"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/669 E., 2022/257 K.
DAHİLİ DAVALI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... Mahallesinde mahalle içinde bulunan ve Doğusu: ..., Kuzeyi: Ana yol, Güneyi: ... mülkü olan taşınmazı 37 yıldır malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak ekip biçtiğini, bu yer üzerinde 10 yıllık zeytin, 35 yıllık dut ve diğer meyve ağaçlarının bulunduğunu, bu yerin kendisine babasından kaldığını, söz konusu taşınmazın orman açması olmadığı gibi köy orta malı da olmadığını, tapulama geçerken unutularak üzerine yazılmayan bu yerin tapuda kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine; dava konusu taşınmazların bulunduğu köyde kadastro tespit çalışmalarını tamamlandığını ve bu çalışmalar sırasında dava konusu yerlerin tespit harici bırakıldığını, davacının imar ve ihya ile kazanım koşullarını yerine getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Dahili davalı ..., katıldığı duruşmalarda davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.11.2011 tarihli ve 2010/224 E.- 2011/598 K. sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı itibariyle; dava konusu taşınmazlar üzerinde davacının 20 yıldan fazla süredir, malik sıfatıyla, davasız ve aralıksız zilyetliğinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.11.2012 tarih ve 2012/4751 E- 2012/11083 K sayılı kararıyla;
" .... imar ve ihya ile başlamayan zilyetlik, kazanma bakımından hukuken bir değer taşımaz. HUMK.un 258 ve 259.maddeleri (6100 sayılı HMK.nın 243 ve 244. m.) hükmü uyarınca; dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanıkların davetiye ile çağrılmaları, dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, davacının bu yeri nasıl imar-ihya ettiği, imar-ihyanın başlama ve bitiş tarihleri, imar-ihya olgusunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma süresinin geçip-geçmediğinin ayrıntılı olarak sorulup belirlenmesi, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde usulüne uygun olarak giderilmesine çalışılması, Kadastro Kanunu'nun 17.maddesindeki tüm koşulların yerine getirilip getirilmediğinin gözönünde tutulması, dava konusu parsele komşu 958 sayılı parselin kadastro tutanak ve ekleriyle, kadastro sırasında revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, teknik yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla komşu kayıt ve belgelerin zemine uygulanması, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle çifte tapunun önlenmesi açısından dava konusu yerin tapuda kayıtlı olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, dava konusu taşınmaz .. Belediyesi sınırları içerisinde bulunduğundan imar planları içerisinde kalıp-kalmadığı, imar planı içerisinde kalıyor ise hangi tarihte onaylanan imar planı kapsamında kaldığı hususunun krokisi eklenmek suretiyle ... Belediye Başkanlığından sorulması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi isabetli olmamıştır." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 19.02.2014 tarihli ve 2013/32 E.- 2014/115 K. sayılı kararı ile; fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığı, davacının Hazineye ecrimisil ödediği gibi tescil dışı bırakılma tarihinden dava tarihine kadar ayrıca hak düşürücü sürenin de geçtiği gerekçesiyle davanın reddine, hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.612,43 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın iki katlı ev ve bahçesi niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.12.2014 tarihli 2014/16021 Esas, 2014/14410 Karar sayılı kararıyla; "... Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılmamış yazılı gerekçelerle davanın reddi yoluna gidilmiştir. Bozmaya uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozmada işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Hal böyle olunca; Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 16.05.2017 tarihli 2015/131 E. - 2017/143 K. sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamından davacının imar planının onaylandığı tarihe kadar 20 yıl süre ile davasız ve aralıksız taşınmazı zilyetliğinde bulundurduğu ve bu şekliyle 3402 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi gereğince davacının taşınmazın zilyetliğini imar ve ihya yoluyla kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.09.2020 tarihli 2017/4570 Esas, 2020/3007 Karar sayılı kararıyla; eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile karar bozulmuştur.
F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11.05.2022 tarihli 2020/669 E.- 2022/257 K. sayılı kararı ile; dava konusu yapılan ve tescil harici bırakılan taşınmazın öteden beri davacı ve üst soyu tarafından kullanıldığı, davacıya nasıl intikal ettiğinin bilinmediği, taşınmazın üzerinde eskiden çalılıkların bulunduğu ve sökülerek ihya edildiği, taşınmazın sınırında bulunan derenin aktif olmadığı ve taşma riskinin çok az olduğu, taşınmazın birinci sınıf toprak yapısına sahip olduğu, 1973 yılında dikili tarım faaliyetlerinin yapıldığı, 1976 yılında sürülmüş ve nadasa bırakılmış olduğu, 1976 yılında imar-ihya çalışmalarının tamamlandığı ve tarla olarak kullanıldığı ve üzerinde herhangi bir bitki örtüsü olmadığının anlaşıldığı, davacının imar planının onaylandığı tarihe kadar 20 yıl süre ile davasız ve aralıksız taşınmazı zilyetliğinde bulundurduğu ve bu şekliyle 3402 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi gereğince davacının taşınmazın zilyetliğini imar ve ihya yoluyla kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, bu nedenle imar ve ihyaya dayanarak zamanaşımı ile kazanılmasının mümkün olmadığını, Kadastro Kanunu ve Medeni Kanun'da aranan şartlar gerçekleşmeden ve bozma ilamında belirtilen hususlarda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini, bir yerin imar-ihya yolu ile kazanılabilmesi için kolayca tarım yapılması mümkün olmayan toprakta oldukça zor ve zahmetli ve gider gerektiren bir uğraş verilerek tarıma elverişli hale getirilmesi şartının arandığını, tarım arazisine emek ve para harcamadan yapılan bina ve dikilen ağaçların Yargıtay kararlarında imar-ihya olarak kabul edilmediğini, bilirkişi raporlarına karşı yaptıkları itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporlarının eksik ve yetersiz olduğunu, Mahkemece 14.10.2021 tarihinde yapılan keşifte 3 mahalli bilirkişi hazır edilmesine rağmen ikisinin beyanlarının alındığını, belgesiz araştırmasının yetersiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1 inci ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanunu'na göre 1986 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık, çalılık niteliğiyle tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.
2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'nın 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca miktar yönünden karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
15.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.