"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
.....
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davanın yapılan yargılaması sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 11/10/2021 tarihli 2020/1432 Esas – 2021/1519 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma talepli temyiz edilmiş daha sonra da duruşma talebinden vazgeçilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava dışı ... ... ile 1991 yılında evlendiklerini, bu evlilikten 4 çocuklarının olduğunu, bu 4 çocuktan birinin davalı ... olduğunu, dava dışı ... ...'in evlilik birliği içerisinde kandırarak kendisinden Turgutlu 3. Noterliğinin 15/11/2016 tarih ve 14272 yevmiye numaralı vekaletnamesini aldığını, daha sonra ... ... ile boşanma sürecine girdiklerini, bu süreçte kendisine ait (23 parça) taşınmazın dava dışı vekil eşi tarafından davalı oğluna satış sureti ile devredildiğini, davalıya azilname gönderdiğini, azilname gönderildikten bir gün sonra kötü niyetli olarak satış işlemlerinin gerçekleştiğini, ayrıca başka taşınmazların da katılma alacağının azaltılması amacıyla başka çocuklarına devredildiğini, yine ... isimli şirketteki hisselerinin kandırılarak davalıya devredildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının iddia ettiği gibi yanıltılma olmadığını, ... ...'in muvazaası söz konusu olsa bile ortada geçerli bir akdin olduğunu ve bu akdin var olması nedeniyle davanın kendisine yöneltilemeyeceğini, bu sebeple husumet itirazında bulunduklarını, ayrıca, vekalet sözleşmesinde verilen yetkilere uygun işlemlerin yapıldığını, davacının bu işlemler nedeniyle zarara uğramış ise ancak vekil tayin ettiği kimselerin sözleşme hükümleri dışında kötü niyetlerini ispat ederek tazminat isteyebileceğini, davacının, eşi ... ...'e ve ... ...'e davada adı geçen taşınmazların devir yetkisini verirken bu taşınmazların ancak müşterek çocuklara devir yapılabileceği şartını koyduracak kadar şuurlu bir muamele yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Turgutlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/09/2018 tarihli ve 2017/67 E. - 2018/323 K. sayılı kararıyla; dava dışı ... ...'in vekalet görevini kötüye kullanarak hareket ettiği, taraflar arasındaki boşanma davasının derdest olduğu, davalı tarafın iyi niyetli olmadığı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle 130 ada 1 parsel dışındaki taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Kaldırma Kararı
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 13/05/2019 tarihli ve 2018/2543 E.-2019/1034 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda, "hile" hukuksal nedeni yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmış, değildir. ...Hal böyle olunca; davanın, vekaletnamenin hile ile alındığı, ve kötüye kullanıldığı iddiasından kaynaklandığı dikkate alınarak, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, tanıkların bu iddia doğrultusunda yeniden dinlenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı nitelendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru olmamıştır...” gerekçesi ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararı
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; kaldırma kararından önceki kararda belirtilen gerekçelerle; 130 ada 1 parsel dışındaki taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
5.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacının T.C. hudutları dahilindeki bilumum gayrimenkullerindeki hak ve hisselerini dilediği bedelle, toptan veya parça parça, hisseli veya hissesiz olarak ... ve ...'e devretmesi için ... ... ve ... ...'i vekil tayin ettiğini, taşınmazların bedeli vekile ödenerek davalıya devredildiğini, kaldırma kararı sonrasında tanıkların dinlendiğini, vekaletin hileyle alındığı iddiası ispatlanamadığı halde vekalet görevinin kötüye kullanıldığına karar verildiğini, vekalet düzenlenmesi aşamasına kadar hilenin olmadığını, Mahkemenin davacının isticvabını düşünmediğini, boşanma dosyasının incelenmediğini, davacının iradesinin taşınmazları oğluna satmak olduğunu, vekil edenin iradesine uygun hareket edildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11/10/2021 tarihli ve 2020/1432 E. - 2021/1519 K. sayılı kararıyla; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyerek, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiş ve kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/6) no.lu paragrafta yer verilen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, alınması gerekli 120.180,39 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına, 28/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.