Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8287 E. 2023/5359 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın bir bölümü üzerinde davacı tarafından ileri sürülen kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetliğe dayalı tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından taşınmaza ahır yapılmış olsa da, taşınmazın köy meydanı olarak kullanılması, davacının ahırı kaldırarak taşınmazdaki zilyetliğine son vermesi ve sonrasında herhangi bir zilyetliğinin de bulunmaması nedeniyle, davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/137 E., 2020/94 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., ...ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan ve muhtelif tarihte yapılan kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., davacının yapılan kadastro çalışmalarından haberdar olduğunu, hak iddia ettiği yerin köye ait boşluk ve yol olup köye ait içme suyu isale hattının ve elektrik direğinin de burada bulunduğunu, yolu yıllardır 15 hanenin kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... temsilcisi, davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

...Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 31.05.2016 tarihli ve 2015/273 Esas, 2016/83 Karar sayılı kararıyla, iddianın ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı ... Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.11.2019 tarihli ve 2016/13248 Esas, 2019/7206 Karar sayılı kararıyla; “ ...Dava, 4721 sayılı TMK'nın 713/1 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. TMK'nın 713/3 üncü maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine husumet yöneltilmesi zorunludur. Yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması mümkün değildir. Somut olayda dava, ... Tüzel Kişiliği aleyhine açılmış olup Hazinenin de davada taraf olması gerektiği halde Mahkemece bu husus göz ardı edilerek usulünce taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm verilmesi cihetine gidilmiştir. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilemez. Hâl böyle olunca, Mahkemece davacıya Hazineyi davaya dahil etmesi için süre ve imkan tanınmalı, taraf teşkilinin sağlanması halinde dahili davalının davaya ilişkin savunmaları ve delilleri sorulmalı, bildirdiği takdirde delilleri toplanmalı, bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Öte yandan, tescil davalarında TMK'nın 713/4 üncü ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerektiği halde Mahkemece, bu hususların göz ardı edilmesi de isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

...Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.12.2020 tarihli ve 2019/137 Esas, 2020/94 Karar sayılı kararıyla, iddianın ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1'inci maddesi,

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... tarafından ...ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tescil istemiyle dava açılmış, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde, tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre köy boşluğu olarak tespit harici bırakılan yer üzerinde evveliyatında davacı ...’ya ait ahır olduğu, yerin ahır için uygun olmadığı gerekçesiyle ahırın kaldırıldığı,anılan bu yere karşılık davalı Köy Tüzel kişiliği tarafından davacıya başka bir taşınmaz verildiği hususunun ispat edilemediği, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, Mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmediği anlaşılmaktadır.

Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanık ve mahalli bilirkişiler, dava konusu yerde davacı ...’ya ait babası ...’den kalma ahır bulunduğunu, ...’in ahırı ilk yaparken taşınmazın cami önü ve okul yanında olmasından dolayı ahır için kullanıma uygun bulunmaması nedeniyle daha sonra taşıyacağını beyan ettiğini, bu nedenle 1984 yılında köy meydanında olması nedeniyle davacının oğlu ...’nin taşınmazda bulunan ahırı yıkarak evinin yanına yeni ahır yaptığını, dava konusu yerin köy meydanında, cami önü ve okul yanında bulunduğunu beyan etmişler, keşif sonucu fen bilirkişisi tarafından düzenlenen teknik bilirkişi raporunda da, dava konusu yerin tesis kadastrosunda yol olarak sınırlandırılmış olduğu ve halen köy meydanı olarak kullanıldığı, dava konusu yerde olduğu iddia edilen ağaç ahırın zeminde bulunmadığı, ağaç ahırın 1987 yıllarında yerinden sökülerek 101 ada 45 nolu parsel içine taşındığının tanıklar ve mahalli bilirkişilerce beyan edildiği belirtilmiştir. Tanık ve mahalli bilirkişi beyanları, teknik bilirkişi raporu göz önüne alındığında, taşınmaza davacının babası tarafından ahır yapılmış ise de taşınmazın köy meydanı olduğu, 1984 yılında davacının bu ahırı kaldırarak taşınmazdaki zilyetliğinin son bulduğu ve bu tarihten sonra da taşınmaza herhangi bir zilyetliğinin bulunmadığı, taşınmazın öteden beri köy meydanı olarak kullanıldığı, buna göre taşınmaz üzerinde davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır.

2. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

10.10.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.