Logo

1. Hukuk Dairesi2022/851 E. 2022/4345 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın tek taşınmazını davalı oğluna satış yoluyla devretmesinin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın tek taşınmazını tek erkek çocuğuna devretmesi, satış bedelinin düşük olması, davalı tanık beyanlarının çelişkili olması, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğine dair tanık beyanları ve mirasbırakanın taşınmazı satması için haklı ve makul bir nedeninin bulunmaması hususları gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar,davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 31.05.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ...ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası... ’ın 380 ada 6 parsel sayılı taşınmazını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın parası bulunduğunu ve taşınmazı satmaya ihtiyacının olmadığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile, miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde miras payı oranında bedele karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, 1995 yılında evlenerek anne-babasına ve kız kardeşlerine yakın olmak ve onlara destek olmak amacıyla dava konusu taşınmaza yerleştiğini,taşınmaz üzerindeki binaya kendisi tarafından bir kat daha yapıldığını, bu nedenle mirasbırakanın taşınmazın geri kalan kısmını kendisine satmayı teklif ettiğini, bu teklifin annesi ve kızkardeşlerinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini, taşınmazı mirasbırakandan 104.000,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedeli belirlenirken taşınmazın ikinci katının kendisi tarafından yapıldığı hususunun dikkate alındığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri Özetle

Taraflar arasındaki satış işleminin gerçek olup, satış bedelinin aynı gün ödendiğini, davalının dava konusu taşınmazın 2.katını babasının isteği ve kardeşlerinin bilgisi dahilinde 1994 yılında inşa ettiğini, 1995 yılında ise evlenmesi ve ailesine yakın olmak istemesi nedeni ile ikinci kata yerleştiğini, taşınmazın 2. katını tamamen davalının yaptırdığını,bu nedenle de taşınmazı 100.400,00 TL bedelle mirasbırakandan satın aldığını, satış bedelinin, davalının eşinin hesabından mirasbırakanın banka hesabına 60.000,00 USD havale yapılarak ödendiğini, o tarihteki döviz kuru dikkata alındığında bu bedelin 107.280,00 TL'ye denk geldiğini, dava dışı diğer kız kardeşin, işlemin gerçek satış olduğunu beyan ettiğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmayıp, Mahkemece rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, düzenlenen raporda taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenerek bu değere Tüik oranları uygulanarak 6 yıl önceki değerin belirlendiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç:

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 14/12/2021 tarihli ve 2021/891 E. 2021/1917 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın emekli olduğu, tarafların mirasbırakanın çocukları olduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde iki meskenli bina bulunduğu, davalı ve mirasbırakanın bu taşınmazda altlı üstlü oturdukları, satış tarihinde mirasbırakanın hesabına banka kanalı ile ödeme yapıldığı, tanık beyanlarında, mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırma iradesi ile hareket ettiğini düşündürecek şekilde mirasçıları ile beşeri ilişkisinde olumsuzluk anlaşmazlık ya da husumet bulunduğundan söz edilmediğini, özellikle davanın kabul edilmesinde mirasçı olması nedeniyle menfaati bulunan mirasbırakanın kızı ... ’un, "…taşınmazın muris tarafından davalıya satıldığını bildiği, davalının murise para verdiği, davalının kendisine ait bir başka taşınmazı satarak üzerindeki binayı yaptığı…"şeklinde beyanda bulunduğu, mirasbırakanın eşi olan tanık ... ’ın ise taşınmaz üzerindeki binanın mirasbırakan ve davalı tarafından birlikte yapıldığını, murisin bu yeri davalı oğluna bedelsiz verdiğini, mirasbırakan tarafından başkaca taşınmazların daha önce satıldığını beyan ettiğini, tanık beyanları birlikte dikkate alındığında, mirasbırakanın davacı mirasçılarından mal kaçırma kastı ile hareket etmesini gerektirecek somut bir nedenin varlığı ve mal kaçırma kastı ile söz konusu tasarruf işlemini yaptığı iddiasının dosyadaki mevcut deliller dikkate alındığında davacı tarafından yöntemince ispatlanamadığı, davacının mirasbırakan ile arasında mal kaçırmasını gerektirecek bir husumetin ortaya konulamadığı, mirasbırakanın temlikteki gerçek amaç ve iradesinin mirasçılarından mal kaçırmak olmadığı, temlikteki amacın mirasbırakan ve eşi ile aynı binada oturan davalının taşınmaz üzerine yeni bina yapılmasına katkısına karşılık devredildiği, aksi ispatlanamayan ödeme belgesine göre davalının temlik karşılığı satış bedelini ayrıca ödediği, satış bedelinin ederinden düşük gösterilmesinin tek başına muris muvazaasının ispatına elverişli olmadığı, dosya kapsamına göre, 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK’nda sözü edilen muris muvazaasının somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırarak davanın reddine karar vermiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri:

Dava konusu taşınmazın mirasbırakanın tüm mal varlığını teşkil ettiğini, yapılan temlikteki amacın mirasbırakana ait tek taşınmazın davalı oğluna bırakmak olduğunu, 60.000 USD doların mirasbırakanın terekesinden çıkmadığını, mirasbırakanın kızı ve eşinin beyanlarının birbiri ile çeliştiğini, tanık kızkardeşin beyan ettiği, dava konusu taşınmazın 2. katın yapımı için davalının satımını yaptığı diğer taşınmazın da, mirasbırakan tarafından davalı oğlu...’e satış gösterilerek bedelsiz devredilen bir taşınmaz olduğunu, tarafların annesinin, devir yapılırken mirasbırakanın davalıdan para almadığını kabul ettiğini, mirasbırakanın taşınmazı satması için haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığını, taşınmazın 2. katının yapıldığı tarihte mirasbırakanın emekli ikramiyesi aldığını, 2. katın mirasbırakanın emekli ikramiyesi ile yapıldığını,mirasbırakanın hesabına yatan satış bedelinin, taşınmazın gerçek değerinden çok düşük olduğunu, kaldı ki satış bedelinin terekeden de çıkmadığını, yapılan temlikle davalının diğer mirasçılardan üstün tutulduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu-iptal tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk:

3.2.1.Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1934 doğumlu mirasbırakan... ’ın 27.08.2018 tarihinde ölümü üzerine, geriye mirasçı olarak davacı kızı ...ile davalı oğlu..., dava dışı kızları ... ve ... ile eşi ...’nin kaldığı, mirasbırakan...’nün dava konusu 380 ada 6 parsel sayılı 294 m2 miktarlı arsa vasıflı taşınmazını 18.04.2013 tarihinde davalı oğlu...’e satış suretiyle temlik ettiği, taşınmaz üzerinde iki katlı bina bulunduğu, keşif sonrası alınan bilirkişi raporuna göre temlik tarihinde taşınmazın arsa ve üzerindeki bina ile birlikte toplam değerinin 494.399,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olaya gelince; Mahkemece dinlenen davacı tanıkları, mirasbırakanın taşınmazı bedelsiz devrettiğini, taşınmaz üzerinde tek katlı bina bulunup, mirasbırakanın taşınmaz üzerine emekli ikramiyesi ile ikinci katı yaptırdığını, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı bulunmadığını beyan etmişler, tarafların annesi olan davalı tanığı ... ise; taşınmaz üzerindeki binanın eşi ve oğlu tarafından birlikte yapıtırıldığını, mirasbırakanın devir yaparken davalı oğlundan bedel almadığını belirtmiş, yine tarafların kız kardeşi ... davalı tanığı olarak beyanlarında, babasının dava konusu yeri kardeşine sattığı hususunda bilgisi olduğunu,mirasbırakanın paraya ihtiyacı olmadığını, davalı ...’in babasına 50-60 bin civarında para verdiğini, davalının kendi taşınmazını satarak dava konusu taşınmaz üzerine bina inşaa ettiğini, davalının mirasbırakana verdiği satış bedelini mirasbırakan ve eşinin çok gezdikleri için harcadıklarını beyan etmiştir. Bu durumda, davalı tanık beyanları kendi aralarında çelişkili olup, taşınmazın mirasbırakan tarafından bedelsiz devredildiği yönünde davacı ve davalı tanığı ...’nin beyanları uyum içinde olup, tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde taşınmazın bedelsiz olarak devredildiği açık olup, davalı tarafından taşınmaz üzerine bina yapılması bedel ödenmesi anlamına gelmeyeceği gibi, davalı tanığı tarafların kardeşi ...’in beyanlarında belirttiği , davalının taşınmaz üzerine bina yapmak için kendisine ait sattığı taşınmazın da dosyadaki kayıt ve belgelerden dava konusu taşınmazın imar uygulaması öncesi parseli olan 2193 parsel sayılı taşınmazdaki 18/400 pay olduğu, bu payın mirasbırakan tarafından 11.07.1984 tarihinde davalıya satış suretiyle devredildiği, davalının da bu payı 13.06.1991 tarihinde dava dışı ...’a satış yoluyla devrettiği (yani taşınmazdaki bu payın da mirasbırakandan geldiği), mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmaz bulunmadığı, mirasbırakan tarafından tek erkek çocuğuna, tek taşınmazının devredildiği gözetildiğinde, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde mirasbırakanın iradesinin davacıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır.

3.3.3. Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.