"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1065 E., 2022/1574 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/135 E., 2022/128 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile ... tarla 104 ada 73 parsel sayılı taşınmazdaki 3/5 payın satışı için anlaştıklarını, davalının 4.000,00 TL aldığını, satış işlemi sırasında anılan taşınmazın satışının yapıldığını zannederek işlem yaptığını, ancak davalının satış esnasında aldatması sonucu Dut Deresi 108 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satışının yapıldığını, davalının "ben ...'u kandırdım, başka yeri ona sattım" dediği kişilerden 2019 yılı Ekim ayında durumu öğrendiğini, öğrenir öğrenmez davalıya haber verdiğini, ancak davalının kendisini oyaladığını, aldattığını ve başka tarla sattığını, davalı ile mutabık kaldığı taşınmazın "çukur tarla" olduğunu ileri sürerek 104 ada 73 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, aldatılarak kendisine verilen 108 ada 13 parsel sayılı taşınmazın ise tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; zamanaşımının dolduğunu, resmi senedin aksinin aynı derece bir belge ile ispat edilebileceğini, davacıda tapu senedi bulunduğunu, mevkilerin bilinebileceğini, davacının kötüniyetli olduğunu, taşınmazın 2.000,00 TL'ye satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalının hileli davranışları sonucu dava konusu taşınmaz yerine başka taşınmazın devrine yol açıldığı, akdin yapılış amacının çekişmeli taşınmazdaki davalı hissesinin devrine yönelik olmasına rağmen yanıltıcı eylem ve davranışlarla diğer taşınmazdaki hissenin devredildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının hangi tapunun nereye ait olduğunu bilmediğini iddia etmesinin samimi olmadığını, her iki taşınmazı da gayet iyi bildiğini, davanın ispatlanamadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının; davalı ile kurmuş olduğu ve yanlış devir yapıldığını iddia ettiği 108 ada 13 parsel (eski 237 parsel) sayılı taşınmazın 4/15 hissesinin satışına ilişkin sözleşmenin iptali ile ödediği bedeli ve uğradığı zararları akdin tarafından isteyebileceği, davalı ile 104 ada 73 parsele ilişkin yeni bir sözleşme kurulmasını talep edemeyeceği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının talep etmediği bir hususta karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince davalının iddia ve savunmasının genişletildiğini, kararın sözleşme hukukuna, sözleşme güvenliğine ve irade sakatlığını belirten yasal hükümlere aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen sözleşmenin zaten davacı ve davalı arasında kurulduğunu, yıllardır da bu bağlamda asıl malın ekmeğini davacının yediğini, talebin bu sözleşmesel olgunun resmiyete kavuşması ve öğrenilen aldatmalı satışı resmi düzlemde sıhhatli hale getirmek olduğunu, talebin zaten yeni bir sözleşme kurulması olmadığını, zaten o sözleşmenin hileli satıştan beri kurulduğunu, uygulaması olan durumu resmiyete kavuşturmayı talep ettiklerini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, aldatma (hile) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6908 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1 inci ve 39 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı ...'ın eski 237 (yeni 108 ada 13) parsel sayılı taşınmazdaki 4/15 olan payının tamamını 06.07.2009 tarihinde davacı ...'a satış suretiyle devrettiği, 104 ada 73 parsel sayılı taşınmazdaki 3/15 payın ise halen davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
2. Somut olaya gelince; davacı, 104 ada 73 parsel sayılı taşınmazdaki davalı adına kayıtlı payı satın almak istediği, ancak davalının aldatması sonucu 108 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki payın devredildiği iddiası ile 104 ada 73 parsel sayılı taşınmazdaki davalı adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, kendisine devredilen 108 ada 13 parseldeki adına kayıtlı payın tapu kaydının iptaliyle de davalı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, ancak 108 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satışına ilişkin sözleşmenin iptalinin istenebileceği, 104 ada 73 parsele ilişkin yeni bir sözleşme kurulmasının talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacının hile hukuki nedenine dayalı olarak dava dilekçesindeki taleple dava açabileceği açıktır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince hile iddiası yönünden usulüne uygun araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
3. Hal böyle olunca; hile iddiası yönünden usulüne uygun olarak inceleme yapılması, bu suretle öncelikle hak düşürücü sürenin, sonrasında işin esasının dosya kapsamındaki tüm deliller ile birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.