Logo

1. Hukuk Dairesi2022/983 E. 2022/3636 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel davası sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 13/02/2020 tarihli, 2019/1098 Esas – 2020/187 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı ve davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiş, daha sonra 10/09/2020 tarihli ek karar ile davalılardan ...’ın temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar, süresinde davalı ... tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, boyacılık işi yapması nedeniyle davalılardan ...'ı uzun yıllardır tanıdığını, davalı ...'ün emlakçılık faaliyetleri yanında boya malzemeleri satan bir dükkanı da işlettiğini, kendisinin davalı ...'ten sürekli boya satın aldığını, ekonomik sıkıntıya düşen davalı ...'ün, kendisine bir teklifte bulunduğunu, bu teklife göre, maliki olduğu 691 ada 11 parselde kayıtlı 7 numaralı bağımsız bölümü ...'a satacağını, ...'ın bu satış için bankadan kredi alacağını ve bu krediyi ekonomik krizi atlatmak için kullanacağını, davalı ...'ın, kendisini kandırabilmek için tapuda satışın yapıldığı gün, "Anlaşma" başlıklı belgeyi imzalayıp verdiğini, dairenin kredi çekme amaçlı devredildiğinin ve kredi çekildikten sonra geri verileceğinin bu sözleşmede yazılı olduğunu, dairesinin geri verileceğini beklerken davalı ...'ün daireyi diğer davalı ... isimli kişiye devrettiğini, bu davalının da ileride dava açılabilir düşüncesiyle işi sağlama almak için diğer davalı ... ...'a devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde 150.000,00 TL'nin tapuyu devrettiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., davacıyı ve diğer davalıları tanımadığını, davalı ...'ı daire alışverişi sırasında gördüğünü ve tanıdığını, satın almış olduğu daireyi ikamet etmek amacıyla ... isimli işyerini işleten emlakçı ... ... vasıtası ile kendisine komisyon da ödeyerek ...'dan, 45.000,00 TL kredi çekerek, geri kalan kısmını da şahsi birikimleri olarak ... Bankasında bulunan hesabından çekerek, bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ... ve ... tarafından cevap dilekçesi sunulmamış, davalı ... vekili, katıldığı duruşmada davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/05/2019 tarihli ve 2013/163 E. - 2019/320 K. sayılı kararıyla; davalı ... yönünden; adı geçen davalının dava konusu taşınmazı iyiniyetli olarak edindiği, TMK'nın 1023. maddesinden yararlanmasını engelleyecek herhangi bir ilişkinin ispat edilemediği gerekçesi ile tapu iptali ve tescil talebinin reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden ise; davacı ... ile davalı ... arasındaki inançlı işlemin, davacı vekili tarafından ibraz edilen bila tarihli, "Anlaşma" başlıklı belge ile sabit olduğu, buna göre davacı ... adına kayıtlı dairenin davalı ...'a kredi çekmesi için verildiği ve kredi bitince dairenin tapusunun davacıya iade edileceğinin anlaşıldığı, davalı ...'ın soruşturma dosyasındaki 26/02/2013 tarihli ifade tutanağında, davacıya ait daireyi aldığını beyan ettiği, dolayısıyla dairenin davacıya ait olduğunu bildiği, dairenin davacıya iade edilmesi gerektiğini bilmesi gereken ve fakat taşınmazı bir başkasına (davalı ...'a) devreden davalı ...'ın iyi niyetli olmadığı gerekçeleri ile, adı geçen davalılar yönünden tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... istinaf talebinde bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ... hakkında açılan davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ...'nin de diğer davalılar gibi kötü niyetli olduğunu, öncelikle tapu iptal ve tescil talebinin kabulü gerektiğini, 140.000,00 TL tazminatın az olduğunu, dairenin fiyatının 500.000,00 - 550.000,00 TL civarında olduğunu, denkleştirici adalet ilkesi gereğince en azından dairenin piyasa değerine hükmedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarına ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, dava dilekçesinde davacının daireyi devrettiği tarihten itibaren yasal faiz talep ettiklerini, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

2.2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ile davalı ... arasındaki sözleşmeden davalı ...'nin haberdar olmadığını, iyi niyetle ve tapuya güvenerek taşınmazı satın aldığını, Savcılık dosyasında davalı ... hakkında takipsizlik kararı verildiğini, davalı ... tarafından yapılmış bir ikrar bulunmadığını, taşınmazı hacizler ve ipoteklerle birlikte satın aldığını, davacıya hacizler nedeniyle 93.000,00 TL'lik senet verdiğini ve senet bedelini ödeyerek senedi geri aldığını, davalı ...'nin davalı ...'den 2 adet daire satın aldığını, davacı ile sözleşme imzalamadığını, diğer davalı ... ile aralarındaki sözleşmeden haberdar olmadığını, kısmen kabul kararına rağmen, davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.3. Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kararına dayanak yaptığı bila tarihli sözleşme tutanağının geçerli bir sözleşme olmadığını, tapulu taşınmazların haricen satışının hukuken sonuç doğurmayacağını, davacının iyi niyetli olmadığını, davalı ... üzerinde bulunan dairenin satışı için anlaştığı ...'a devrini istediği için tapu devrinin yapıldığını, davacı ve davalı ...'nin 150.000,00 TL bedel karşılığı anlaştıklarını, 93.000,00 TL'lik kısmı için davacıya senet verildiğini, senet bedelinin davalı ... tarafından ödenince senedin geri alındığını, tapu kaydı üzerindeki banka kredisinin 50.000,00 TL üzerindeki kısmının davalı ... tarafından ödendiğini, kalan kısmın diğer davalı ... tarafından ödendiğini, kredi çekilmek üzere tapusu devredilen taşınmazda çekilen kredi tutarı, ödemenin ne şekilde ve kimin tarafından yapıldığı hususunda irdeleme yapılmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 13/02/2020 tarihli ve 2019/1098 E. - 2020/187 K. sayılı kararıyla; somut olayda, davacı ile davalılardan ... arasında dava konusu taşınmazın davalı ...'ün kredi çekebilmesi için davacı tarafından bu davalıya devrolunacağı hususunda anlaşma düzenlenmiş olduğu, bu anlaşma uyarınca davalı ...'ün dava konusu taşınmazı davacıya iade etmediği gibi davalılardan ...'ye devrettiği, davalı ...'nin ceza yargılaması aşamasında vermiş olduğu ifadede taşınmazın davacıya ait olduğunu bildiğini beyan ettiği, ... tarafından dava konusu taşınmazın davalı ...'a devrolunduğu, davalı ...'nin taşınmazı devir aldığı tarih itibariyle banka kredisi çektiği, davalı ...'ye taşınmaz bedeli olarak toplam 124.000,00 TL banka havalesi yaptığı, taşınmazı devir aldığı tarih itibariyle çektiği kredinin bu taşınmaz için çekildiği hususunun kredi sözleşmesinde belirtildiği, emlakçı ...'ye de davalı ... tarafından 5.000,00 TL ödeme yapıldığı, davalı ...'nin iyi niyetli 3. kişi olması nedeniyle tapu iptali talebi yönünden davanın reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir hususun bulunmadığı, davalı ...'ün taşınmazın kendisine devrine yönelik davacı ile yapmış olduğu inanç sözleşmesi uyarınca taşınmazı davacıya iade etmesi gerekirken iade etmediği gibi davalı ...'ye devrettiği, davalı ...'nin soruşturma dosyasında davacıya ait olan daireyi satın aldığı yönündeki beyanı ile taşınmazın davacıya ait olduğunu bildiği, iyi niyetli kişi sayılamayacağı, taşınmaz bedelinden dolayı davalı ...'nin davalı ... ile işbirliği içerisinde olması nedeniyle sorumlu olduğu, kaldı ki davalı ... ve davalı ...'nin davaya cevap dilekçesi sunmaması nedeniyle istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri hususları İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında ileri sürmedikleri, taşınmazın dava tarihindeki belirlenen değeri üzerinden alacak talebi kabul edildiğinden dava tarihi itibariyle yasal faiz işletilmesi yönünde verilen karar ve takdir olunan vekalet ücreti usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin ve davalı ... ve davalı ...'ın istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, 10/09/2020 tarihli ek karar ile de; davalı ...’a temyiz harç ve masraflarının 1 haftalık kesin sürede ödenmesi için gönderilen muhtıranın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olmasına rağmen ihtar edilen harç ve masrafın yatırılmadığı gerekçesi ile; davalı ...’ın 29/06/2020 tarihli temyiz başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 366/1.maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 344/1. maddesi gereğince yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuş, ek kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle ; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarlayarak, davalı ...’un da iyiniyetli olmadığını, öncelikle tapu iptali ve tescil taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminat miktarının az olduğunu, faiz başlama tarihinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

2.2. Davalılar ... vekili ve davalı ... tarafından ortak olarak sunulan temyiz dilekçesinde özetle; davalı ...’nin, davacı ve davalı ... arasında imzalanan sözleşmeden haberdar olmadığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle dava konusu taşınmazı satın aldığını, Savcılık dosyasında davalı ... hakkında takipsizlik kararı verildiğini, Yerel Mahkemece eksik inceleme sonucu verilen kararın hatalı olduğunu, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen lehlerine vekalet ücreti takdir edilmemesinin de bozma sebebi olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

2.3. Davalı ... ek kararı temyiz dilekçesinde özetle; gerekli harç ve masrafların dilekçenin verildiği gün itibariyle dosyaya yatırıldığını, verilen ek kararın hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen 10/09/2020 tarihli ek kararın yerinde olup olmadığına ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince, temyiz dilekçesi verilirken eksik ödenen temyiz harç ve giderlerinin muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık kesin süre içerisinde ödenmesi gerekir. 6100 sayılı Kanun’un anılan hükümleri gereğince, verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, temyiz başvurusu yapılmamış sayılır.

3.2.3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi “Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla bu tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir."

13/2 maddesi “Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (V/3.2.) no.lu paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine ve davalı ...’ün temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının ve davalı ...’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazları ile davalı ...’ın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine.

3.3.2. Davalı ...’ın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ;

Somut olayda eldeki davanın 150.000 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı, mahkemece 140.000 TL bedelin davalılar ... ve ...’dan tahsiline karar verildiği anlaşılmakla, reddedilen 10.000 TL üzerinden kendisini vekillle temsil ettiren davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi suretiyle hüküm kurulması doğru değil ise de; anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmektedir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacı vekilinin esas karara, davalı ...’ın ek karara yönelik temyiz itirazlarının reddiyle kararın ve 10/09/2020 tarihli ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'tan alınmasına,

2- Davalı ... vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine.

3- Davalı ... vekilininin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile;

Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/05/2019 tarihli 2013/163 E.- 2019/320 K. sayılı hükme 12. fıkra olarak; “Kendisini vekille temsil ettiren davalı ... yararına karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.725.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 28/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.