Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8512 E. 2023/1507 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, davalıya devrettiği taşınmazın bedelini alamadığı iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davasında, davacının hileye maruz kalıp kalmadığı ve basiretli tacir gibi davranıp davranmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirketin, taşınmazı devretmeden önce gerekli tedbirleri almadığı ve sözleşme yapmadığı, ayrıca inşaat ve gayrimenkul alanında faaliyet gösteren bir şirket olarak basiretli bir tacirin göstermesi gereken özeni göstermediği, hileye maruz kaldığı iddiasını da ispatlayamadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 14.03.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... İnşaat .. Ltd. Şti. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 1493 ada 3 ve 1494 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda Aşiyan Konakları adlı sitede 440 dairelik konut inşaatı yaptığını, gayrimenkul yatırım ortaklığı firması olarak bildikleri dava dışı İdeal ... Ltd. Şti. ile 13/08/2013 tarihinde 308 adet konutun satışına ilişkin taahhüt sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin "C-Süresi" başlıklı maddesi gereğince satışa konu taşınmazların imalat süresi içinde satılması, bu satış desteği hizmeti karşılığında ise sözleşmenin "E-Fiyatlandırma" maddesinde yazılı m² birim fiyatının üzerinde gerçekleştirilen satışlardan hizmet bedeli olarak komisyon alınması, fatura karşılığı yaptığı masrafları süreç içinde talep etmesi ancak satışlar bitmeden hizmet bedelinin talep edilemeyeceğinin kararlaştırıldığını, henüz çalışmalar devam ederken dava dışı İdeal ... Ltd. Şti.nin satışların bitiminde yapılacak ödemeye esas olmak üzere inşaatı tamamlanan 6 adet dairenin kendilerinin gösterdiği kişilere devrinin yapılmasını isteyerek protokolün sonradan düzenleneceğini söylediğini, duyulan ... sonucunda 1494 ada 3 parseldeki B blok 1. kat 3 no.lu bağımsız bölümü davalıya satış suretiyle devrettiğini, satış karşılığında bir bedel almadığını, dava dışı İdeal ... Ltd. Şti.den protokol düzenlenmesini istese de sonuç alamadığını, 6 adet taşınmazın bu şekilde dava dışı İdeal ... Ltd. Şti.nin yetkilisi, ortağı ya da birinci derece yakınlarına devredildiğini, davalının da İdeal ... Ltd. Şti.nin kurucu ortağı olan ... ...’nun eşi olduğunu, taşınmazın devrinin hile ile sağlandığını, 24/11/2015 tarihinde ihtar gönderdiğini ve ardından 14/12/2015 tarihinde İdeal ... Ltd. Şti. ile aralarındaki sözleşmeyi feshettiklerini, 6 adet taşınmazın devir ve temlikinin aynı gün ve saatte yapıldığını ileri sürerek hile nedeniyle tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, hile iddialarının doğru olmadığını, dava konusu taşınmazı satış suretiyle edindiğini, satış bedelinin peşinen ve elden ödendiğini, satışa dair resmi senet ile satış bedelinin tahsil edildiğinin açık olduğunu, davacının basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, 22.07.2015 tarihinde aralarında harici satış sözleşmesinin düzenlendiğini, mahsuba ilişkin bir hükmün söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2017 tarihli ve 2015/569 Esas, 2017/404 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 14.02.2019 tarihli ve 2017/1094 Esas, 2019/195 Karar sayılı kararı ile harca ilişkin eksikliğin giderilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı uyarınca işlem yapılarak 26.12.2019 tarihli ve 2019/21 Esas, 2019/456 Karar sayılı kararı ile davacının davalının eşinin ortağı olduğu, İdeal ... Ltd. Şti. ile arasındaki iş ilişkisinin verdiği güvene dayanarak taşınmazı davalıya devrettiği, davalının satış bedelini ödemediği, harici satış sözleşmesinde bedelin davacının banka hesabına yatırılmasının kararlaştırıldığı, satış bedelinin bankadan ödendiğine dair belge sunulmadığı, tanık beyanlarının da bedelin ödenmediği yönünde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16. Hukuk Dairesinin 10.06.2021 tarihli ve 2020/913 Esas, 2021/1072 Karar sayılı kararı ile davacı Şirketin tüzel kişi olmakla birlikte yöneticileri vasıtası ile hileye maruz kalabileceği, dosya kapsamı ile davacının hile iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 22.03.2022 tarihli ve 2021/8192 Esas, 2022/2330 Karar sayılı kararı ile “…Davacı Şirket, dava konusu 3 no.lu bağımsız bölüm ile dava dışı 5 adet bağımsız bölümün komisyon bedelini mahsuplaşmak kaydıyla ve mahsup sözleşmesinin sonra imzalanacağı inancı ile dava dışı İdeal ... Ltd. Şti ortaklarına ve yakınlarına devredildiği, ancak belirtilen şekilde bir sözleşme tanzim edilmediği, bu yönden Şirketin hileye uğratıldığı iddiası ile eldeki davayı açmış olup, davacı Şirketin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tüzel kişi tacir olduğu; diğer taraftan, davacı Şirket ile davalı arasında 22/07/2015 tarihli sözleşme ile dava konusu taşınmazın 237.300,00 TL bedel karşılığı satışının ve 15/10/2015 tarihinde tesliminin kararlaştırıldığı ve taşınmazın 27/07/2015 tarihinde bizzat davacı Şirket tarafından davalıya temlik edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı Şirketin dava dışı İdeal ... Ltd. Şti ile arasındaki ilişki gereğince mahsuplaşmak amacı ile dava konusu taşınmazı temlik ettiği iddiasını usulünce kanıtlayamadığı, gayrimenkul ve inşaat alanında iştigal eden davacı Şirketin, gerekli tedbirleri almadan ve sözleşme yapmadan dava konusu taşınmazı devretmesi karşısında basiretli bir tacirin göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermediği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davacının devir sırasında hileye düşürüldüğü iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararına uyma gerekçesinin bulunmadığını, kararın gerekçesiz olduğunu, BAM kararı ile Yargıtay kararının çeliştiğini, mahsuplaşma yapılacağı güvencesi ile hareket edildiğini ve 6 adet dairenin verildiğini, bunlardan bir tanesinin de dava konusu bağımsız bölüm olduğunu, ek protokol taleplerinin oyalandığını, taşınmazların hepsinin İdeal ... yetkilisinin yakınları olduğunu, banka hesaplarına ödeme yapılmadığını, buna ilişkin davalının delil de sunamadığını, davalının alım gücü olmadığını, 6 adet taşınmazın aynı gün devrinin tesadüf olmadığını, resmi senedin doğru olmadığının ispatlandığını, ihtilafın sadece basiretli tacir olma ile değerlendirildiğini, iyi niyet kurallarına uyma yükümlülüğünün değerlendirilmediğini, 1,5 milyon lira zarara uğramalarına sebep olunduğunu, karşılıklı iyiniyet ve mahsuplaşma taahhüdü kapsamında verilen sözün yerine getirildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.