"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1143 E., 2021/2455 K.
DAVA TARİHİ : 13.08.2014
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/448 E., 2019/259 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; çekişmeli 184 ada 1 parsel sayılı taşınmazı satın alma yoluyla devraldığını, taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak Hazine adına mera vasfıyla tespit edildiğini, dava konusu taşınmazı tarım arazisi olarak kullanıp ekip biçtiğini, eklemeli olarak 50 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla kesintisiz kullandığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazın mera, taşlık, bataklık veya kamuya tahsisli yerlerden olmadığı, hava fotoğraflarında da belirtildiği üzere tarımsal amaçlı olarak 1955 yılından bu yana kullanıldığı, yapılan keşifte dava konusu taşınmazın yanında evin bulunduğu, bu evin davacıya ait olduğu, davacı ve evveli zilyetleri ile birlikte 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla zilyetlik koşullarının davacı lehine oluştuğunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişilerinin raporunda A harfi ile gösterilen 6.357,13 m²'lik kısmın tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı adına senetsizden kazanma araştırması yapılmadığını, taşınmazın Hazinenin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, zilyetlik koşullarının oluştuğunun davacı tarafından ispatlanmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmemesine göre davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanun'un 14,16 ve 20 nci, 46/1, 2 nci maddesi, 4753 ve 5618 sayılı Toprak Tevzi Çalışmalarının Usul Ve Esaslarına İlişkin Kanun hükümleri
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Hakkari ili, ... ilçesi, ... köyü ...Mezrasında 2005 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu 184 ada 1 parsel sayılı 20.596,255 m² yüz ölçümlü taşınmaz mera vasfıyla ... Köy Tüzel Kişiliği adına tescil edilmiştir.
Bilindiği üzere mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere; yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri) ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde kadimden beri o yerin mera olarak kullanıla gelmiş olması gerekir. Bir yere hukuken mera vasfını verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması zorunludur. (Cin, H.:Türk Hukukunda ... ve Kışlaklar, 2. Bası, ... 1980, s. 37 vd.)
Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Meraların vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar.
Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması hâlinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulunun 30.10.1991 tarihli ve 1991/8-427 E., 1991/544 K.; 10.05.2006 tarihli ve 2006/8-240 E., 2006/292 K.; 14.11.2012 tarihli ve 2012/7-485 E., 2012/788 K.; 19.11.2014 tarihli ve 2013/8-1321 E., 2014/939 K. sayılı kararları
Dava konusu taşınmaz, 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan kayıt ve belgeler esas alınarak mera olarak tespit edilmiş olup bu şekilde oluşan yerlerin, toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı tarihe kadar zilyetleri yararına iktisap koşullarının gerçekleşmesi halinde zilyetleri adına tesciline karar verileceği 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1 inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu durumda anılan Kanun maddesi uyarınca, öncesi kadim mera değil ise toprak tevzi tarihine kadar davacı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekir.
Somut olayda; Mahkemece, çekişmeli 184 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46/1 inci madde koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, çekişmeli taşınmaz ve komşu taşınmazların kadastro tutanakları ile varsa dayanak belgeleri getirtilmemiş, çekişmeli taşınmaz mera olmasına rağmen Mahkemece yöntemince mera araştırması yapılmamış, bu bakımdan ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın niteliği ve komşu mera parselinden ne şekilde ayrıldığı, aralarında doğal ya da yapay ayırıcı unsurlar bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, komşu köylerden tespit edilecek mahalli bilirkişiler marifetiyle taşınmazın mera olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği maddi olaylara dayalı olarak sorulup saptanmamıştır. Fen bilirkişi raporunda kadastro paftası ile toprak tevzi haritası çakıştırılmamıştır.
Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dosya içerisinde kesinleşme şerhli karar fotokopisi bulunan ... Kadastro Mahkemesinin 2005/254 Esas- 2006/171 Karar sayılı kararın dosyasının Mahkemesinden getirtilerek incelenmeli; taşınmazın bulunduğu ... köyü ...Mezrasına ait kadim ve tahsisli mera kayıtları ile meraya ilişkin paftalar İlçe ve İl Özel İdare Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulmalı; Toprak Tevzi Komisyonu tarafından düzenlenen mera paftaları İl Özel İdare Müdürlüğünden getirtilmeli; çekişmeli taşınmaza ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilmeli; Mahkemece mahallinde, elverdiğince yaşlı (taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta), tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, kadastro tespit bilirkişileri, daha önce keşfe katılmamış jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak bu keşifte, dava konusu parselin tahsisli veya kadim mera sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı, bitişikte bulunan mera parselinden açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı, sınırdaki büyük mera parselinden kazanılıp kazılmadığı, çevresindeki kamu orta malı mera niteliğindeki yerden nasıl ayrıldığı, mera parseli ile arasında başkaca doğal ya da yapay ayırıcı unsur niteliğinde sınır bulunup bulunmadığı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği, taşınmaz üzerindeki evin ne zaman yapıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalıdır.
Yerel bilirkişi ve tanık sözleri, arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmeli ve tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalıdır.
Fen bilirkişisinden keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye elverişli, Toprak Tevzii Komisyonunca oluşturulan dağıtım haritası ve mera haritası ile kadastro paftasını çakıştırılmalı şekilde gösteren, çekişmeli taşınmaz ile mera parselinin konum ve ilişkilerini çizilecek yan kesit krokisinde açıklayan, dava konusu taşınmazın hangi toprak tevzi parseline denk geldiğini, bu parselin belirtme numarasının kaç olduğunu belirten, buna göre belirtme tutanağı, haritası ve varsa dayanak kayıt ve belgeler getirtilerek zeminde uygulamayı gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Yine tahsisli ve kadim meraya ait kayıt ve belgeler ile harita teknik ve yerel bilirkişi ile tanıklar aracılığıyla zemine uygulanmalıdır.
Ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerlerindeki bitki örtüsünü, mera ile aralarında doğal yahut yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, taşınmazın mera vasfında olup olmadığını değerlendirecek şekilde, ekinde taşınmazın değişik yönlerden ve özellikle komşu mera parseli ile müşterek sınırının bulunduğu bölümden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;
Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunun, mera vasfında olup olmadığının ve arazilerin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalıdır.
Çekişmeli taşınmazın yöntemince kadim veya tahsisli mera araştırması yapılarak meranın devamı niteliğinde olup olmadığı tespit edilmeli, taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı gözetilmeli, belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda kadim mera olmadığı, meradan açılmadığı anlaşılması halinde davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46/1 inci maddelerinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 inci maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına.
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.