Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8087 E. 2023/706 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü süre ve kesin hüküm itirazlarının değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafın, daha önce taraf olduğu ve kesinleşen kadastro mahkemesi kararıyla çekişmeli taşınmazların aleyhine tescil edildiği gözetilerek, aynı konu hakkında tekrar dava açılamayacağı ve kesin hükmün oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istekli davada, Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili, müvekkilinin kök muris ... Kethuda'nın mirasçısı olduğunu, kök muristen intikal eden çekişmeli 349, 351, 352, 353 ve 354 parsellerde kayıtlı taşınmazlar üzerindeki miras payının kadastro sonucunda ihlal edildiğini, kök murisin mirasçılarından olan davacı ...'nin annesi ... ...'a kök muristen intikal eden payın kadastro tutanaklarına yazılmadığını, yine kök murisin mirasçılarından olan ve çocuksuz ölen ... ve ...'in kendi murisi olan Kör ...'ın kardeşleri olduğunu, bu kişilerin miras paylarının kendi murisi olan Kör ...'a oradan ise miras yoluyla kendisine intikal gerekirken bu hususun da dikkate alınmadığını belirterek, murislerinden eksik intikal etmiş olan miras haklarının veraset ilamındaki hissesi oranında tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar aşamalarda sundukları sözlü ve yazılı beyanlarında öncelikle kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan eldeki dava yönünden hak düşürücü sürenin dolduğunu, davacıya kök muristen intikal eden yasal miras payının temlik olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eldeki davanın kadastro öncesi nedene dayalı olarak açıldığını, dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin dolduğunu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde, eldeki davanın muris muvazaasından kaynaklı “taşınmazların tapusunun iptal edilerek, murislerden eksik intikal etmiş olan miras haklarının veraset ilamındaki hissesi oranında tesciline karar verilmesi” istemine ilişkin olduğu, çekişmeli taşınmazlarda davacıya ait miras paylarının ihlal edildiği, davanın kadastro tespitine itiraz niteliğinde olmaması nedeniyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmasının hukuka aykırı olduğu, bu hususta Anayasa Mahkemesi’nin de kararlarının mevcut olduğunu, muris muvazaası, sahtecilik, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davaların, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği, mirasçılar arasında zamanaşımının işlemeyeceği, taraf delillerinin bu çerçevede toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yerel mahkemenin işbu davayı eksik ve hatalı hukuksal tanı ile “kadastro tespitine itiraz” davası olarak kabul edip Kadastro Kanunu’nun 12. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımının somut olayda uygulamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Dava şartlarının sıralandığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca, " Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. " dava şartı olarak sayılmıştır.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303. maddesi kesin hükmü düzenlemekte olup,

" (1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanunu'nun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.

(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir." hükümlerini içermektedir.

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi: "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." şeklinde düzenlenmiştir.

4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 34. maddesi: ''Kadastro mahkemeleri kararları, davada taraf olanlar ile taraflar dışında hak iddia ederek davaya müdahil sıfatıyla katılanların leh ve aleyhinde kesin hüküm teşkil eder. Taraf olmadığı halde lehine karar verilen şahıs hakkında mahkemece tesis edilen hüküm yukarıda sözü edilenleri de bağlar. '' hükümlerini içerir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, kararın dayanağı olan yasal ve hukuksal gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin, dava konusu 353 ve 354 parsellere yönelik temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine,

2. Çekişmeli 349 parsel (imar sonucunda 38 ada 1 ve 32 ada 2 parseller), 351 parsel (imar sonucunda 38 ada 1 ve 32 ada 4 parseller) ve 352 parsel (imar sonucunda 38 ada 1, 117 ada 6 ve 7 parseller) sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince, bahsi geçen taşınmazlar kadastro tespiti sırasında Haziran 1308 tarih ve 357 sıra numaralı tapu kaydı ve münakaleleri uyarınca eldeki dosya davacısı ... (...) ve müşterekleri adına tespit edilmiş, tespite karşı ..., ... ve ... (...) tarafından yapılan itiraz üzerine Kadastro Komisyonunun 30.07.1981 tarihli kararı ile taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; bu karara karşı tapu dışı yolla pay temliki iddiasına dayalı olarak ..., miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak ise ... (...) mirasçıları tarafından süresi içerisinde dava açılmış, iş bu davaya ... tapu dışı yolla satın alma iddiasıyla müdahale isteğinde bulunmuştur.

3. Kadastro Mahkemesinin 17.01.2001 tarihli ve 1995/1 Esas, 2001/24 Karar sayılı kararıyla davacı ...'ın, davalı (eldeki dosya davacısı) ...'in (...) payını tapu dışı yolla temlik aldığı, davacı ... lehine 3402 sayılı yasanın 13/B-b hükmü uyarınca mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle çekişmeli taşınmazların yazılı şekilde ... ve müşterekleri adına tesciline karar verilmiş, iş bu karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.05.2021 tarihli ve 2001/10995 Esas, 2001/3717 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

4. Hal böyle iken eldeki dosya davacısı ...'in (...) tarafı olduğu ve çekişmeli 349, 351 ve 352 parsel sayılı taşınmazların hükmen tesciline esas teşkil eden Kadastro Mahkemesinin 17.01.2001 tarihli ve 1995/1 Esas, 2001/24 Karar sayılı dava dosyasının ... (...) yönünden kesin hüküm teşkil ettiği göz önüne alınarak davanın bu nedenle reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde hak düşürücü süre nedeniyle reddi doğru olmamış ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; kararın gerekçesinin bu şekilde düzeltmek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, hükmün gerekçesinin düzeltilmiş bu şekliyle 6100 sayılı

HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.