Logo

1. Hukuk Dairesi2022/840 E. 2023/6464 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1009 E., 2021/2458 K.

DAVA TARİHİ : 23.03.2015

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/242 E., 2019/284 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Hakkari İli, Yüksekova İlçesi, Akocak Köyü çalışma alanında bulunan 125 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tespit edildiğini, ancak taşınmazın 484 dönümlük kısmının davacıların atalarından itibaren 80-90 yıldan beri tarla olarak kullanıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın kadimden beri mera vasfında olduğunu, bu nedenle zilyetlikle edinilemeyeceğini, bu bölgede herhangi bir toprak tevzi çalışması bulunmadığını, davacılar ve mirasbırakanları lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu yerin mera, taşlık, bataklık veya kamuya tahsisli yerlerden olmadığı, hava fotoğraflarına göre A, C ve D olarak gösterilen yerlerin biçenek amaçlı olarak 1968 yılından bu yana kullanıldığı, yapılan keşifteki gözlemlere göre davacıların zilyetliğinin kendilerine geçmesi suretiyle iyiniyetli ve malik sıfatıyla zilyet olduğu ve zilyetliğin halen devam ettiğinin görüldüğü, A, C ve D olarak gösterilen taşınmazlar üzerinde 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla zilyetlik koşullarının davacılar lehine oluştuğunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 125 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda "A" harfi ile gösterilen 167.712,86 m², "C" harfi ile gösterilen 141.117,71 m² ve "D" harfi ile gösterilen 84.440,35 m²'lik kısımları yönünden davanın kabulü ile bu kısımların tapu kaydının iptali ile 1/8'er payla aynı adanın son parsel numarası verilmek kaydıyla davacılar adına tesciline, “B” harfi ile gösterilen alan yönünden davanın reddi ile bu kısmın tespit gibi tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın çekişmeli taşınmazla ilgili vergi kaydı ibraz etmesi, eklemeli zilyetliğe dayanmakta ise önceki zilyetlerden kendisine olan geçişleri somut belgelerle ispatlaması gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, aynı çalışma alanı içerisinde zilyetlikle iktisap edilen taşınmazların araştırılmadığını, taşınmazın 1936 yılından bu yana Hazinenin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, 3402 sayılı Kanunun 14 üncü ve 46 ncı maddelerine göre belirlenen zilyetlik koşullarının davacılar lehine gerçekleştiğinin ispatlanamadığını ileri sürerek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesini tekrarlamıştır.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü, 16 ncı ve 17 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın incelenmesinde; davaya konu 125 ada 1 parsel sayılı 484.697,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında kadimden beri köy halkı tarafından mera olarak kullanıldığı ve fiili zemin durumunun da halen bu vasıfta olduğu gerekçesiyle mera vasfı ile kamu orta malı olarak sınırlandırıldığı, tespitin 28.07.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davada davacıların 23.03.2015 tarihinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil talep ettikleri anlaşılmıştır.

2. Mahkemece davaya konu taşınmaz üzerinde davacılar lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.

3. Mahkemece 23.05.2018 tarihinde yapılan keşifte davaya konu taşınmazın toprak yapısının komşu parsellere benzer olduğu, yonca ve biçenek olduğu, üst tarafının mera olduğu yönündeki gözlemlere yer verilmiştir. Dinlenen yerel bilirkişiler taşınmazların mera olmadığını ve davacıların zilyetliğinde olduğunu beyan etmişlerse de davaya konu taşınmazın ham toprak niteliğinde komşularının bulunduğu, komşu taşınmazlarının bir kısmının davalı olduğu ve yakınında büyük mera parselleri bulunduğu açıktır. Ziraat bilirkişi kurulu raporunda davaya konu taşınmazın A, C ve D ile gösterilen bölümlerinin tarıma elverişli olduğu ve mera arazilerinden farklı bitki örtüsü ve toprak yapısına sahip olduğu belirtilmiş ise de taşınmazın biçenek olarak kullanıldığı, B ile gösterilen ve mera niteliğinde olan kısmın diğer 3 taşınmaz bölümünün birbiriyle olan irtibatını kopardığı, taşınmazın köy yerleşim ve tarım alanlarına sınır olduğu yönündeki tespitin dosya kapsamıyla uyumlu olmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümleri ile komşu mera niteliğindeki taşınmaz bölümünü ayıran herhangi bir sabit sınır veya doğal ayırıcı unsurdan bahsedilmediği, yine jeodezi bilirkişi raporunda taşınmazın tamamının biçenek amacı dışında tarımsal amaçla kullanıldığına dair somut bir tespitin bulunmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kısmen tarımsal amaçlı kullanıldığının bildirildiği, bu durumda temyize konu taşınmaz bölümlerinin de meradan açıldığının kabulünün zorunlu olduğu, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi neye ulaşırsa ulaşsın bu zilyetliğe hukuken değer verilmesinin mümkün bulunmadığı, ot biçme suretiyle taşınmaz üzerindeki kullanımın ekonomik amaca uygun kullanım olarak kabulünün de mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

- KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın A, C ve D harfleriyle gösterilen kısımları yönünden kabulüne karar verilmiş, kararın davalı tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise "Mahkemece 23.05.2018 tarihinde yapılan keşifte davaya konu taşınmazın toprak yapısının komşu parsellere benzer olduğu, yonca ve biçenek olduğu, üst tarafının mera olduğu yönündeki gözlemlere yer verilmiştir. Dinlenen yerel bilirkişiler taşınmazların mera olmadığını ve davacıların zilyetliğinde olduğunu beyan etmişlerse de davaya konu taşınmazın ham toprak niteliğinde komşularının bulunduğu, komşu taşınmazlarının bir kısmının davalı olduğu ve yakınında büyük mera parselleri bulunduğu açıktır. Ziraat bilirkişi kurulu raporunda davaya konu taşınmazın A, C ve D ile gösterilen bölümlerinin tarıma elverişli olduğu ve mera arazilerinden farklı bitki örtüsü ve toprak yapısına sahip olduğu belirtilmiş ise de taşınmazın biçenek olarak kullanıldığı, B ile gösterilen ve mera niteliğinde olan kısmın diğer 3 taşınmaz bölümünün birbiriyle olan irtibatını kopardığı, taşınmazın köy yerleşim ve tarım alanlarına sınır olduğu yönündeki tespitin dosya kapsamıyla uyumlu olmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümleri ile komşu mera niteliğindeki taşınmaz bölümünü ayıran herhangi bir sabit sınır veya doğal ayırıcı unsurdan bahsedilmediği, yine jeodezi bilirkişi raporunda taşınmazın tamamının biçenek amacı dışında tarımsal amaçla kullanıldığına dair somut bir tespitin bulunmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kısmen tarımsal amaçlı kullanıldığının bildirildiği, bu durumda temyize konu taşınmaz bölümlerinin de meradan açıldığının kabulünün zorunlu olduğu, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi neye ulaşırsa ulaşsın bu zilyetliğe hukuken değer verilmesinin mümkün bulunmadığı, ot biçme suretiyle taşınmaz üzerindeki kullanımın ekonomik amaca uygun kullanım olarak kabulünün de mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi isabetsizdir ." gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, davanın kesin olarak reddedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Kanaatimizce dosyada hüküm vermeye yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığından ve dosyanın bağlantılı diğer dosyalarla birleştirilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmesi gerekir.

Dava aynı taşınmazlara yönelik 8 ayrı davacı tarafından açılmıştır. Aynı davacılar Dairemizde temyiz incelemesi bulunan 3 ayrı dava dosyasında da aynı kadastro çalışma alanında bulunan komşu taşınmazlara karşı kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı iptal ve tescil davası açmışlardır.

Dosyada yapılan araştırma ve inceleme kapsamında hava fotoğrafları alınmış tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık süreyi aşacak şekilde dava konusu yerde tarımsal faaliyet yapıldığı tespit edilmiştir. Ziraat bilirkişisi raporunda da dava konusu taşınmazın A, C ve D ile gösterilen bölümlerinin tarıma elverişli olduğu ve mera arazilerinden farklı bitki örtüsü ve toprak yapısına sahip olduğu belirtilmiştir.

Mahalinde dinlenen tüm mahali bilirkişiler ve tanıklar da dava konusu edilen A, C ve D ile gösterilen bölümün çok uzun yıllar boyunca davacıların ve davacıların miras bırakanları tarafından kullanıldığını ifade etmişlerdir.

Anılan bilirkişi raporları, mahalli bilirkişi beyanları birlikte nazara alındığında ve ot biçme biçimindeki zilyetliğin de ekonomik amaçlı zilyetlik olarak kabul edilmesi gerektiği düşünüldüğünde dava konusu yerin mera olduğunu kesin olarak söyleyebilme imkanının bulunmadığı değerlendirilmektedir. Ancak bu dava ile birlikte Dairemizde temyiz incelemesi bulunan 3 ayrı dava dosyası incelendiğinde bu davadaki 8 ayrı davacı tarafından diğer dosyalarda da toplamda kişi başına düşecek miktarı 100 dönümü geçecek şekilde dava açıldığı, buna rağmen İDM'ce bu talepler birlikte değerlendirilerek bir karar verilmediği, dolayısıyla karar vermeye yeterli sağlıklı bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla bu dosya ile Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E. 2015/232, K. 2019/ 285; E. 2015/250, K.2019/286; E.2015/246, K. 2019/73 sayılı dosyalarının birleştirilerek ve mahalinde yeniden keşif yapılarak davacıların tüm taleplerinin birlikte ele alınıp Kanun'daki sınırlamalar da dikkate alınarak bir karar verilmesini sağlamak üzere araştırma ve inceleme eksikliği nedeniyle kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir. Bu çerçevede yapılacak keşifte daha önce refakate alınan bilirkişilerden farklı olarak seçilecek 3 kişilik ziraat, 3 kişilik jeodezi ve 1 fen bilirkişisi aracılığıyla gerekli tespitler bütüncül bir şekilde yapılmalı, mahalli bilirkişiler de yeniden tespit edilerek beyanları alınmalıdır.

Açıklanan nedenlerle, ilgili dosyaların birleştirilmesini temin etme ve hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmasını sağlama amacıyla kararın bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun davanın reddedilmesi gerektiği yönündeki bozma kararına iştirak edilememiştir.