"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 208 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 16/03/1953 tarihinde davalı ... adına tescil edildiğini, 208 ada 16 parsel ayılı taşınmazın 15/08/1977 tarihinde dava dışı parseller ile tevhit edilmesi ile 208 ada 18 parsel sayılı taşınmazın oluştuğunu ve bu taşınmazın da davalı adına tescil edildiğini, ancak taşınmazın geldisi olan 208 ada 16 parsel sayılı taşınmazın davacıların mirasbırakanları adına tespit edilmesine ve kadastro tespit tutanağının 10/08/1953-10/10/1953 tarihleri arasında askı ilanının yapılmasına rağmen 16/03/1953 tarihli sebebe dayanılarak davalı adına tescil edilemeyeceğini, dava dışı 208 ada 17 parsel sayılı taşınmaza yönelik yapılan tespite itiraz üzerine Kadastro Komisyonunun ek kararı ile hataen 208 ada 16 parsel davalı adına tespit edilmiş gibi yüz ölçümü 12780 m2 olarak düzeltilmek suretiyle davalı adına ipkasına karar verildiğini, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, dava konusu 208 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 14735 m2'lik kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına veraset ilamında belirtilen payları oranında tesciline karar verilmesi talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/43 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile davaya konu 18 ada 1 parselin genel arazi kadastro çalışmaları sırasında Maliye Hazinesi adına tespi edildiği, tespitin 12/10/1953 tarihinde kesinleştiği, davaya konu 18 ada 17 parselin genel arazi kadastro çalışmaları sırasında Maliye Hazinesi adına tespit edildiği, tespitin 01/02/1958 tarihinde kesinleştiği, davaya konu 18 ada 16 parselin genel arazi kadastro çalışmaları sırasında Maliye Hazinesi adına tespit edildiği, tespitin 16/03/1953 tarihinde kesinleştiği, 3402 Sayılı Kanun'un 12/3 maddesi gereğince kadastro tespitinden önceki nedenlere dayanılarak 10 yıl içinde dava açılabileceği, 10 yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu ve resen dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Bir kısım davacılar ...ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; ön inceleme duruşması yapılmadan karar verildiğini, ön inceleme duruşması yapılamadan hak düşürücü süre yönünden karar verilemeyeceğini, gerekçeli kararda dava dışı taşınmazlara ilişkin bilgilerin yer aldığını, davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu, aynı ada parsele ilişkin olarak ... Kadastro Komisyonunun 27/07/1953 tarihli kararı ile davacıların mirasbırakanları adına tespit edildiğini ve tespitin kesinleştiğini, deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda, dava konusu 208 ada 18 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 208 ada 16 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğundan bahisle 14.735 m2 yüz ölçümlü olarak ve çalılık vasfı ile Hazine adına 16/03/1953 tarihinde tespit edildiği, tutanağın 10/08/1953-10/10/1953 tarihleri arasında askı ilanında kaldığı ve 12/10/1953 tarihinde itiraz edilmediğinden kesinleştiği, 208 ada 17 parsel sayılı taşınmazın ...Vakfından icareli olarak ... Belediyesi adına çalılık vasfı ile tespit edildiği, dayanak tapu kaydının kapsadığı alan yönünden Belediyece yapılan başvuru üzerine 09/01/1958 tarihli Komisyon ek kararı ile 208 ada 15 ve 208 ada 16 parsel sayılı taşınmazların yüz ölçümlerinin değiştirildiği, Komisyon ek kararının 01/02/1958 tarihinde kesinleştiği, dava konusu 208 ada 18 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 208 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin itirazsız kesinleştiği 12/10/1953 tarihi ile davanın açıldığı 13/12/2013 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK’nin geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle kararın gerekçe kısmında dava konusu 208 ada 18 ve geldisi olan 208 ada 16 parsel sayılı taşınmazların ada parsel numaraları sehven 18 ada 1 ve 18 ada 16 parseller olarak yazılmış ise de davanın reddine ilişkin verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğuna göre bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Mahkeme kararının gerekçe kısmının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Mahkemece verilen karar açıklanan gerekçeyle sonucu itibariyle doğru olduğundan, bir kısım davacılar vekilinin değinilen yönden temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının gerekçesi (C-3/3)'te açıklandığı şekilde düzeltilmek suretiyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05/07/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.