"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tenkis, tapu iptali ve tescil, bedel, davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın kabulüne, birleştirilen davada dava konusu 390, 164 ve 475 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın esastan reddine, 175, 178, 650, 664, 895 ve 896 parsel sayılı taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 119, 570, 105 ve 2107 parsel sayılı taşınmazlar yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, 184 ve 211 parsel sayılı taşınmazlar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, 5, 46, 162, 181, 281, 386, 410, 554, 668, 691, 897, 4 ve 83 parsel sayılı taşınmazlar yönünden vazgeçme nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 07/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ..., ile temyiz edilen davalılar vekilleri Avukat ... ve Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar asıl davada, mirasbırakan babaları ...'in kadastro tespiti sırasında oğlu olan davalılara satış yaptığını beyan ederek, taşınmazlarının davalılar adına tescilini sağladığını, gerçekte satış işlemi bulunmadığını, mal kaçırmaya yönelik işlem yapıldığını, saklı paylarına tecavüz edildiğini ileri sürerek, dava konusu 175, 178, 650, 664, 895 ve 896 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin tenkis isteğinde bulunmuşlar, aşamada tenkis miktarına yönelik taleplerini ıslah etmişlerdir.
2. Davacılar birleştirilen davada, mirasbırakan babaları ...'in gerek tapulama sırasında, gerekse ölünceye kadar bakma akdi ve satış işlemleri ile muvazaalı olarak dava konusu taşınmazlarını oğlu olan davalılara devrettiğini, temliklerin kız çocuklardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek, dava konusu Husunlu Köyü 5, 46, 119, 162, 164, 175, 178, 181, 281, 386, 390, 410, 475, 554, 570, 650, 664, 668, 691, 895, 896, 897 parsel, Gazioğlu köyü 105 ve 2107 parsel, Karaevli köyü 4, 184 ve 211 parsel, ... Mahallesi 83 parsel sayılı taşınmazlar ile yapılacak araştırma neticesinde tespit edilecek diğer taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranlarında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, davacılar vekili yapılan keşif sırasında; dava konusu Husunlu Köyü 5, 46, 162, 181, 281, 386, 410, 554, 668, 691 ve 897 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili davadan vazgeçtiklerini beyan etmiş, bilahare verdiği ıslah dilekçesi ile; dava konusu bir kısım parsellerden yönünden daha önce davadan vazgeçtiklerini ve dava dilekçelerini daralttıklarını, işbu defa 4 ve 83 parsel sayılı taşınmazlar yönünden de dava dilekçesini daralttıklarını ve taleplerinden vazgeçtiklerini bildirerek, dava konusu 475, 896, 895, 164, 390, 119, 570, 184, 211, 105, 2107 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tapu iptal-tescile, davalılar tarafından üçüncü kişilere satıldığı tespit edilen dava konusu 650, 664, 178, 175 parsel sayılı taşınmazlar yönünden taşınmaz bedellerinin miras payları oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar asıl ve birleştirilen davada, mirasbırakanın dava konusu bir kısım taşınmazlarını ihtiyacı nedeniyle sattığını, annelerinin hastalığı nedeniyle uzun yıllar tedavi gördüğünü, tedavisi için yüksek meblağların harcandığını, annelerinin ölümü üzerine mirasbırakan babalarının da rahatsızlandığını ve kendilerinin baktıklarını, anne ve babalarının hastalıklarının tedavisi için mirasbırakandan devraldıkları bazı taşınmazları sattıklarını, mirasbırakanın başka taşınmazları da bulunduğunu, 895 ve 896 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki yapıları kendilerinin yaptırdıklarını, birleştirilen davada; dava konusu 390 parsel sayılı taşınmazın ölünceye kadar bakma şartıyla devredildiğini, dava konusu bir kısım taşınmazları ise dava dışı kişilerden satın aldıklarını belirterek, asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 04/02/2020 tarihli ve 2009/288 E., 2020/31 K. sayılı kararıyla; asıl davada dava konusu 175, 178, 650, 664, 895 ve 896 parsel sayılı taşınmazların kadastro öncesinde mirasbırakan tarafından harici satım ve hibe ile zilyetliklerinin davalılara devredildiği, kadastro tespiti sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiği, mirasbırakanın mal kaçırma amacı taşıdığı, saklı pay kurallarını bertaraf kastı ile edildiği gerekçesiyle asıl dava yönünden tenkis talebinin kabulüne; birleştirilen davada dava konusu; 390 parsel sayılı taşınmaz yönünden mirasbırakanın asıl amaç ve iradesinin mirasçılarından mal kaçırmak değil, ölünceye kadar bakıp gözetilmek olduğu ve muvazaalı bir işlem bulunmadığı, temlikin ivazlı olduğu, muvazaanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, 164 ve 475 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, taşınmazların kadastro öncesi mirasbırakan tarafından davalılara haricen satıldığı ve hibe edildiği, kadastro tespiti sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiği, 01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, muris muvazaasının yasal şartları oluşmadığından davanın reddine, 175, 178, 650, 664, 895 ve 896 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, 01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, ancak şartları varsa tenkis talebine konu olabileceği, bu taşınmazlara ilişkin olarak asıl dava olan tenkis davasının kabulüne karar verildiğinden feri talep muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil ile bedel tazmini talepli dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 119, 570, 105 ve 2107 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, anılan taşınmazların dava dışı kişilerden satın alındığı, mirasbırakanın bir ilgisinin ve tarafı olduğu herhangi bir devir işleminin bulunmadığı, bu kapsamda davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, 184 ve 211 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, dava tarihi itibari ile her iki taşınmazın da dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı olduğu, dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi içeriğinden söz konusu taşınmazlara ilişkin olarak davacıların miras paylarına düşen bedel tazmini talebinin yer almadığı, bu kapsamda davalıların pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine, 5, 46, 162, 181, 281, 386, 410, 554, 668, 691 ve 897 parsel sayılı taşınmazlar ile 4 ve 83 parsel sayılı taşınmazlar yönünden vazgeçme nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeye dayalı olarak olarak verdiğini, gerekçesinde mirasbırakanın kız çocuklarından mal kaçırdığının açıkça belirtildiğini, kendi kararı ile çelişerek davacılar tarafından ispatlanamadığının belirtilip davanın reddine karar verilmesinin ne hukukla ne de hakkaniyetle bağdaşmadığını, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığını, o dönemde 20 yaşında olan ve hiçbir iş yapmamış erkek çocuklarının taşınmazları satın alabilmesinin de mümkün olmadığını, dosyada mevcut tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacıların mirasbırakana davalılardan daha çok baktığını ve mirasbırakanın davacı kızlarının yanında daha fazla kaldığını, hastalığında ve son zamanında da yine mirabırakanın yanında kızlarının kaldığını, mirasbırakanın zaten 70 dönümden fazla taşınmazını iki erkek çocuğuna bıraktığını, dava konusu taşınmazı da bana ölünceye kadar bakman için veriyorum diyerek bağışlamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, üçüncü kişilere muvazalı olarak satışı yapılan taşınmazlar yönünden ise söz konusu kişilerin kötüniyetle mülkiyet iktisap ettiğine ilişkin bir iddianın da ileri sürülmediğinin belirtildiğini, ancak, dosyaya ÇKS (Çiftçi kayıt sistemi) kayıtlarının sunulduğunu ve bu taşınmazların tamamının halen davalılar uhdesinde olduğu ve onlar tarafından kullanıldığının kayıtlı olduğunun belirtildiğini, bu nedenle, satışı yapılan taşınmazlar yönünden taşınmaz bedeli yönünde talepte bulunulduğunu, Mahkemenin böyle bir hususun tespiti ile talebe bağlı olmaksızın taraf teşkilini sağlayabilmek adına süre vermesi gerekmekte iken, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka açıkça aykırı olduğunu bildirerek, önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 23/11/2021 tarihli ve 2021/761 E., 2021/1783 K. sayılı kararıyla; dava konusu 895, 896, 650, 664, 178 ve 175 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tenkis talebinin kabulüne karar verildiğinden, birleştirilen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalı ise de, bu durumun sonuca etkili görülmediği, zira bu taşınmazların tamamının kadastro öncesinde harici satım, harici hibe yoluyla, mirasbırakan tarafından taşınmazların zilyetliğinin davalılara devredilmesi nedeniyle doğrudan davalılar adına tespit ve tescil gördüğü, dolayısıyla 01.04.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, bu taşınmazların ancak tenkis davasının konusu olabileceği, kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca, asıl ve birleştirilen davada davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, mirasbırakanın tüm mallarını yalnızca erkek çocuklarına bıraktığını, terekesinde kız çocuklarına mal bırakmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince taraflar arasında mal kaçırmasını gerektirecek nitelikte bir husumet bulunmadığının belirtilmesinin ne hukukla ne de hakkaniyetle bağdaşmadığını, ölünceye kadar bakma vaadi sözleşmesi yapılmasının da asıl amacı ortaya koyduğunu, bu taşınmazın da devir sebebinin diğerleriyle aynı şekilde kızlara hiçbir şekilde mal bırakmamak olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada tenkis, birleştirilen davada muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemlerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının, (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekilleri için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 07/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.