Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8184 E. 2023/5755 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetliğinin kazanma şartlarını taşıyıp taşımadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davaya konu taşınmazın kadastro tespit tutanağında davacı lehine bir kayıt bulunmaması, davacının tutanağın aksini ispatlayamaması ve taşınmaz üzerindeki deponun ekonomik amaca uygun tarımsal faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek, davacının yasal kazanma şartlarını taşımadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

EK KARAR TARİHİ :

SAYISI : 2021/2114 E., 2022/1317 K.

DAVA TARİHİ : 12.01.2018

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ :... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/6 E., 2021/73 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı vekili; Çanakkale ili,... ilçesi, ...köyü’nde kain 266 ada 3 parselde kayıtlı taşınmazın ilk malikinin ... olduğunu, ...'nin davacının teyzesi olarak taşınmazı yaklaşık 40 yıl önce yeğenine hibe ettiğini, davacının da çekişmeli taşınmazı malik sıfatıyla depo olarak kullandığını, ancak taşınmazın davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi; eklemeli zilyetliğin ortaya konması, terk olgusunun tetkik edilmesi ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının taşınmazı depo olarak kullandığı ve çekişmeli taşınmazda zilyetliğini sürdüğü, mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarının da aynı yönde olduğu, bilirkişi raporlarından davaya konu taşınmazın imar ve ihya faaliyetinin tamamlanmasının 1966 yılından önce olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi özetle; Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığını, davacının davasını ispatına yönelik yeterli delil olmadığını, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının incelenmesinde taşınmazın Panayot Krotini tarafından kullanıldığı ve adı geçenin 25-30 yıl önce başka bir ülkeye gittiği yönünde tutanak tutulduğunu ayrıca zilyetliğin ekonomik amaca uygun bir şekilde devam etmesinin gerekli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada mevcut bilirkişi raporlarından davaya konu taşınmaz üzerinde 80-90 yaşlarında yapı bulunduğu, taşınmazın imar ihyasının 1966 tarihinden önce olduğunun anlaşıldığı, davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davalı Hazine temsilcisinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü ve 14 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle davaya konu taşınmazın kadastro tespit tutanağının incelenmesinden; çekişmeli taşınmazın baba adı bilinmeyen Panayot Krotini tarafından kullanıldığı, adı geçenin 25-30 yıl önce başka ülkeye gitmesi sebebiyle o tarihten itibaren taşınmazın kullanılmadığı, zilyetliğin terk edildiği, başkaca mülkiyet iddiasında da bulunulmadığı belirtilerek taşınmazın 25.10.2001 tarihinde davalı Hazine adına tespit edildiği ve bu tespitin 29.05.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Bilirkişi raporlarında; çekişmeli taşınmazın 492,60 m2 ölçüsünde ve köy içerisinde bulunduğu, tapudaki niteliğinin ev ve bahçesi şeklinde olduğu, kentsel sit bölgesinde olup taşınmazda 1 adet 5mx9m ölçülerinde terk edilmiş ve uzun yıllardır kullanılmadığı anlaşılan 80-90 yaşlarında ev vasfında yapının bulunduğu, yapının alt katının ahır, üst katının samanlık olarak kullanıldığı, yapıyı kullanmak için ciddi tadilat gerektiği, 1966 ve 1985 yıllarına ait hava fotoğrafları ile birlikte arazinin bütün olarak değerlendirilmesinde imar-ihyanın 1966 tarihinden önce tamamlanmış olduğu yönünde görüş bildirilmiş; mahalli bilirkişi ve tanıklar çekişmeli taşınmazın depo olarak kullanıldığını, kadastro tutanağında adı geçen Panayot Krotini’yi tanımadıklarını belirtmişlerdir.

Davaya konu taşınmazın, emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemleri tamamlanarak tarıma elverişli hale getirildikten sonra kadastro tespit tarihine kadar kazanmayı sağlayacak 20 yıllık nizasız, fasılasız ve ekonomik amaca uygun zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre kazanılması mümkündür.

Ancak, kadastro tespit tutanağı aksi ispatlanmadığı sürece içeriği doğru olarak kabul edilecek resmi bir belge niteliğinde olup kesinleşen tutanak ve tapu sicillerinin aksi Mahkeme kararıyla değişebilir, bunun aksini iddia eden davacı tarafın tespitte gösterilen kazanma nedeninin aksini iddia ve ispat etmesi zorunludur.

Somut olaya gelince; davaya konu taşınmazın tespit tutanağında Panayot Krotini'nin adının geçtiği, davacı ve bayileri ile herhangi bir bağlantı kurulmadığı, kadastro tutanağının aksi davacı tarafından ispatlanamadığı gibi dosya kapsamı itibariyle taşınmazın tarımsal nitelikte ekonomik amaca uygun kullanımının olmadığı, bu nitelikteki bir taşınmaz üzerinde depo niteliğinde yapı olması ve ahır olarak kullanım şeklinde sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılamayacağı kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca; kadastro tespit tutanağının aksinin kanıtlanamaması nedeniyle yasal şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

23.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

- KARŞI OY -

Dava kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davacının taşınmazı depo olarak kullandığı ve çekişmeli taşınmazdaki zilyetliğini sürdürdüğü, mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarının da aynı yönde olduğu ve imar ihyanın 1966 yılından önce tamamlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince İDM kararının usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise taşınmaz tespit tutanağında Panoyot Krotini adının geçtiği, davacı ve bayilerine ait bir ibare geçmediği, davacıların bu husus bakımından tutanağın aksini ispatlamaları gerektiği ancak bunu ispatlayamadıkları, öte yandan depo ve ahır olarak yapılan kullanımın ekonomik amaçlı tarımsal faaliyet olmadığını belirterek kanuni şartları oluşmayan davanın reddedilmesi gerektiği gerekçesiyle İDM kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Meskun mahalde olmayan ve tarla vasfıyla kullanılan bir taşınmazın herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmaksızın üzerinde zilyetlik iddiasında bulunulması Kanun'un aradığı anlamda zilyetlik olarak kabul edilmeyebilir. Ancak, meskun mahalde bu bağlamda köy içinde bir taşınmazın ev, ahır veya depo olarak kullanılması ve bu müştemilatın etrafının çitle çevrilmesi durumunda bunun Kanun'un aradığı anlamda malik sıfatıyla zilyetlik olarak kabul edilmemesinin makul bir nedeni görünmemektedir. Nitekim, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinin birinci fıkrasında taşınmazın kazanım şartı olarak malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurma şartı öngörülmüş, söz konusu zilyetlik sadece ekip biçme biçiminde bir tarımsal faaliyet olarak tanımlanmamıştır.

Öte yandan kadastro tutanağındaki bilgilerin aksi her türlü delille kanıtlanabilir.

Somut olay bu çerçevede incelendiğinde dosyada dinlenen tüm mahalli bilirkişi ve tanıkların dava konusu yerin öncesinde ...'ye ait iken evlendiği için davacı tarafın bayisi olan ...'e düğün hediyesi olarak verildiğini ve anılan tarihten sonra kendisinin kullandığını beyan etmişlerdir. Tutanakta adı geçtiği bildirilen ...nin ise taşınmazla bir ilgisinin bulunmadığını bildirmişlerdir. Dolayısıyla burada tutanağın aksinin tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarıyla ispatlanamadığını söyleyebilmenin zor olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan taşınmazın meskun olmayan köy sınırları dışında bulunduğu da ortaya konulamamıştır.

Açıklanan nedenlerle, BAM kararının onanması veya en azından yukarıda belirtilen hususlarda varsa bir tereddüt bunun açıklığa kavuşturulması amacıyla kararın bozulması gerekirken tescil koşullarının oluşmadığından bahisle bozma kararı verilmesi yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına iştirak edemiyorum.