"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2002/125 E., 2002/273 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı ile davalının Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/33 Esas sayılı dosyasında boşanmalarına karar verildiğini, boşanma davasından önce tarafların bir dönem fiilen ayrı yaşadıklarını ve davalının bu dönemde davacı ile tekrar bir araya gelmek için davacı adına kayıtlı taşınmazların kendisine devrini talep ettiğini, davacının eşi ile yeniden bir araya gelmek amacı ile ve davalıya güvenerek bu teklifi kabul ettiğini ve paydaşı olduğu 82 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payı ile maliki olduğu 230 parsel sayılı taşınmazını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, her iki temlikin de bedelsiz olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, iddiaların doğru olmadığını, irade fesadına yönelik iddia yönünden davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının temliklerin muvazaalı olduğunu da ileri süremeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI/BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 10.06.2002 tarih 2002/125 Esas 2020/273 Karar sayılı kararı ile; resmi senedin aksinin ancak aynı değerde bir belge ile kanıtlanabileceği, davacının yemin deliline de dayanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçelerinde özetle; delillerin eksik toplandığını, hatalı değerlendirme ile karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu′nun (TBK) 36 ncı ve 39 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’nın 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümküdür.
2. Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada ″hile″ hukuki nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ″hile″ (aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1 inci maddesinde açıklandığı üzere, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Aynı Kanun′un 36/2 nci maddesi uyarınca da, üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde sözleşmeyle bağlı değildir.
Belirtilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. Somut olaya gelince; dava konusu 230 parsel sayılı taşınmazın 01.02.1999 tarihinde, 82 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payın (çıplak mülkiyeti) 16.01.2001 tarihinde davacı tarafından davalıya satış suretiyle temlik edildiği, dava konusu 82 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydının ise getirtilmediği anlaşılmakta olup yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmadan resmi senedin aksinin ancak aynı değerde bir belge ile kanıtlanabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
4. Hal böyle olunca; tarafların tüm delilleri toplanarak TBK'nın 39 uncu maddesi gereğince davanın öncelikle hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı belirlenerek hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması halinde yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere
06.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.