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin 20.08.2021 tarihli raporuna göre, dosya arasında bulunan 1966, 1968, 1975, 1981, 1988 ve 1999 yıllarına ilişkin hava foroğraflarının incelenmesinden, nizalı taşınmaz bölümlerinde 1988 yılından evvel tarımsal faaliyet bulunmadığına, taşınmazlarda tarımsal faaliyetin bulunduğu 1988 yılından eski 1944 parsel sayılı taşınmazın hükmen Hazine adına tescil edildiği 2000 yılı ile eski 1968 parsel sayılı taşınmazın mera vasfıyla kamu orta malları kütüğüne tescil edildiği 2002 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddelerinde öngörülen koşulların davacı lehine gerçekleşmediğinin anlaşılmasına, her ne kadar davacı vekili temyiz dilekçesinde nizalı taşınmaz bölümlerinin 1985 yılından sonra müvekkili tarafından taşlarından arındırılarak imar-ihya edildiğini, 1981 ila 1988 yılları arasında çekilmiş hava fotoğrafları incelenmeksizin karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğunu ileri sürmüş ise de 1985 ila 1988 yılları arasına ilişkin hava fotoğraflarının incelenmesinin 2000 ve 2002 yılları göz önünde bulundurulduğunda sonuca etkisinin olmayacağının anlaşılmış olmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.