Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8195 E. 2024/1471 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, Hazine adına tespit edilen ancak uzun yıllar davacının tasarrufunda olduğu iddia edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davaya konu taşınmazın tapu kaydının davaya konu taşınmaza uyup uymadığı, davacının zilyetliğinin şekli ve süresi hususlarında yeterli araştırma yapılmadığı ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilerek hüküm kurulmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/2921 E., 2022/1689 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/701 E., 2019/649 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Bingöl ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 177 ada 2 parsel sayılı taşınmazın uzun yıllar boyunca davacının tasarrufunda bulunmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında davalı Hazine adına tespit edildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, davacı lehine zihniyetlik koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2017 tarihli ve 2016/176 Esas 2017/447 Karar sayılı ilamıyla; mahallinde dinlenen beyanlara ve düzenlenen bilirkişi raporlarına göre davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 177 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 17.07.2017 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 653,75 metrekarelik kısmı ile 177 ada 2 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 7609,67 metrekarelik kısmının tapu kayıtlarının iptali ile tek parça halinde yeni parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 22.11.2018 tarihli ve 2018/513 Esas 2018/1943 Karar sayılı ilamı ile; davaya konu 177 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak teşkil eden tapu kaydının getirtilerek zemine uygulanmadığı, tespit tarihinden geriye doğru 3 farklı dönemi gösteren hava fotoğraflarının incelenmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yerel bilirkişi beyanlarına göre davaya konu taşınmazın tespitine esas tapu kaydının sınırları ile davaya konu taşınmazın sınırlarının birbirine uyduğu, tapuda kayıtlı yerin zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hazine adına hangi tarihte kadastro tespiti yapıldığının Mahkemece belirlenmediğini, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı konusunda yeterli incelemenin yapılmadığını, bilirkişi raporlarının davacı lehine düzenlendiğini, taşınmaz üzerindeki muhdesatların 1987 yılında davacı tarafından meydana getirildiğinin beyanlar hanesinde belirtildiğini, davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunu, davalının istinaf dilekçesinde somut hiçbir gerekçe göstermediğini, buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebi ile bağlı kalınmaksızın kaldırma kararı verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; verilen kararda usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13 üncü v.d. maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 177 ada 2 parsel sayılı 39.196,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 03.06.1941 tarihli ve 7 sıra numaralı tapu kaydı nedeniyle susuz tarla vasfıyla davalı Hazine adına tespit edildiği, taşınmaz üzerinde a, b ve c harfleri ile gösterilen ev, samanlık ve ahırın 1987 yılında davacı ... tarafından yapıldığının beyan hanesinde gösterildiği, kadastro tespitinin 06.10.2009 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 04.04.2016 tarihinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açıldığı anlaşılmıştır.

2.Mahkemece, davalıya ait tapu kaydının davaya konu taşınmaza uyduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli ve yeterli değildir. Davaya konu taşınmazın dayanak tapusunun doğu, kuzey ve batı sınırlarındaki Hazine taşınmazlarının zeminde mevcut olduğu, tapu kaydının güney sınırındaki meşelik sırtın ise 177 ada 1 parsel içerisinde olduğu kabul edilmiş ise de komşu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları ve dayanaklarının dava dosyasında bulunmaması, davaya konu taşınmazın su altında kalmış olması ve 177 ada 1 parsel sayılı taşınmazın meşelik kısmının geçmişe dönük hava fotoğraflarında ve keşif sırasında çekilen fotoğraflarda gösterilmemesi, öte yandan dayanak tapu kaydının yüz ölçümünün 5.000 metrekare olduğunun dikkate alınmamış olması ve düzenlenen teknik bilirkişi raporlarında tapu sınırlarının uygulanmamış olması nedeniyle dayanak tapunun davaya konu taşınmaza uyduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlendiği söylenemez. Öte yandan, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin şekli ve süresine ilişkin olarak yapılan araştırmaya gelince, davaya konu taşınmazın kadastro tespit tarihinden önceki 20 yıllık sürenin incelenmesi gerektiği açıktır. 12.05.2017 tarihinde yapılan keşifte davacının 1996 yılında veya 25-30 yıl önce (1987-1992 yılları arasında) çekişmeli taşınmazı kullanmaya başladığı beyan edilmiş; ziraat ve inşaat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu raporunda taşınmaz üzerindeki en yaşlı ağaçların 20, evin 16-20, ahırın 21-30 yaş arasında olduğu tespit edilmiş ve taşınmazın 30-40 yıldır kullanılan tarım arazisi olduğu kanaati belirtilmiştir. 02.05.2019 tarihinde yapılan keşifte ise taşınmazın davacı tarafından 1990 yılından beri kullanıldığı ve evi 1992 yılında yaptığı beyan edilmiş, taşınmaz sular altında kaldığından muhdesatlara ilişkin inceleme yapılamamış ve düzenlenen raporda taşınmazın 20-25 yıldır imar-ihya edildiği belirtilmiştir. Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin sunduğu raporda 1984 yılında tarımsal faaliyet görülmemiş, 2002 yılı hava fotoğrafında sınırların belirgin olduğu ve bir kısım muhdesatların tespit edildiği bildirilmiştir. Toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacının taşınmaz üzerindeki imar-ihya çalışmaları ve ekonomik amaca uygun zilyetliğinin hangi tarihten beri ne şekilde sürdürüldüğünün de kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlendiğini söylemek olanaksızdır. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın 2011 ve 2012 hava fotoğraflarındaki görüntüsü ve üzerinde bulunan muhdesatlar ile teknik bilirkişi raporu ekindeki fotoğraflardaki görünümü bağdaştırılamadığı gibi jeolog bilirkişi raporu ekindeki kot farkını gösteren fotoğrafların da dosya arasındaki diğer fotoğraflarla benzemediği saptanmıştır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle davaya konu taşınmazın komşu taşınmazlarının kadastro tutanak ve dayanakları ilgili tapu ve kadastro müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl önceki dönemlerine ilişkin hava fotoğrafları temin edilmeli, daha sonra mahallinde yeniden 3 kişilik jeodezi-fotogrametri mühendisi bilirkişisi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişi ve fen bilirkişisi ile yerel bilirkişiler ve tanıkların katılımı ile keşif yapılmalı ve dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uygulanması suretiyle taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, sular altında kalan taşınmazın sınırlarında var olan ayırıcı unsurların belirlenmesi için geçmişse dönük uydu ve hava fotoğraflarından yararlanmalı, zemindeki ve tapu kaydındaki sınırlar teknik bilirkişi tarafından denetime elverişli şekilde kroki üzerinde gösterilmeli ve davacının iddiasına konu taşınmaz bölümünün tapu kaydı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmeli, taşınmazın tapu kaydının kapsamı dışında olduğunun anlaşılması halinde ise davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesi bakımından çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak denetime elverişli şekilde açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri ile bilirkişilerce yapılan tespitler arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve taşınmazın fotoğraflarını da içeren rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi heyetinden taşınmazın hava fotoğraflarının bulunduğu yıllardaki niteliğini ve kullanım şeklini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir ve uygulanan kayıtların kapsadıkları alanları gösterir şekilde krokili rapor aldırılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, davacının senetsizden edindiği taşınmaz bulunup bulunmadığı Yazı İşleri Müdürlüğü'nden sorulmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.