"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istekli davada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve tereke temsilcisi tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 30.05.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asil ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili v.d. Gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı kardeşi ...’in kısıtlı babasından aldığı imzalı boş senedi sonradan kısıtlıyı borçlandıracak şekilde doldurarak, ... 2. İcra Müdürlüğünün 2002/5848 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, kısıtlıya ait 2112 ada 2 parsel sayılı taşınmazın icra yoluyla satışı üzerine ihale ile taşınmazın davalı ... adına tescil edildiğini, açılan menfi tespit davası neticesinde takip konusu senet nedeniyle kısıtlının borçlu olmadığına karar verildiğini, böylece davalı adına oluşan kaydın yolsuz hale geldiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... ... adına tescilini talep etmiş, yargılama sırasında taşınmazın el değiştirmesi üzerine yeni malike karşı davaya devam edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davanın reddini istemiş, dahili davalı ... 24/01/2017 tarihli dilekçesinde açılan ve kendisine yöneltilen davayı kabul etmediğini, davacıyı ve kardeşini tanımadığını, diğer dahili davalının yapmış olduğu satılık ilanı üzerine ...'den dava konusu taşınmazı satın aldığını, kötü niyetli olmadığını, taşınmazı kiraya verdiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 31/05/2012 tarihli 2011/242 Esas, 2012/201 Karar sayılı kararıyla, dahili davalı ...’nün kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 12.11.2013 tarih, 2012/16374 Esas, 2013/15620 Karar sayılı kararıyla; “...Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. m. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi iddianın dayanağını oluşturan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/207 Esas – 2011/110 Karar sayılı dava dosyasının kesinleşmesini beklemeden işin esası hakkında hüküm kurulmuş olmasıda isabetli değildir. ” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, 03/10/2017 tarihli ve 2015/20 Esas, 2017/352 Karar sayılı kararı ile dahili davalı ...’un kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığı, diğer dahili davalı ve davalı ...’in ise dava konusu taşınmazda kayıt maliki olmadıklarından anılan davalılara husumet yöneltilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09/12/2020 tarihli ve 2018/990 Esas, 2020/6561 Karar sayılı kararıyla; “...Hemen belirtilmelidir ki; taşınmazda ilk el konumunda olan ... adına oluşan kaydın dayanağını teşkil eden senede yönelik olarak açılan menfi tespit davası sonucunda, senet borçlusu ... ...’ın hukuki işlem ehliyeti olmadığı gerekçesiyle borçlu olmadığının tespitine dair verilen kararın kesinleştiği, böylece ilk el ... adına oluşan tapu kaydının illetinin ortadan kalktığı ve tescilin yolsuz hale geldiği sabittir.
Ne var ki, davalı ...’in çekişmeli taşınmazı 20.04.2010 tarihinde davalı ...’e, ...’in de yargılama sırasında davalı ...’ya 18.04.2014’te temlik ettiği, tereke temsilcisi tarafından HMK’nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkın kayıt malikine karşı tapu iptali tescil davası olarak devamı yönünde kullanıldığı görülmektedir.
...Somut olaya gelince, ilk el ...’den devralan ...’in ediniminde iyiniyetli olup olmadığı yöntemince araştırılmadığı gibi, yargılama sırasında taşınmazı devralan ve kendisine tapu iptali ve tescil isteği yöneltilen davalı ...’nın yolsuz tescili bilen konumunda olup olmadığının tespitine ilişkin yeni durum hakkında tereke temsilcisine delillerini bildirme hakkı tanınmadan sonuca gidilmesi de hatalı olmuştur.
Her ne kadar son oturumda, mirasçı ...’ın delillerin toplandığına ilişkin beyanı yeterli görülerek tahkikat aşamasına son verilmişse de, davayı açan mirasçı ...’ın, terekeye temsilci atanmakla birlikte artık davayı takip yetkisi kalmadığından, davanın sübutuna ilişkin bu beyanının da sonuç doğurmayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; tereke temsilcisine, davalı ... yönünden HMK’nın 145. maddesi gereğince delillerini bildirmek üzere süre verilmesi, öncelikle ilk el olan ...’den temlik alan davalı ...'in yukarıdaki ilkelere göre ediniminde iyiniyetli olup olmadığının açığa kavuşturulması, bundan sonra davalı ... yönünden bildirilecek deliller toplanmak suretiyle aynı ilkeler uyarınca TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağı belirlenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de, davalı ...’in taşınmazı yargılama sırasında diğer davalı ...’ya devretmiş olması nedeniyle HMK’nın 125. maddesi uyarınca yalnızca kendisine husumet yöneltilen davalı ... hakkında hüküm kurulması gerekirken, taşınmazı devreden ... hakkında yazılı şekilde husumet yönünden ret kararı verilmesi de doğru değildir. ” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile mirasbırakanın terekesine tereke temsilcisi atanmasına ilişkin ... Sulh Hukuk Mahkemesi kararının Bölge Adliye Mahkemesince kaldırıldığı, tereke temsilcisinin aktif dava ehliyetinin kalmadığı, davacı asilin ise tek başına terekeyi temsil ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve tereke temsilcisi ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ... ile tereke temsilcisi ... temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde esasa yönelik araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini, taraf teşkilinin sağlanmasına yönelik olarak bozma yapılmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/65 Esas, 2019/511 Karar sayılı kararının kaldırıldığını, anılan dosyada ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/25 Esas sayılı dosyasında görülen tapu iptali ve tescil davası için tereke temsilcisi olarak atandığını, eldeki dava ile bu kararın bir ilgisinin bulunmadığını, bu dosyada ise ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/61 Esas, 2014/152 Karar sayılı kararı ile davacı ... ... terekesine ...'in tereke temsilcisi olarak atandığını ve kararın kesinleştiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/65 Esas, 2019/511 Karar sayılı kararını kaldırıp yeniden inceleme yapılması için Mahkemesine gönderdiğini, bu davanın sonucu beklenmeden karar verilmesinin de doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı terekeye iade istekli tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. ... Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde; “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye el birliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.
Bir mirasçı ödemeden aciz halinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler.” düzenlemesi mevcuttur.
2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”
3. Aynı Kanunun 1022. maddesinin birinci fıkrasında; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” ve 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; borçlusu ... ..., lehdarı davalı ... olan 05.01.1998 tanzim tarihli bononun davalı tarafından ... 2.İcra Müdürlüğünün 2002/5848 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğu, ... ... adına olan çekişmeli 5 numaralı bağımsız bölümün haczedilerek 20.03.2007 tarihinde yapılan ihale ile davalı adına tescilin sağlandığı, bononun tanzim tarihinde ... ...’ın fiil ehliyetini haiz olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davası sonucu iddianın sabit olduğu gerekçesiyle takibe konu bonodan dolayı ... ...’ın borçlu olmadığının tespitine ve bononun iptaline karar verilerek, kararın kesinleştiği, ... ...’ın yargılama sırasında 16.08.2007 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi Safiye, çocukları ...ve davalı ...’in kaldıkları, davalı ...’in taşınmazı 21.04.2010 tarihinde davalı ...’e, ...’in de 18.04.2014 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle devrettiği, Dairenin 12/11/2013 tarihli, bozma kararına uyularak ... ... terekesine ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/61 Esas, 2014/152 Karar sayılı kararı ile ...’in tereke temsilcisi olarak atandığı, kararın temyiz edilmemesi üzerine 10/07/2014 tarihinde kesinleştiği ve tereke temsilcisinin davaya dahil edildiği, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/25 Esas sayılı dosyasında ... ... mirasçılarından ...’a, mirasbırakan ... ... terekesine temsilci atanmasını sağlanması için süre verildiği ve ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/65 Esas, 2019/511 Karar sayılı dosyasında tereke temsilcisi olarak ...’in atandığı, kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2021/241 Esas, 2021/948 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan ... ...’ın bir kısım mirasçısının mirası reddettiği ancak İlk Derece Mahkemesince mirası reddeden mirasçıların altsoyu araştırılmadan ve taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği gerekçesi ile ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/65 Esas, 2019/511 Karar sayılı kararı kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Mahkemece yukarıda anılan ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/65 Esas, 2019/511 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırıldığından bahisle eldeki davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, Dairenin 12/11/2013 tarihli bozma kararı üzerine, eldeki davada terekeyi temsil etmesi için ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/61 Esas, 2014/152 Karar sayılı kararı ile ...’in tereke temsilcisi olarak atandığı, kararın gerekçesinde ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/242 Esas sayılı dosyasında terekeyi temsil etmesi için Sülayman Meral’in tereke temsilcisi olarak atandığının açıkça belirtildiği ve bu kararın 10/07/2014 tarihinde kesinleştiği, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yeniden yargılama yapılması için kaldırdığı ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/65 Esas, 2019/511 Karar sayılı kararında ise ...’in ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/25 Esas sayılı dosyasında terekeyi temsil etmek üzere atandığı açık olup, farklı bir dosya için yapılan tereke temsilcisi atanmasına ilişkin karar gözetilerek, eldeki davanın aktif husumet yokluğundan reddedilmesi doğru olmamıştır.
3. Ne var ki, eldeki davada, terekeyi temsil etmesi için ...’in atandığı ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/61 Esas, 2014/152 Karar sayılı kararının hüküm kısmında maddi hata yapılarak eldeki dava ve taraflar ile ilgisi olmayan farklı bir dosyanın (... 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/402 Esas sayılı dosyası) hükme yazıldığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, davacı ... ...’a ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/61 Esas, 2014/152 Karar sayılı kararının hüküm kısmındaki bu hatanın düzeltilmesi amacıyla tavzih yoluna başvurması için süre verilmesi, anılan hata düzeltildikten sonra yargılamaya tereke temsilcisi ...’in katılımı sağlanarak devam edilmesi, taşınmazda ilk el konumunda olan davalı ... adına oluşan kaydın dayanağını teşkil eden senede yönelik olarak açılan menfi tespit davası sonucunda, senet borçlusu ... ...’ın borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, böylece ilk el konumundaki davalı ... adına oluşan tapu kaydının illetinin ortadan kalktığı ve tescilin yolsuz hale geldiği gözetilerek, davalı ...’den dava konusu taşınmazı temlik alan davalı ...'in ediniminde iyiniyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, bundan sonra davalı ... yönünden bildirilecek deliller toplanmak suretiyle, davalı ...’nın TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, farklı bir dava için verilen temsilci atamasına ilişkin kararın Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca kaldırıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve tereke temsilcisinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Alınan peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
30.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.