"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescil talebinin reddine, 388.946,08 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı Hazine vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 31.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ... ile diğer temyiz eden davalı Hazine vekili Avukat... mirascı ... vekili Avukat ... ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 1432 ada 38 parsel sayılı taşınmazının önce sahte vekaletname ile davalı ...'ya satış yolu ile devredildiğini, ... tarafından da sahtecilik işlemini yapan ...'in elemanı olan davalı ...'e, onun tarafından da tapu maliki gözüken davalı ...'a (... oğlu) temlik edildiğini, yapılan bu satış işlemlerinin ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/739 Esas sayılı dosyasında ve yine ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/458 Esas sayılı dosyasında belirtildiği üzere sahte vekalet kullanılarak yapılmış olup, son alıcı ...’ın ilk el konumunda olduğunu ileri sürerek yapılan satış işlemlerinin ve dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde kusursuz sorumluluk ilkesi gereği davalı Hazineden gayrimenkulün satış tarihi itibariyle değerinin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, aşamada sunduğu 25.05.2016 havale tarihli ıslah dilekçesinde; öncelikli olarak tapu iptali ve tescil ve bu mümkün olmaz ise kusursuz sorumluluk ilkesi gereği son davalı Hazineden ıslah edilen 382.726,22 TL 'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., dava konusu taşınmazın satılık olduğunu ... ... Gazetesi'nden öğrendiğini, ...'dan ... ile görüştüğünü ve taşınmazı 200.000,00 TL'ye satın aldığını, satıştan önce kimseyi tanımadığını, satın aldığında hiçbir takyidatın bulunmadığını, iyi niyetli olduğunu, davalı ..., ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/739 Esas sayılı dosyası ile aleyhine tapu iptali ve tescil davası açıldığını ve bu davanın 21/02/2017 tarihinde husumet açısından reddedildiğini, anılan dosya ile eldeki dosyanın uyuşmazlık konusunun aynı olduğunu, dava konusu taşınmazda ilk malik olarak tapuda tescil yapılmış olsa da daha sonra taşınmaz başka şahıslara satıldığı için davada taraf sıfatını haiz olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen sahte kimlik ve sahte vekaletname ile satış yapıldığı hususunun tamamen bilgisi dışında olduğunu, taşınmazı emlakçı arkadaşının aracı olması sebebiyle tamamen güven ilişkisine dayalı olarak 180.000,00TL bedel karşılığında almak için anlaştığını, kat mülkiyeti için gerekli iznin meşakkatli olacağını öğrendikten sonra parasını geri isteyerek taşınmazı iade etmek istediğini, bunun üzerine malikin vekili olduğunu söyleyen ...'in daha önceden tanımadığı ancak arkadaşı olduğunu söylediği ... isimli şahıs adına taşınmazı satma yetkisini içerir vekaletname çıkartması şartıyla parasını iade edeceğini söylediğini, vekaletname ile ...'ı vekil tayin ettikten sonra parasını geri aldığını, gayrimenkulü kendisine satan ...'in taşınmazı bu yolla başka birilerine sattığını, davalı ..., dava açılış tarihinde tapu maliki olmadığından aktif husumet ehliyetini taşımadığını, ...ve ...isimli şahısların ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/458 Esas sayılı dosyası ile yargılanıp ceza aldıklarını, davacı tarafın uğramış olduğu zararı 2013 yılından önce öğrendiğini, babasının arkadaşı olan dava dışı ...'ın iskan sorununun çözülmesi halinde taşınmazın değer kazanabileceğini söyleyerek ... ilindeki bir taşınmazdan bahsettiğini, taşınmazı incelediğini ve 188.000,00TL'ye yatırım amaçlı aldığını, dava konusu taşınmazı alırken iyiniyetli 3.kişi olduğunu, diğer davalı ...'nın taşınmazı sahte vekaletname ile aldığını bilmediğini ve bilebilecek durumda bulunmadığını, davalı Hazine, davanın husumet yokluğundan, görev ve süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan esas bakımından davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.04.2018 tarihli ve 2015/278 Esas, 2018/369 Karar sayılı kararı ile davalı ...’nın iyiniyet savunmasında bulunduğu, ...’nın taşınmazı üçüncü kişiden devraldığı, akit tablosunda gösterilen satış bedelini satıcı ...'e havale ettiğine ilişkin makbuzun dosya içerisinde yer almakta olduğu, davalı ...'nın yolsuz tescili bilerek taşınmazı devraldığının ispat edilemediği gerekçeleriyle tapu iptal tescili talebinin reddine, tapuda sahte vekaletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın TMK.nın 1007. maddesi gereğince tazmini talebine ilişkin olarak Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, sahte vekaletname ile satış işlemi gerçekleştirildiğinden, kusursuz sorumluluk kapsamında davacının zararını gidermekle yükümlü olduğu gerekçesiyle Hazineye karşı açılan tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.06.2020 tarihli ve 2018/1269 Esas, 2020/602 Karar sayılı Mahkemece dava konusu taşınmazın davacıdan sahte vekalet ile yapılan 15/08/2011 tarihli akit tablosunda belirtilen değere hükmedilmesinin doğru görülmediği, dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması gerektiği belirtilerek davacı ve davalı Hazine vekillerinin istinaf başvurularının tazminat talebi yönünden kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 03.09.2021 tarihli ve 2020/374 Esas, 2021/703 Karar sayılı kararıyla, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, 388.946,08 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü iddialarını yineleyip, dosyadaki bilgi ve belgelere göre sahte vekalete dayalı tapu iptali şartları oluşmasına rağmen tapu iptali talebinin reddinin doğru olmadığını, son malik ...'tan önceki satışların formaliteden olup bu satışlarla ilgili herhangi bir dekontun dahi davalı taraflarca dosyaya sunulmadığını, muvazaalı satışı sağlayan ve ilk el konumunda bulunan ...'ın iyiniyet iddiasında bulunmasının mümkün olmadığını, dava konusu yapılan sahte vekalete dayalı tapu satışlarından 1. ve 2. satışların göstermelik olarak (geriye dönük iade amaçlı) satışlar olup normal bir satış işlemi olmadığını, bu hususun 1. ve 2. satıcı ve alıcıların kabulünde olduğunu, dosya kapsamında sadece son alıcının normal bir alış işlemi yaptığını, bu kişinin alış işleminin de ilk el konumunda olduğunu, ilk el konumundaki sahte vekaletle satışlarda davanın kabulü gerekmekte iken reddi yönünde karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin öncelikle husumet ile görev ve süre yönünden ret kararı vermesi gerekirken tazminata hükmetmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, tapu sicilini Devlet adına tutmakla görevli idarenin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü olduğunu, davada müvekkili kurumun kastı, ihmali veya tedbirsizliği nedeni ile haksız bir sebeple davacıyı zarara uğratma niyeti olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli ve yeterli olmadığını, taraflara taşınmazın bulunduğu yerden, değerlendirme tarihine yakın tarihli ve benzer nitelikte emsal bildirmeleri için imkan tanınması, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar parsellerine yakın olup olmadığı, kadastro veya imar parseli niteliğinde olup olmadığı, DOP düşülmesi gerekip gerekmediğinin ilgili belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden sorulması,, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, imar planının ölçeği ve onaylama tarihi ile dava konusu taşınmazın emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların arsa metrekare rayiç bedeli takdir komisyonu tarafından resen belirlenecek emlak vergisine esas metrekare değeri ilgili belediye başkanlığından ayrı ayrı sorularak ve emsal taşınmazların satış akit tablosunun getirtilmesi gerektiğini, bu emsallere göre değer biçilmesi ve yapıya da bayındırlık birim fiyatlarına göre belirlenen bedelden yıpranma payı da düşülmek suretiyle değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla yeniden keşif yapılarak rapor alınması gerektiğini ve dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, HMK'nın 26.maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.04.2022 tarihli ve 2021/2440 Esas, 2022/703 Karar sayılı kararı ile Mahkemece kaldırma kararı sonrası yeniden yapılan yargılama sonrasında, tazminat bedeli hususunda emsal kıyaslaması yapılarak emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu hükme ve denetime elverişli olup ıslah ile davacı tarafça dava tarihi itibariyle değerin talep edildiği de gözetilerek Mahkemece dava tarihi itibariyle belirlenen değere hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı ve davalı Hazine vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava değerinin ve harç miktarının yanlış belirlendiğini, hesaplanan vekalet ücretinin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sahtecilik ve yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 705. maddesi şöyledir;
“Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”
1022. maddesinin birinci fıkrası şöyledir;
“Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”
1023. maddesi şöyledir;
“Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur."
1024. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
“Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.”, 1024. maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1024. maddesinin üçüncü fıkrasında “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.”
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden ; davacı ...'in kayden maliki olduğu dava konusu 1432 ada 38 parsel sayılı 187,67 m2 miktarlı, arsa vasıflı taşınmazın, davacı adına vekaleten (... 4.Noterliğinin 22.06.2011 tarihli ve 5534 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile) dava dışı ...isimli şahıs tarafından 15.08.2011 tarihli satış işlemi ile 188.000 TL bedelle davalı ...'ya, davalı ... adına vekaleten dava dışı ... tarafından 19.09.2011 tarihinde satış yolu 188.000 TL bedelle davalı ...'e, onun tarafından da 19.09.2012 tarihli satış işlemi ile 200.000 TL bedelle diğer davalı ...'a temlik edildiği, davacı adına düzenlenen ... 4. Noterliği’nin 22.06.2011 tarihli ve 5534 yevmiye numaralı vekaletnamenin sahte olduğunun ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/458 Esas 2015/10 Karar sayılı dosyasında alınan raporlar ile sabit olduğu ve anılan Mahkeme kararı ile de sanıklar ...ve ...’in dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu kararın 15.12.2022 tarihinde onanarak kesinleştiği, ... Bankasından celp edilen banka kayıtlarına göre davalı ... tarafından diğer davalı ... hesabına 200.000 TL bedelin 19.9.2012 tarihinde, "... konut bedeli" açıklaması ile gönderildiği anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki; tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller itibariyle, son kayıt maliki davalı ...'ın çekişme konusu taşınmazı ediniminde kötüniyetli olduğuna dair bir delilin dosyaya sunulamadığı, aksine dava konusu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle, iyiniyetli olarak satın aldığının dosyaya sunulan dekont ve banka bilgileri ile sabit hale geldiği, dolayısıyla adı geçen davalının TMK.nın 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanması gerektiği gözetilerek davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Ne var ki; davalılardan ...'nın sahte vekaletname ile taşınmazı edinen ilk el konumunda olduğu, bu nedenle iyiniyet savunmasında bulunamayacağı, davalı ...'in ise dava dışı ...'in talimatı ile davalı ...'nın vekilinden taşınmazı devraldığı, ayrıca taşınmazın bedelini ödediğine ilişkin bir belgeyi de ibraz edemediği göz önüne alındığında çekişme konusu taşınmazı iktisabında iyiniyetli olduğundan bahsedilemeyeceği gözetilerek davalı Hazine ile birlikte davalılar ... ve ... de tazminat bedelinden sorumlu tutulması gerekirken, tazminat bedelinin sadece davalı Hazineden tahsiline hükmedilmesi doğru değildir.
VI. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının değinilen yönler itibariyle kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 8.400,00’er TL duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı alınıp verilmesine,
05.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.